Yıl: 2024
-
Oca- 2024 -19 Ocak
İcra müdürlüğünce yasanın emredici bu hükmüne rağmen taşınmazı takip tarihinden önce satın alan yeni malike icra emri gönderilmemesi ve dolayısı ile taşınmazın yeni malikine itiraz ve defilerini ileri sürme hakkı verilmemesi yasaya aykırıdır. Bu eksiklik ancak HMK’nun 124. maddesine göre, alacaklı tarafından, taşınmazı takip tarihinden önce ipotekle yükümlü olarak satın alan kişiye karşı ek takip talebinde bulunulup icra emri gönderilmesi suretiyle sonradan tamamlatılabilir. Bu husus takibin her aşamasında ve süresiz olarak ileri sürülebilir.
Devamını Oku » -
19 Ocak
İhalenin feshini isteyen kişinin talebinin icra mahkemesince dinlenebilmesi için şikayetçinin, gerçekleştiğini iddia ettiği fesih sebebinin kendi menfaatlerini ihlal ettiğini ispat etmesi zorunludur. Zarar unsurunun gerçekleşmemesi halinde şikayetçinin ihalenin feshini istemesinde hukuki yararı bulunmayıp, icra mahkemesince, yapılacak ilk inceleme sonucunda, ihalenin feshini isteyen kişinin ihalenin feshedilmesinde hukuki yararı bulunmadığı kanısına varılırsa ihalenin feshi talebi esasa girilmeden usulden reddedilmelidir.
Devamını Oku » -
19 Ocak
Bilindiği üzere, borçlunun üçüncü kişi nezdindeki bazı alacaklarının haczi üçüncü kişiye İİK’nın 89. maddesine göre haciz ihbarnamesi gönderilmek suretiyle yapılabilmektedir. Üçüncü kişi (borçlunun borçlusu) tarafından haciz ihbarnamesi sebebiyle dosyaya ödenen para gerçekte borçluya ait olan paradır.
Devamını Oku » -
19 Ocak
Dayanak bononun incelenmesinde; senet bedelinin, rakam kısmında “230.000,00 TL”, yazı kısmında ise “ikiyüzotuz TL” olarak belirtildiği görülmektedir. TTK’nun 676/1. maddesi uyarınca, yazı ile gösterilen miktarın dikkate alınacağı hükme bağlanmış olduğundan, senede ilişkin takibin iki yüz otuz TL üzerinden yapılabileceği, kalan miktar yönünden takibin durdurulmasına
Devamını Oku » -
19 Ocak
Her ne kadar borçlu ile eşi arasında boşanma davası açılmış ise de tebliğ tarihinde henüz tarafların boşanmalarına karar verilmediği, tebligat yapılan “… Mah. 372 Sok. No:25/28 Konyaaltı Antalya” adresindeki müşterek hanelerinden şikayetçi borçlunun uzaklaştırıldığına dair de bir mahkeme kararı incelenen dosya kapsamında mevcut olmadığı gibi, Tebligat Yasası’nın 39. maddesinde düzenlenen hasıma tebligat yasağı muhatap adına hasımına tebligat yapılması halinde uygulanabilecek bir madde olup ödeme emri tebligatının Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre yapılması halinde bu yasal düzenlemenin uygulanması mümkün değildir.
Devamını Oku » -
19 Ocak
-
19 Ocak
Temsil yetkisi olmadığı halde keşideci şirket adına senet imzaladığı ileri sürülen muteriz borçlu F.B.K.’nin keşideci şirket adına attığı imzadan dolayı kişisel olarak sorumlu olacağı tabiidir. Yetkisiz temsilci sıfatıyla hareket eden borçlu, çekten dolayı keşideci sıfatıyla sorumlu olacağından, hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapılmasında yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Devamını Oku » -
19 Ocak
-
19 Ocak
Dairemizce görüş değişikliğine gidilmek suretiyle, ihale edilen mal muhammen bedelin üstünde bir bedelle satılmış olmakla beraber yapılan usulsüzlük malın daha yüksek bedelle satılmasını önlemiş ise (yani ihalenin feshi sebebi olarak dayanılan yolsuzluk yapılmamış olsa idi mal daha yüksek bedelle satılabilecek idi ise) malın daha yüksek bir bedelle satılamamış olmasından zarar görmüş olan ilgilinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekeceği görüşü benimsenmiştir.
Devamını Oku » -
19 Ocak
Takip dayanağı senetlerin tanzim tarihleri itibariyle uygulanması gereken 6102 Sayılı TTK’nın 776/1-f maddesi uyarınca; senette düzenlenme yerinin yazılı olması gereklidir. Aynı Kanun’un 777/4. maddesinde ise; düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bononun, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02.10.1996 gün ve 1996/12-590 sayılı kararında da benimsendiği üzere tanzim yeri olarak idari birim adının (kent, ilçe, bucak, köy gibi) yazılması zorunlu ve yeterlidir, ayrıca adres gösterilmesi mecburiyeti bulunmamaktadır.
