I.GENEL OLARAK
Madenler Anayasa’nın 168. maddesi ile düzenleme altına alınan “Tabii servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir. Devlet bu hakkını belli bir süre için, gerçek ve tüzelkişilere devredebilir. Hangi tabii servet ve kaynağın arama ve işletmesinin, Devletin gerçek ve tüzelkişilerle ortak olarak veya doğrudan gerçek ve tüzelkişiler eliyle yapılması, kanunun açık iznine bağlıdır. Bu durumda gerçek ve tüzelkişilerin uyması gereken şartlar ve Devletçe yapılacak gözetim, denetim usul ve esasları ve müeyyideler kanunda gösterilir.” hükmü ile Maden Kanunu 4. Maddesi gereği Madenler Devletin hüküm ve tasarrufu altında olup, içinde bulundukları arzın mülkiyetine tabi değildir. Düzenlemesinden de açıkça anlaşıldığı üzere madenlerin mülkiyeti devlete aittir.
Bu yönüyle devlet malına herhangi bir şekilde haciz konulamayacağı hususu İcra ve İflas Kanunu 82. Maddesinin hemen ilk sırasında yerini alarak haczinin caiz olmadığı hususu düzenleme altına alınmıştır.
Maden hakları, medeni hakları kullanmaya ehil T.C. vatandaşlarına, Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarına göre kurulmuş tüzelkişiliği haiz şirketlere, bu hususta yetkisi bulunan kamu iktisadi teşebbüsleri ile müesseseleri, bağlı ortaklıkları ve iştirakleri ile diğer kamu kurum, kuruluş ve idarelerine verilir.
Maden hakları gerçek veya tüzel tek kişi adına verilir. O halde devlet malı sayılan madenlerin bir taşınmaz olduğu varsayılarak İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre üzerine haciz konulması ve yine aynı kanunun taşınmaz hükümlerine göre satışının yapılması olanaksızdır.
2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri çerçevesinde borçlu hakkında başlatılan takibin kesinleşmesinden sonra alacaklı borçlunun mal, hak ve alacakları üzerine haciz konulmasını talep edebileceği düzenleme altına almıştır. Ancak borçlu gerçek yahut tüzel kişiye ait bir maden ruhsatı bulunması halinde buna ilişkin olarak yapılacak haciz ve satış işlemlerinin nasıl yapılması gerektiği hususu 3213 Sayılı Maden Kanunu ile düzenlenmiştir.
Maden Kanunun 2. Maddesinde belirtilen madenlerin neler olduğu açıkça gösterilerek; inşaat ile yol yapımında kullanılan ve tabiatta doğal olarak bulunan kum ve çakıl, Tuğla-kiremit kili, Çimento kili, Marn, Puzolanik kayaç (Tras) ile çimento ve seramik sanayilerinde kullanılan ve diğer gruplarda yer almayan kayaçlar. Kalsit, Dolomit, Kalker, Granit, Andezit, Bazalt ile Mermer, Traverten, Granit, Andezit, Bazalt gibi blok olarak üretilen taşlar ile dekoratif amaçla kullanılan doğal taşlar ile Kalsit, Dolomit, Kalker, Granit, Andezit, Bazalt gibi kayaçlar ile kanunda sayılan diğer madenler kendilerine özel ruhsat hukuku ile ilgili bilgilerin kaydedildiği sicile yazılırlar.
Maden işletme ruhsatı yani işletme faaliyetlerinin yürütülebilmesi için verilen yetki belgesi üzerine haciz konulabilir. Ancak madenin işletilmesinde gerekli olan kuyular, ocaklar ve galeriler ile makineler, binalar, yer altında ve yer üstünde kullanılan her türlü nakil vasıtaları madenin çıkarılması, temizlenmesi, izabesi gibi cevherin kıymetlendirilmesine yarayan alet ve tesisler ve bir senelik işletme malzemesinin üzerine münferiden haciz veya ihtiyati tedbir konulamaz. (Maden Kanunu 40/1 md.)
