Yıl: 2024
-
Şub- 2024 -21 Şubat
-
18 Şubat
-
17 Şubat
Senede karşı senetle ispat kuralı senedin tarafları için geçerlidir. Senedin tarafları kavramına külli halefler yani mirasçılar da dahil olduğundan, mirasçıların külli halef sıfatıyla senede karşı dava açmaları hâlinde, iddialarını ancak senetle (yazılı delille) ispat edebilirler. Ne var ki, eldeki davada olduğu gibi mirasçılar küllî halef sıfatıyla değil de sadece kendi miras haklarına dayanarak dava açarlarsa, senede karşı olan iddialarını senet (kesin delil) ile ispat etmek zorunda olmayıp, muvazaa iddialarını HMK’nın 203/d maddesi gereğince tanıkla ispat edebilirler.
Devamını Oku » -
16 Şubat
Alacaklı, yabancı para alacağının TL karşılığını, takip talebinde göstermek zorunda olup, buna bağlı olarak bu zorunluluğun ödeme emrinde de yerine getirilmesi gerekmektedir. Anılan noksanlık kamu düzeni ile ilgili ve devletin hükümranlık haklarına ilişkin olması nedeniyle takibin her safhasında re’sen göz önünde tutulmalıdır
Devamını Oku » -
15 Şubat
-
15 Şubat
Tasarrufun iptaline davasının kabulüne hükmeden mahkeme ilamında davacı lehine takdir edilen vekalet ücreti alacaklı adına vekaleten takibe konulsa da, alacaklı asilin talebi halinde, icra müdürlüğünün dosyaya yatan parayı alacaklı asile ödeyebileceği- Avukat olan kişinin, vekili olduğu alacaklıdan kendisine ait olan vekalet ücretini ayrı bir ilamla ya da ayrı bir takiple isteyebileceği-
Devamını Oku » -
15 Şubat
Alacaklı asilin, “alacağı haricen tahsil ettiğini” belirterek “hacizlerin kaldırılması için yazı yazılmasına” karar verilmesini talep etmesi; alacaklı vekilinin ise aynı tarihte “vekalet ücreti henüz tahsil edilmediğinden, hacizlerin kaldırılmaması gerektiğini” ileri sürmesi halinde, icra vekalet ücreti alacaklı (müvekkili) ile avukat arasındaki iç ilişki gereğince çözümlenmesi gerektiğinden, “haczin kaldırılmasına” karar verilmesi gerektiği-
Devamını Oku » -
15 Şubat
-
15 Şubat
Ahzu kabz yetkisine yer verilmemiş olmasının, avukatın bu yetkiye sahip olmadığı anlamına gelmediği, tam aksine bu yetki vekaletname ile birlikte vekile tanınan yetkiler arasında yer aldığından, aksi açıkça belirtilmedikçe, avukatın ahzu kabz yetkisine sahip olduğu- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/10/2011 tarihinden önce düzenlenmiş ve “ahzu kabz” yetkisi içermeyen vekaletnamelere dayanılarak 01/10/2011 tarihinde ve sonrasında vekaletnamede bulunmayan bir yetkinin, dolayısıyla “ahzu kabz” yetkisinin vekalet verenin iradesine aykırı bir şekilde kullanılamıyacağı-
Devamını Oku » -
14 Şubat
-
14 Şubat
İİK 277 vd. uyarınca iptal davası açma hakkının, davacının muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmadığı- TBK 19’a dayalı olarak açılan muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkin davanın kabulü halinde, iddianın alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK mad. 283/1, 2 maddesinin kıyasen uygulanması ve davacıya haciz ve satış isteme yetkisin verilmesi gerektiği- Ancak bu durumun üçüncü kişinin tazminatla sorumlu olacağı anlamına gelmediği-
Devamını Oku » -
14 Şubat
İcra müdürlüğünce yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK. mad. 355 uyarınca bildirilmesi üzerine, borçlunun görev yaptığı kurumca düzenlendiği anlaşılan ve maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın “sıra cetveli” niteliğinde olmadığı- Mahkemece sadece muvazaanın tespit ile işlemin iptaline karar verilmesiyle yetinilmesi gerekirken, kurum tarafından yapılan sıralamanın sıra cetveli niteliğinde olduğu kabul edilerek hüküm kurulmasının hatalı olduğu-