Devamını Oku » -
19 Ocak
Daire içtihatları, İİK’nın 140 vd. maddelerinde sıra cetveline itiraz edilmesi halinde icra müdürlüğünce alacaklılara ödenmeyen paranın nemalandırılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmadığı ancak yine de sıra cetveline itiraz edilmesi nedeniyle alacaklıya ödenmeyen paranın icra müdürünce banka hesabına yatırılması sonucu elde edilen faiz geliri varsa, alacaklıya ödenmesinin yasal dayanağı olmayıp, nemalandırma sonucu elde edilen paranın Hazineye ait olduğu yönünde iken, kararın dayanağı olan Harçlar Kanunu’nun 36. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarının Anayasaya aykırı olduğundan bahisle iptali nedeniyle, oluşan bir nema geliri varsa bunun hak sahiplerine ödeneceği yönünde görüş değişikliğine gidilmiştir.
Devamını Oku » -
19 Ocak
Borçluya ödeme emrinin tebliğ edilmemesi halinde, borçlunun takipten haricen haberdar olup yedi gün içinde itirazını icra dairesine bildirdiğinin ve alacaklının da anlaşmazlığı ve takibi sürdürme iradesinin mevcut olduğunun anlaşılması halinde ödeme emri tebliğ edilemese bile borçlunun itirazı geçerlidir.
Devamını Oku » -
19 Ocak
Taraflar, tüketici hakem heyetine başvuru zorunluluğu teşkil eden miktar dahilindeki uyuşmazlıklarda, isterlerse hakem heyetine başvuruda bulunmaksızın, İcra İflas Kanunu’ndaki ilamsız/ genel haciz yoluyla icra takibinde bulunabilecekler, takibe itiraz halinde ise icra takibinin devamını sağlamak için İİK.nun madde 67/1 uyarınca itirazın iptali davasını Tüketici Mahkemelerinde açabileceklerdir.
Devamını Oku » -
17 Ocak
-
17 Ocak
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takiplerde, itirazın kaldırılması ve itirazın iptaline ilişkin başvuru yolu olmadığından İİK’nın 264/2. maddesinde belirtilen prosedürün uygulanması olanağı olmadığını, ancak, İcra Mahkemesince İİK’nın 170/a maddesi gereğince takip iptal edilirse, İİK’nın 264/2. maddesinin son cümlesinın kıyasen uygulanması gerektiğini, alacaklı, icra mahkemesinin takibin iptali kararının kendisine tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içerisinde genel haciz yolu ile takip yaparsa veya genel mahkemede alacak davası açarsa, ihtiyati haciz geçerli kalmakta devam edeceğini, somut olayda iki tarafın da tüzel kişi olması nedeniyle İİK’nın 264/2. maddesi uyarınca açılacak alacak davasının ticari dava olup TTK’nın 5/A-1. maddesine göre dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasının zorunlu olduğu
Devamını Oku » -
17 Ocak
492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli I sayılı tarifenin B/I-3. fıkrası gereğince, tahsil harcının doğması için takibin harca esas safhasının yerine getirilmesi gerektiği, ödeme emri tebliğinden önceki ödemelerden tahsil harcı alınamayacağı, bu harcın ancak ödeme emri veya icra emri tebliğinden sonraki işlemlerden alınacağı, ihtiyati haciz ile icra takibinin ayrı hukuki düzenlemelere ilişkin olup, takip kesinleşmediği sürece ihtiyati haczin icrai hacze dönüşmeyeceği ve bu durumda ihtiyati haczin icra takip işlemi sayılmayacağı gerekçesiyle, ihtiyaten haczedilen mallardaki hacizlerin fekki nedeniyle tahsil harcı da alınamayacağı
Devamını Oku » -
17 Ocak
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takiplerde, itirazın kaldırılması ve itirazın iptaline ilişkin başvuru yolu olmadığından İİK’nun 264/2. maddesinde belirtilen prosedürün uygulanması olanağı yoktur. Ancak, icra mahkemesince İİK’nun 170/a maddesi gereğince takip iptal edilirse, İİK’nun 264/2. maddesinin son cümlesi kıyasen uygulanmalıdır. Yani, alacaklı, icra mahkemesinin takibin iptali kararının kendisine tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içerisinde genel haciz yolu ile takip yaparsa veya genel mahkemede alacak davası açarsa, ihtiyati haciz geçerli kalmakta devam eder
Devamını Oku » -
17 Ocak
-
16 Ocak
-
16 Ocak
-
16 Ocak
-
16 Ocak
Satış Avansına İlişkin Olarak, İİK’nun geçici 18/2-1. bendi uyarınca geçiş tarihinden önce haczedilen mallar hakkında değişikliklerden önceki hükümler ile ilga edilen hükümlerin uygulanmasına devam olunacağı, bu durumda icra müdürlüğünce dosyaya yatırılan satış avansı ve alacaklının satış talebinin de bulunduğu haczin ve satışın düşmediği anlaşılmıştır.