Ancak işletme hakkı ile bir bütün teşkil eden 1 inci fıkrada yazılı tesis, vasıta, alet ve malzemenin tamamı veya çıkarılmış cevherlerle bu cevherlerin bakiyeleri ve cürufu üzerine haciz ve ihtiyati tedbir konulabilir. Üçüncü şahsın rehin hakları saklıdır. (Maden Kanunu 40/2 md.)
Madencilik faaliyetleri uygulama yönetmeliği ’nin 82. Maddesinde icra yolu ile devrin nasıl olacağı düzenleme altına almış olmakla yönetmeliğin anılan düzenlemesine göre devir, icra ile satış veya mahkeme kararına dayalı yapılıyor ise, ruhsatı devralması gereken kişi veya şirket, devri gerektiren belgelerin aslı veya noter onaylı örneği, harç ve teminatların yatırıldığını gösteren belgeler ile Genel Müdürlüğe müracaat etmesi ve ruhsatı devralacak kişinin Kanunun 6 ncı maddesindeki maden haklarını kullanabilecek şartları taşıması gerekmektedir.
Açıklanmaya çalışılan kanuni düzenlemeler nezdinde, madene ait bir bölümün yada maden işletmesinde çalışan herhangi bir araç gerecin tek başına haczinin mümkün olmadığı bu nedenle icra iflas kanundaki taşınır hacizlerinden başka olarak maden için çalışan bir alet, makine, yer altı ve yer üstünde kullanılan taşıyıcı araçların tek tek haczedilemeyeceği, madenlerin ancak işletme ruhsatına haciz konularak bir bütün olacak şekilde tamamının haczedilebileceği bu yolla madenlerin çalışmasının önüne herhangi bir engel konulmadan devamlılık arz edecek biçimde faaliyetlerine devam etmesi öngörülmüştür.
Öte yandan maden faaliyetleri sonrasında çıkarılan cevherin menkul hükümlerine göre haczedilip satılmasının önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır.
Maden ruhsatına ilişkin bir satışın gerçekleştirilmesi konu edildiğinde madenin bir bütün olarak tüm ekipmanları ile birlikte satışa konu edilebileceği, mevcut durum ve hali ile birlikte satışa çıkarılacağı, satışa katılmak isteyen müşterilerin ancak maden işletme ruhsatını alma hakkına sahip olan kimseler arasında ihalenin yapılabileceği hususu büyük önem arz etmektedir. Maden ruhsat satışı için geçekleştirilecek ihalelerde arttırmaya herkes iştirak edemeyeceğinden söz konusu arttırma açık olmakla birlikte genel değildir. Başka bir anlatım ile ihale katılımcısı (müşteri) bu şartları haiz bulunduğunu, Genel Müdürlükten alacağı vesika ile ispat etmesi gerekmekte ve icra dairesinin de bu vesikayı ibraz etmiş olan ihale katılımcıları arasında satışı yapması gerekmektedir.
İcra iflas kanunu hükümleri çerçevesinde arttırmanın sona erdiği gün ve saatte şartların bulunması halinde, mal en yüksek teklif verene ihale edilmiş olur ve malın mülkiyeti ihale alıcısına geçer düzenlemesi yerine özel olarak Maden Kanunu 43/Son düzenlemesine göre satışın neticesi icra dairesi tarafından Genel Müdürlüğe bildirilir. Keyfiyet madenin sicil kütüğüne şerh ve ipotek kaydı terkin edilir. Devir muamelesi bu surette tekemmül (tamamlanır) eder.
Madenin tamamına veya çıkarılmış cevherlerle bakiye yığını ve cürufuna gerek haciz veya ihtiyati tedbir konulması ve gerekse bunların icraen satışına teşebbüs edilmesi hallerinde alacaklı veya icra dairesince madenin faaliyeti durdurulamayacağı gibi bu faaliyete müdahale de edilemez. (Maden Kanunu 41 md)
Kanaatimizce tüm bu koşullar yerine getirilirken maden ruhsat haczinin taşınır hükümlerine göre satışının gerçekleştirilmesi gerektiği düşünülmektedir. Her ne kadar talep olunan satış ilk görünümde bir taşınmaz satışı gibi görünse de söz konusu satışın taşınmaz olarak değerlendirilmesi mümkün görülmemelidir.