Devamını Oku » -
14 Şubat
Herhangi bir borç alacak ilişkisi olmamasına, takip dayanağı herhangi bir resmi ya da adi borç belgesi bulunmamasına rağmen davalıların muvazaalı icra takip dosyasına konu borçlandırıcı işlem ve devamında davalı borçlunun maaşına haciz işleminin bir bütün halinde iptali talebiyle açılan davada, “maaş haciz işlemini iptaline, davalılar arasındaki icra dosyasındaki borçlandırıcı tasarrufun iptali ile İİK. mad. 283 uyarınca tahsilde tekerrür olmamak ve davacının icra takip dosyasına konu alacağı geçmemek üzere … TL.’nin davalı üçüncü kişiden alınarak davacıya verilmesine…” şeklinde karar verilmesinin isabetli olduğu-
Devamını Oku » -
14 Şubat
Davalı borçlunun maaşında birinci sırada alacaklı gözüken davalı üçüncü kişinin takibe koyduğu bononun muvazaalı olması ve davalı borçlunun maaşı üzerinde davacı alacaklının haczi haricinde başkaca hacizlerin de bulunması halinde, davacı alacaklıya icra dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere haciz ve satış isteme yetkisi verilmesi gerektiği-
Devamını Oku » -
14 Şubat
Takip alacaklısına karşı açılan davada, açıkça sıra cetvelinin iptali davası açtıkları hususu vurgulandığından ve maaş haczine ilişkin işlemler sıra cetveli hükmünde olduğundan, dava dilekçesinde ileri sürülen maddi olgulara göre açılan davanın muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davası olduğu ve takip borçlusunun davada yer almasına gerek olmadığı-
Devamını Oku » -
14 Şubat
Davalı üçüncü kişinin davalı borçlu hakkında danışıklı olarak icra takibi başlatarak davalı borçlunun maaşına haciz konduğunu belirtilerek muvazaalı takibin iptali istemiyle açılan davanın kabulü halinde, icra takibinin iptaliyle birlikte, davacıya, davalının maaşından tahsil edilen ve icra dosyasında bulunan paraların, davacının alacaklı olduğu icra dosyalarındaki alacak ve fer’ilerini geçmemek üzere tahsil yetkisi verilmesi gerektiği-
Devamını Oku » -
14 Şubat
-
14 Şubat
T.C.M.B tebliğleri gereğince, bankaların uygulayacakları azami faiz oranlarını serbestçe tespit ederek, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’na bildirmek zorunda oldukları, bildirilen bu oranların, bankaların mevduat kabulünde uygulayabilecekleri azami oranlar olup, fiilen uyguladıkları oranlar ile farklılık gösterebildikleri-
Devamını Oku » -
14 Şubat
Yabancı bir ülkede o ülkenin noteri tarafından kendiliğinden düzenlenmiş olan noter senedinin, düzenlendiği ülkenin resmi makamınca verilen ve Yabancı Resmi Belgelerin Tasdiki Mecburiyetinin Kaldırılması Hakkındaki Milletlerarası Sözleşme’nin öngördüğü hususları (m. 2-3) konu alan onay şerhini taşıyorsa kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını içermesi kaydıyla, ayrıca bir tenfiz kararı alınmasına gerek olmaksızın Türkiye’de doğrudan doğruya icra edilebileceği ve ilamlı icra takibinin konusunu oluşturabileceği, şayet noter senedi onaylama biçiminde ise, bu noter senedine dayanılarak ancak ilamsız icra takibi yapılabileceği-
Devamını Oku » -
14 Şubat
3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un, 3678 sayılı Yasa ile değişik 4/a maddesinde; sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde, Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanacağının belirtildiği,
Devamını Oku » -
14 Şubat