II.GÜNCEL YARGI KARARLARI
HUKUK GENEL KURULU 2017/361 Esas ve 2019/173 Karar
Taraflar arasındaki “haczedilmezlik şikayeti” talebinden dolayı yapılan inceleme sonunda İstanbul 9. İcra (Hukuk) Mahkemesince şikâyetin kabulüne, haczin kaldırılmasına dair verilen 28.02.2013 tarihli ve 2013/30 E., 2013/115 K. sayılı karar, alacaklı banka vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 04.06.2013 tarihli ve 2013/12623 E., 2013/20642 K. sayılı kararı ile;
“…3213 Sayılı Maden Kanunu’nun 27. maddesinde; ”İşletme izni devredilemez. İşletme ruhsatı bir bütün olarak ve yönetmelikte belirtilecek esaslar çerçevesinde devredilebilir.” 39.maddesinde ”Madenlerden çıkarılan cevherler, arama, (…) ve işletme ruhsat sahibinin Genel Müdürlüğe yazılı müracaatları üzerine bildirildiği şahıslara kabzedilmeksizin rehnedilebilir. Bu durum maden siciline kaydedilir. Bu kabil cevherlerin rehin süresi içinde satışı, rehin alan şahısların yazılı muvafakatı ile mümkündür. Rehinle ilgili sicilin nasıl tutulacağı ve diğer işlemler, yönetmelikte belirtilir.” 43. maddesinde; “İpoteğin vadesi sonunda veya alacağın muacceliyet kesbetmiş olması halinde alacaklı alacağının tahsili için ipoteğin taalluk ettiği maden (…) işletme ruhsatını genel hükümler dairesinde sattırabilir.
Maden (…)işletme ruhsatını iktisap etmek isteyen talibin bu hakkın iktisabı için aranan kanuni şartları haiz olması lazımdır. Talip bu şartları haiz bulunduğunu, Bakanlıktan alacağı vesika ile ispat eder. İcra dairesi bu vesikayı ibraz etmiş olan talipler arasında satışı yapar. Satışın neticesi icra dairesi tarafından Bakanlığa bildirilir. Keyfiyet madenin sicil kütüğüne şerh ve ipotek kaydı terkin edilir. Devir muamelesi bu surette tekemmül eder. ” düzenlemelerine yer verilmiştir.
3213 Sayılı Maden Kanunu’nun 40. maddesinde; “madenin işletilmesinde, gerekli olan kuyular, ocaklar ve galeriler ile makineler, binalar , yer altında ve yer üstünde kullanılan her türlü nakil vasıtaları, madenin çıkarılması, temizlenmesi, izalesi gibi cevherin kıymetlendirilmesine yarayan alet ve tesisler ve (1) senelik işletme malzemesinin üzerine münferiden haciz konulamaz. Ancak, işletme hakkı ile bir bütün teşkil eden 1. fıkrada yazılı tesis, vasıta, alet ve malzemenin tamamı veya çıkarılmış cevherlerle bu cevherlerin bakiyeleri ve cürufu üzerine konulabilir” hükmü öngörülmüştür.
Maden Kanununda maden işletme ruhsatının haczedilemeyeceğine dair bir düzenlemeye yer verilmemiş aksine yukarıda ki yasa maddelerine göre maden işletme ruhsatının devredilebileceği, ipotek edilebileceği, icra dairesince satışının yapılabileceğinden işletme ruhsatı üzerine haciz konulabilir. Ancak işletme hakkı ile bütünlük teşkil eden tesis, vasıta, alet ve malzemenin münferiden haczedilemeyeceği düzenlenmiştir.
Somut olayda; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğüne müzekkere yazılarak borçlunun maden işletme ruhsatı ve işletmenin tamamına haciz konduğu anlaşılmaktadır. Borçlunun talebi ruhsat üzerine haciz konulamayacağına ilişkin olup, ruhsatla ilgili Maden Kanunu’nun 40. maddesinin uygulanması mümkün değildir. Bu durumda mahkemece istemin reddi yerine yazılı gerekçelerle haczin kaldırılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. …” gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstem, maden işletme ruhsatı üzerine konulan haczin kaldırılması ve yeniden kıymet takdiri yapılması istemlerine ilişkindir.
Borçlular vekili; Aladağ İcra Dairesinin 2012/54 talimat numarası ile haczedilen maden işletme ruhsatının haczi kabil olmadığını, Maden Kanunu’nun 40. maddesinde haczi kabil malların belirtildiğini, maden işletme ruhsatının bu kapsamda haczi kabil değerlendirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca Pozantı İcra Dairesinin 2012/194 talimat ve Çayırlı İcra Dairesinin 2012/49 talimat numarası ile haczedilen krom madenlerine biçilen değerin piyasa değerinin çok altında olduğunu, yeniden kıymet takdiri yapılması gerektiğini ileri sürerek işletme maden ruhsatı üzerindeki hatalı haczin kaldırılmasını ve kromlara ilişkin yeniden kıymet takdiri yapılmasını talep etmiştir.
Alacaklı vekili; işletme ruhsatı üzerine kayden haciz konulabilmesi yasa gereği olup, aksi yöndeki şikâyetçi iddialarının dayanağının bulunmadığını belirterek haciz işleminin kaldırılmasına dair itirazın reddine, Pozantı ve Çayırlı İcra Dairelerince yaptırılan kıymet takdirine itirazların da yetkisiz mahkemede talep olması nedeniyle reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; konuyu düzenleyen Maden Kanunu’nun 40. maddesinin gerek 1. paragrafında gerekse 2. paragrafında haczedilebilir madenler ile haczi mümkün olmayanların açık bir şekilde betimlendiği, bunlar arasında bir madenin işletilmesi için gerekli olan ruhsatın bulunmadığı, haczedilmemesi gereken ruhsatın haczinin mümkün kılınarak 40. maddenin ağır bir şekilde ihlal edildiği, ruhsatın iptali ile birlikte borçlunun Maden Kanunu’ndan kaynaklanan ve 40. maddenin 1. paragrafı ile korumaya alınan maden çıkarma alanı ticari faaliyetinin sekteye uğradığı gerekçesiyle şikâyetin kabulü ile Aladağ İcra Dairesinin 2012/54 talimat sayılı dosyası üzerinden maden işletme ruhsatına konulan haczin kaldırılması ile kıymet takdirine yönelik itiraz bakımından yetkisizlik kararı verilmiştir.
Alacaklı vekilinin temyiz itirazı üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Mahkemece önceki gerekçelere ek olarak; Maden Kanunu’nun 40. maddesinin hem birinci hem de ikinci fıkrasının ardışık olarak haczedilebilir madenler ile haczi mümkün olmayanları yalın açık ve kesin bir dille belirlediği, 40. maddesinin 1. fıkrası haczi kat’i surette mümkün olmayan malları tasvir ederek bu malları cebri icra yasağının dışında tuttuğu, 40. maddenin ikinci fıkrasında ise; haczi mümkün olan menkuller belirtilmek suretiyle cebri icra yasağının dışında kalan menkuller hak alacak ve gayrimenkullerin belirtildiği, her iki düzenleme dikkatle değerlendirildiğinde, bunlar arasında bir maden işletilmesi için gerekli olan ruhsatın bulunmadığının tartışmasız olduğu gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararı alacaklı banka vekili tarafından temyize getirilmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık;
maden işletme ruhsatının haczedilip haczedilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
3213 sayılı Maden Kanunu’nun haciz ve ihtiyati tedbir başlıklı 40. maddesinde; “Madenin işletilmesinde gerekli olan kuyular, ocaklar ve galeriler ile makineler, binalar, yer altında ve yer üstünde kullanılan her türlü nakil vasıtaları madenin çıkarılması, temizlenmesi, izabesi gibi cevherin kıymetlendirilmesine yarayan alet ve tesisler ve bir senelik işletme malzemesinin üzerine münferiden haciz veya ihtiyati tedbir konulamaz.