Takibin dayanağı ilamda miktar belirtilmediği, hüküm fıkrasında önceki ilama atıfta bulunulmadığı bu haliyle alacağın likit olmayıp hükmün eda hükmü içermediği, mahkemece dayanak ilamın eda hükmü içermemesi nedeniyle ilamlı takip konusu yapılamayacağı dikkate alınarak takibin iptaline karar verilmesi gerekirken şikayetin reddine dair kararın isabetsiz olduğu-
Devamını Oku » -
14 Şubat
-
14 Şubat
Alacaklının yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, bu durumda kendisini vekille temsil ettiren alacaklı lehine, karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekalet ücreti takdiri ve yargılama giderlerinin de kabul ve ret durumuna göre taraflar arasında paylaştırılması gerekeceği-
Devamını Oku » -
14 Şubat
-
14 Şubat
İlamların infaz edilecek kısmının hüküm bölümü olduğu; diğer bir anlatımla, hükmün içeriğinin aynen infazının zorunlu olduğu- İcra Mahkemesinin, ilamın hüküm fıkrasının aynen uygulanmasını denetlemekle görevli olup, ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile değiştiremeyeceği, ilavelerde bulunamayacağı-
Devamını Oku » -
14 Şubat
-
14 Şubat
-
14 Şubat
-
14 Şubat
Takibe dayanak ilamın bir bütün olmasına rağmen yasal ve geçerli bir neden olmaksızın alacaklının iki ayrı takip başlatmak suretiyle yasalarda belirtilen dürüstlük kuralına uymadığından, borçlunun zarara uğramasına neden olduğundan, alacaklının bu davranışının hukuk düzeni tarafından korunamayacağından mahkemece takibin iptaline karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
Devamını Oku » -
14 Şubat
-
14 Şubat
-
13 Şubat
-
12 Şubat
İcra takibinde ipotek veren olduğu anlaşılan şikayetçinin kendi taşınmazı dışındaki diğer bir taşınmazın ihalesinin feshini isteği, Dairemiz uygulamasında salt ipotek veren şikayetçinin başka bir taşınmaza yönelik ihalenin feshini talep etme yetkisinin olmadığı, bu durum itibarı ile şikayetçinin İİK. nun değ. 134. maddesindeki satış isteyen alacaklı, borçlu, resmî sicilde kayıtlı ilgililer ile sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişilerden olduğu ve davanın nispi harca ve teminata tabi bulunduğu anlaşılmıştır.
Devamını Oku » -
12 Şubat
Her ne kadar ibraz tarihi itibarı ile çek karşılığının bulunup bulunmadığının ibraz şerhinde yazılı olmaması, çekin süresi içinde bankaya ibraz edilmediği sonucunu doğurmaz ise de; Antalya 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 01.12.2020 tarih ve 2020/264 Esas 2020/763 Karar sayılı kararı ile takip konusu çeklerin kambiyo vasfı bulunmadığından takibin iptaline hükmedildiği ve kararın kesinleştiği anlaşılmakla, kambiyo vasfı olmadığı kesinleşmiş mahkeme kararı ile tespit edilen çeklerin farklı icra takibine konu edilerek tahsil edilmeye çalışılması mümkün değildir.
Devamını Oku » -
12 Şubat
Takibe konu senetlerin lehtarına karşı ileri sürebileceği senetlerin bedelsiz olduğuna yönelik şahsi defiyi senetleri alacağın temliki yoluyla alan takip alacaklısına da karşı ileri sürebileceğinden, borçlunun bu yöndeki iddiaları incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken
Devamını Oku » -
12 Şubat
Takip dayanağı ilamda, hakikate muhalif beyanda bulunmak suçuna ilişkin mahkumiyet kararı ile birlikte İİK’nın 89/4 maddesi uyarınca tazminata hükmedildiği, takip tarihi itibari ile dayanak ilamın kesinleşmediği anlaşılmış olup, uyuşmazlığın şikayet tarihi itibari ile değerlendirilmesi gerektiğinden dayanak ilamın kesinleşmeden infazı mümkün değildir.