Ancak işletme hakkı ile bir bütün teşkil eden 1 inci fıkrada yazılı tesis, vasıta, alet ve malzemenin tamamı veya çıkarılmış cevherlerle bu cevherlerin bakiyeleri ve cürufu üzerine haciz ve ihtiyati tedbir konulabilir. Üçüncü şahsın rehin hakları saklıdır.
Bir madenin tamamının icra yolu ile satışı 43 üncü maddede yazılı usule tabidir.” hükmü düzenlenmiştir.
Bilindiği üzere İcra ve İflas Hukukunda kural olarak borçlunun mal varlığını teşkil eden mal, alacak ve hakları, alacaklılarına karşı bir tür teminat oluşturur. Borçlunun mal varlığını oluşturan mal, alacak ve hakları borç için haczedilebilir.
Maden Kanunu’nun 40. maddesinin 1. fıkrası ile madenin işletilmesi için gerekli olan ve tek başına bir değer ifade eden her türlü malın münferiden haczi yasaklanmıştır.
Aynı maddenin 2. fıkrasında ise haczi mümkün olan kıymetler belirtilmiş ve hangi durumlarda haczin mümkün olacağı belirlenmiştir.Ancak haczi yasaklanan değerler arasında maden işletme ruhsatı bulunmamaktadır.
Kaldı ki, anılan Kanunun 27. maddesinde maden işletme ruhsatının başkasına devredilebileceği, 39. maddesinde rehnedilebileceği, 43. maddesinde üzerine ipotek tesis olunabileceği, 40. maddenin üçüncü fıkrasında bir madenin tamamının icra yolu ile satışının 43. maddedeki yazılı usule tabi olduğu ve 38. maddesinde maden haklarının devir, intikal, haciz, rehin, ipotek veya sona erme durumlarının maden siciline işleneceği düzenlenmiştir. Bu durumda aksine bir hüküm bulunmadığından maden işletme ruhsatı üzerine haciz konulabilir.
Hâl böyle olunca yerel mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 5311 sayılı Kanunun 29. maddesi ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nun 366/III. ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 19.02.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2018/10989 Esas ve 2019/9675 Karar
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; adına kayıtlı olan …plakalı aracın Maden Kanununa aykırı olarak haczedildiğini ileri sürerek haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği, mahkemece talebin reddine karar verildiği, ilgili kararın temyizi üzerine, Dairemizin 30/03/2016 tarihli ve 2016/7091 Esas-2016/9364 Karar sayılı ilamı ile; haczedilen menkulün (kamyonet) işletme hakkı ile bir bütünlük arzedip etmediği ve münferiden haczedilmesinin mümkün olup olmadığı araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile kararın bozulduğu, bozma kararına uyularak haczedilen …plakalı araç üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verildiği görülmektedir.
3213 Sayılı Maden Kanunu’nun 40. maddesinde; “Madenin işletilmesinde, gerekli olan kuyular, ocaklar ve galeriler ile makineler, binalar, yer altında ve yer üstünde kullanılan her türlü nakil vasıtaları, madenin çıkarılması, temizlenmesi, izalesi gibi cevherin kıymetlendirilmesine yarayan alet ve tesisler ve (bir) senelik işletme malzemesinin üzerine münferiden haciz veya ihtiyati tedbir konulamaz. Ancak, işletme hakkı ile bir bütün teşkil eden 1. fıkrada yazılı tesis, vasıta, alet ve malzemenin tamamı veya çıkarılmış cevherlerle bu cevherlerin bakiyeleri ve cürufu üzerine haciz ve ihtiyati tedbir konulabilir….” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda; takibin kesinleşmesi üzerine, alacaklı vekili tarafından, borçlu şirketin maden işletme ruhsatına ve işletme hakkı ile bütünlük teşkil eden madencilik işletme tesisatına, vasıta alet ve malzemelerin tamamı üzerine ve diğer araçlar ile özellikle …plakalı araca kayden haciz konulması talep edilmiş, icra müdürlüğü tarafından da, haciz işlemleri yapılarak borçluya bu hususta İİK 103 davetiyesi gönderilmiştir.
Mahkemece haczedilen menkulün, işletme hakkı ile bir bütünlük arz edip etmediği ve münferiden haczedilmesinin mümkün olup olmadığı, mahcuz aracın işletme hakkı ile bütünlük oluşturup oluşturmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılmış, sunulan 30/06/2017 tarihli bilirkişi raporunda; bahsi geçen araç tipinin, parça nakli, ihtiyaç durumunda mazot nakli, numune nakli ve gerektiğinde insan nakli gibi işlerde kullanıldığı, işletme hakkının alınmasında araçla ilgili bildirim yapıldığına dair bir belgeye rastlanılmadığı, aracın, işletme hakkı ile bütünlük arz etmediği belirtilmiştir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün 07/08/2014 tarihli cevap yazısında; borçlunun adına kayıtlı maden ruhsatları ile teminatları üzerine haciz şerhinin işlendiği belirtilmiştir. 04/09/2014 tarihinde mahallinde yapılan haciz işlemine ilişkin tutanağın kapsamına bakıldığında da, borçlu şirket temsilcisinin hacze konu aracın haczedilemeyeceğine ilişkin itirazı üzerine, alacaklının, maden işletme ruhsatına kayden haciz konulduğunu beyan ederek işletmede de bir kül halinde haczin uygulanmasını talep ettiği anlaşılmaktadır.
3213 sayılı Maden Kanunu’nun 40. maddesinin 1. fıkrası ile; madenin işletilmesi için gerekli olan ve tek başına bir değer ifade eden her türlü malın münferiden haczi yasaklanmıştır. Aynı maddenin 2. fıkrasında ise; haczi mümkün olan kıymetler belirtilmiş ve hangi durumlarda haczin yapılabileceği belirlenmiştir. Bu kapsamda, maden işletmesi için de gerekli olan …plakalı aracın haczinin, münferiden değil, Yasanın 40/2. maddesi doğrultusunda maden işletme ruhsatı ile işletme hakkının tamamının haczi kapsamında yapılmış bir haciz işlemi olduğu anlaşılmıştır.
O halde; mahkemece, Yasaya uygun şekilde haczine karar verilen …plakalı araç üzerindeki haczin kaldırılmasına yönelik talebin reddine karar verilmesi gerekirken, istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/05/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.
HUKUK GENEL KURULU 2014/76 Esas ve 2015/1722 Karar
Taraflar arasındaki “şikayet” kanun yoluna başvurudan dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 9.İcra Hukuk Mahkemesince istemin kabulüne dair verilen 28.02.2013 gün ve 2013/32 E., 2013/116 K. sayılı kararın incelenmesi alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 18.06.2013 gün ve 2013/12814 E., 2013/22746 K. sayılı ilamı ile; (…3213 Sayılı Maden Kanunu’nun 27. maddesinde; “İşletme izni devredilemez. İşletme ruhsatı bir bütün olarak ve yönetmelikte belirtilecek esaslar çerçevesinde devredilebilir.” 39.maddesinde “Madenlerden çıkarılan cevherler, arama, ( … ) ve işletme ruhsat sahibinin Genel Müdürlüğe yazılı müracaatları üzerine bildirildiği şahıslara kabzedilmeksizin rehnedilebilir. Bu durum maden siciline kaydedilir. Bu kabil cevherlerin rehin süresi içinde satışı, rehin alan şahısların yazılı muvafakatı ile mümkündür. Rehinle ilgili sicilin nasıl tutulacağı ve diğer işlemler, yönetmelikte belirtilir.” 43. maddesinde; “İpoteğin vadesi sonunda veya alacağın muacceliyet kesbetmiş olması halinde alacaklı alacağının tahsili için ipoteğin taalluk ettiği maden ( … ) işletme ruhsatını genel hükümler dairesinde sattırabilir.