Devamını Oku » -
12 Şubat
İlk Derece Mahkemesinin hükmün davacıya tefhim edildiği kısa kararında istinaf süresinin davacı yönünden tefhimden itibaren başlayacağının açıkça bildirildiği, kısa kararda kanun yoluna başvuru hususunda herhangi bir yanıltma bulunmadığı,tefhim edilen kısa kararın gerekçe dahil tüm unsurları kapsamasının gerekli olmadığı,
Devamını Oku » -
12 Şubat
2004 sayılı İİK’nın 150/ı maddesi hükmüne göre, limit ipoteğine dayalı takiplerde, icra emri gönderilebilmesi için kredi borçlusuna borcun ödenmesine ilişkin hesap kat ihtarının noter aracılığı ile kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adresine gönderilmek suretiyle tebliğ edilmesi veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayılması gerekmekte olup bu husus bir takip şartı olarak düzenlenmiştir.
Devamını Oku » -
10 Şubat
-
9 Şubat
Borçluya, aynı takip dosyasında itirazın iptali/kaldırılması ilamı ile hükmedilen icra inkar tazminatı, ilam vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden ek takip talebi ile icra emri gönderilmesinde yasaya aykırılık yok ise de, takip talebinde yer alan asıl alacak miktarı ve güncellenmiş faiz alacağı yönünden mükerrer olacak şekilde icra emri gönderilmesi ve ilama aykırı şekilde itirazın iptali ilamında yer almayan yeni borçlular ilave edilmek sureti ile icra emri düzenlenmesinin yasaya aykırı olacağı-
Devamını Oku » -
9 Şubat
-
9 Şubat
-
9 Şubat
Dava konusu haczin gerçekleştirildiği ve davacının işyeri adresi olarak kullandığına dair vergi levhası sunduğu adres başka bir adres olmasına karşın,Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre işlem yapılarak davacı üçüncü kişinin mernis adresine takibin devamıbna ilişkin kararın tebliğ edildiğinin görüldüğü, ayrıca, tebliğ olunacak evrakı tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnamenin binanın kapısına yapıştırılmadığının da görüldüğü, buna göre, davacının bilinen adresine, daha önceden çıkarılmış ve tebliğ edilemeden iade edilmiş bir tebligat olmadığından, söz konusu adres mernis adresi de olsa doğrudan Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre işlem yapılamayacağından tebligatın usulsüz olduğu-
Devamını Oku » -
9 Şubat
-
9 Şubat
Tebligat Kanun’unun 21/1 maddesinde açıkça belirtildiği üzere; adresin kapalı olması veya tebliğden imtina halinde tebliğ evrakının o yer mahalle muhtarına veya kanunda sayılı şahıslara teslim edilip bilahare haber kağıdının muhatabın adresindeki binanın kapısına yapıştırılması ile artık tebliğ işleminin tamamlanacağı, buna göre, tebliğ evrakları kapıya yapıştırılmış ise de, tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesinin,
Devamını Oku » -
9 Şubat
-Adresin Yıkılması, -Teb. Kan. 21/2 Maddesine Göre Tebliğ, -ilanen tebligat yapılabilmesi için; tebligat muhatabının kimliğinin bilinmesi, adresinin meçhul olması ve adres araştırmasının yapılması gereklidir. Tebligat Kanunu’na göre tebligat yapılamayan ve ikametgah meskeni veya işyeri bilinmeyen kişinin adresi meçhul sayılır.
Devamını Oku » -
9 Şubat
-
9 Şubat
-
8 Şubat
-
8 Şubat
icra müdürlüğünce “ Adalet Bakanlığı E-satış portalında bugün itibariyle yaklaşık 289.003 üyenin bulunduğu, dolayısıyla satışa iştirakin arttırılması bakımından gazete ilanından umulan gayenin E-SATIŞ portalında daha fazla sağlanabileceğinden, İİK.nun 124. maddesi ile Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2019/3134 E – 2020/208 sayılı emsal kararı, alacaklı ve borçlunun menfaat dengesi dikkate alınarak satışa çıkarılacak taşınmazların ilanının, E-satış portalı İlanı ve İcra müdürlüğü ilan panosuna asılmak suretiyle yapılmasına,” karar verildiği görülmekle birlikte, şikayete konu taşınmazların, muhammen değerlerinin altındaki bedellere ihale edildikleri ve katılımın düşük olduğu anlaşılmış olup, bu haliyle, yapılmış olan ilanların gerekli talep ve talibi artırmadığı görüldüğünden, satış ilanının gazete ile ilan edilmesinin, alakadarların menfaatine uygun olacağının kabulü gerekmiştir.
Devamını Oku »