Maden ( … )işletme ruhsatını iktisap etmek isteyen talibin bu hakkın iktisabı için aranan kanuni şartları haiz olması lazımdır. Talip bu şartları haiz bulunduğunu, Bakanlıktan alacağı vesika ile ispat eder. İcra dairesi bu vesikayı ibraz etmiş olan talipler arasında satışı yapar. Satışın neticesi icra dairesi tarafından Bakanlığa bildirilir. Keyfiyet madenin sicil kütüğüne şerh ve ipotek kaydı terkin edilir. Devir muamelesi bu surette tekemmül eder.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
3213 Sayılı Maden Kanunu’nun 40. maddesinde; “madenin işletilmesinde, gerekli olan kuyular, ocaklar ve galeriler ile makineler, binalar, yer altında ve yer üstünde kullanılan her türlü nakil vasıtaları, madenin çıkarılması, temizlenmesi, izalesi gibi cevherin kıymetlendirilmesine yarayan alet ve tesisler ve (1) senelik işletme malzemesinin üzerine münferiden haciz konulamaz.
Ancak, işletme hakkı ile bir bütün teşkil eden 1. fıkrada yazılı tesis, vasıta, alet ve malzemenin tamamı veya çıkarılmış cevherlerle bu cevherlerin bakiyeleri ve cürufu üzerine konulabilir” hükmü öngörülmüştür.
Maden Kanununda maden işletme ruhsatının haczedilemeyeceğine dair bir düzenlemeye yer verilmemiş aksine yukarıda ki yasa maddelerine göre maden işletme ruhsatının devredilebileceği, ipotek edilebileceği, icra dairesince satışının yapılabileceğinden işletme ruhsatı üzerine haciz konulabilir.
Ancak işletme hakkı ile bütünlük teşkil eden tesis, vasıta, alet ve malzemenin münferiden haczedilemeyeceği düzenlenmiştir.
Somut olayda; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğüne müzekkere yazılarak borçlunun maden işletme ruhsatı ve işletmenin tamamına haciz konduğu anlaşılmaktadır. Borçlunun talebi ruhsat üzerine haciz konulamayacağına ilişkin olup, ruhsatla ilgili Maden Kanunu’nun 40. maddesinin uygulanması mümkün değildir. Bu durumda mahkemece istemin reddi yerine yazılı gerekçelerle haczin kaldırılması yönünde hüküm tesisi isabetsizdir…)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Alacaklı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstek, maden işletme ruhsatı üzerine konulan haczin şikayet yolu ile kaldırılmasına ilişkindir.
Şikayet eden borçlu vekili, müvekkilinin maden işletme ruhsatı üzerine İstanbul 34.İcra Müdürlüğünün 2012/27277 E. sayılı dosyasında konulan haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Karşı taraf-alacaklı vekili, yargılama sırasında davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, konuyu düzenleyen Maden Yasasının 40.maddesinin gerek 1.paragrafında gerekse 2.paragrafında haczedilebilir madenler ile haczi mümkün olmayanların açık bir şekilde belirlendiği, haczi mutlak şekilde kısıtlayan 1.paragraf ile kısmen hacze imkan veren ikinci paragraf metni birlikte değerlendirildiğinde bunlar arasında bir madenin işletilmesi için gerekli olan ruhsatın bulunmadığı, icra müdürlüğünün gerekçesiz olarak verdiği karar ile haczedilmemesi gereken ruhsatın haczini mümkün kılarak İİK.nun 40.maddesini ağır bir şekilde ihlal ettiği, ruhsatın iptali ile borçlunun maden kanunundan kaynaklanan ve 40.maddesinin 1.paragrafı ile korumaya alınan maden çıkarma faaliyetinin sekteye uğradığı gerekçesiyle maden işletme ruhsatı üzerine konulan haczin şikayet yoluyla kaldırılmasına dair verilen karar, Özel Dairece, metni yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçeler ile bozulmuş; mahkemece, önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını alacaklı vekili temyize getirmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; maden işletme ruhsatının haczedilip haczedilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
3213 sayılı Maden Kanununun haciz ve ihtiyati tedbir başlıklı 40. maddesinde; “Madenin işletilmesinde gerekli olan kuyular, ocaklar ve galeriler ile makineler, binalar, yer altında ve yer üstünde kullanılan her türlü nakil vasıtaları madenin çıkarılması, temizlenmesi, izabesi gibi cevherin kıymetlendirilmesine yarayan alet ve tesisler ve bir senelik işletme malzemesinin üzerine münferiden haciz veya ihtiyati tedbir konulamaz.
Ancak işletme hakkı ile bir bütün teşkil eden 1 inci fıkrada yazılı tesis, vasıta, alet ve malzemenin tamamı veya çıkarılmış cevherlerle bu cevherlerin bakiyeleri ve cürufu üzerine haciz ve ihtiyati tedbir konulabilir. Üçüncü şahsın rehin hakları saklıdır.
Bir madenin tamamının icra yolu ile satışı 43 üncü maddede yazılı usule tabidir.” hükmü getirilmiştir.
Bilindiği üzere İcra İflas Hukukunda kural olarak borçlunun malvarlığını teşkil eden mal, alacak ve hakları, alacaklılarına karşı bir tür teminat oluşturur. Borçlunun malvarlığını oluşturan mal, alacak ve hakları borç için haczedilebilir.
Maden Kanununun 40.maddesinin 1. fıkrası ile madenin işletilmesi için gerekli olan ve tek başına bir değer ifade eden her türlü malın münferiden haczi yasaklanmıştır. Aynı maddenin 2. fıkrasında ise haczi mümkün olan kıymetler belirtilmiş ve hangi durumlarda haczin mümkün olacağı belirlenmiştir. Ancak haczi yasaklanan değerler arasında maden işletme ruhsatı bulunmamaktadır. Kaldı ki, anılan kanunun 27.maddesinde maden işletme ruhsatının başkasına devredilebileceği, 39.maddesinde rehnedilebileceği, 43.maddesinde üzerine ipotek tesis olunabileceği ve icra dairesince satışının yapılabileceği düzenlenmiştir. Bu durumda aksine bir hüküm bulunmadığından maden işletme ruhsatı üzerine haciz konulabilir.
Açıklanan nedenlerle Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Karşı taraf-alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 19.06.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.
III.SONUÇ
Maden Kanunu’na göre, maden işletme ruhsatı üzerine haciz konulabileceği, maden işletme ruhsatı alma hakkına sahip olan kimselerin icra kanalıyla işletme ruhsatının satılabileceği, maden işletilmesinde gerekli olan kuyular, ocaklar ve galeriler ile makineler, binalar, yer altında ve yer üstünde kullanılan her türlü nakil vasıtaları madenin çıkarılması, temizlenmesi, izabesi gibi cevherin kıymetlendirilmesine yarayan alet ve tesisler ve bir senelik işletme malzemesinin üzerine münferiden haciz konulamayacağı, nasıl alet ve ekipman üzerine münferiden haciz konulamaz ise sadece ruhsat üzerine de bunlardan ayrı olarak haciz konulamayacağı, madenden çıkarılmış taşınabilir haldeki cevherin haczedilmesinde kanunen herhangi bir engel bulunmadığı, maden ruhsat satışı için geçekleştirilecek ihalelerde arttırmaya herkesin iştirak edemeyeceği bu yönüyle sadece genel müdürlükçe aranan kanuni şartları sağlayan kimseler arasında ruhsat satışına ilişkin ihalenin gerçekleştirilebileceği, icra dairesince yapılacak maden ruhsat satış ihalesinin herkese açık olmakla birlikte genel nitelikte olmadığı, madenin tamamına veya çıkarılmış cevherlerle bakiye yığını ve cürufuna gerek haciz veya ihtiyati tedbir konulması ve gerekse bunların icraen satışına teşebbüs edilmesi hallerinde alacaklı veya icra dairesince madenin faaliyeti durdurulamayacağı gibi bu faaliyete müdahale de edilemeyeceği hususlarına dikkat edilmesi gerekmektedir.
Alıntıdır https://www.hukukihaber.net/maden-ruhsati-haczi-makale,9893.html