Devamını Oku » -
15 Ocak
İcra takibine tarafı olmayan bir kişinin UYAP sisteminde dosyaya taraf olarak kaydedilmesi suretiyle bu kişiden borçluya intikal edecek malvarlığı değerlerinin araştırılmasının söz konusu kişi borçlunun murisi de olsa icra takip dosyasına yabancı bir şahıs olduğundan, Anayasadaki temel hak ve özgürlüklere ve bu kapsamda kişisel verilerin korunması kurumuna aykırılık oluşturacağı (Karşı Oy içerir)-
Devamını Oku » -
15 Ocak
-
14 Ocak
Mahkemece, şikayete konu icra emrine dayanak bozma sonrası ilamda hükmedilen faiz türü dikkate alınıp, hakkın doğum tarihinden itibaren tarafların bildireceği bankalardan mevduata uygulanan en yüksek faiz oranları dosya arasına alındıktan sonra dosya bilirkişiye tevdi edilerek ödeme tarihine kadar işlemiş faiz miktarı belirlenip ve yine TBK’nun 100.maddesi kapsamında ödemenin öncelikle faizden düşülmek sureti ile hesap yapılacak şekilde rapor aldırtılıp usuli kazanılmış haklar da gözetilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Devamını Oku » -
14 Ocak
Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrasına göre yapılacak tebligatlarda posta memurunun tebligat zarfında gösterilen mernis adresindeki kapıyı çalmadan tebligat evrakını muhtara bırakarak ihbarnameyi kapıya yapıştıracağı yönünde Kanun ve Yönetmelikte bir düzenleme bulunmadığı- Tebliğ memurunun gösterilen adrese gitmesi, muhatap o adreste oturmakta ise tebligatı muhataba veya muhatap adına tebligatı kabul etmeye yetkili kişiye yapması gerektiği- Belirtilen maddenin başlığı “…tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina…” şeklinde olup, posta memurunun gösterilen adresteki kapıya gitmeden tebliğ imkânsızlığını saptayamayacağı- Yine Yönetmeliğin 31. maddesinin başlığı “…adres kayıt sistemindeki adreste bulunamama halinde yapılacak işlem…” şeklinde olup, posta memurunun adres kayıt sistemindeki adrese gideceği ve muhatabın gösterilen adreste hiç oturmamış veya sürekli olarak ayrılmış olması hâlinde aynı maddenin 2. fıkrasına göre işlem yapması gerektiği konusunda kuşku bulunmadığı-
Devamını Oku » -
14 Ocak
Şikayetçi borçluya ödeme emri ………………………….. adresine tebliğe çıkartılmış olup, alıcının “adresten taşındığı” şerhi ile iade edilmesi üzerine bu kez mernis adresi olduğuna dair kayıt ile birlikte aynı adrese ………. tarihinde TK’nun 21/2. maddesine göre tebliğ işleminin gerçekleştirildiğinin görüldüğü, o halde mahkemece; borçlunun mernis adresine tebligat kanunu 21/2 şerhi verilerek yapılan tebliğ işleminde usulsüzlük bulunmadığından, şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Devamını Oku » -
14 Ocak
Borçlunun takip talebinde gösterilen bilinen adresine çıkarılan ödeme emri tebligatı iade edilmiş olmasının, adres kayıt sisteminde kayıtlı yerleşim yeri adresine tebligat yapabilmek için yasal şartları oluşturduğu,muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese Tebligat Kanun’unun 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilmediği hâlde tebliğ memuru tarafından kendiliğinden ilgili Kanun’un 21/2 nci maddesi uygulanarak tebliğ edildiğinden tebligatın bu hâli ile usulsüz olacağı- Sıra cetvelinde kendisinden önce yer verilen başka bir alacaklının icra dosyasında borçluya yapılan tebligatın usulüne uygun olmadığını belirterek sıra cetveline itiraz etmesi mümkün olduğu-
Devamını Oku » -
14 Ocak
-
14 Ocak
Bilinen adresine çıkartılan ödeme emri tebligatının bila ikmal iade edilmesi üzerine, bu adresin borçlunun mernis adresi olması nedeniyle aynı adrese çıkartılan ödeme emrinin “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatabın (tanınmadığı/taşındığı) tebliğ imkansızlığı nedeniyle (Teb. K. m..21/2.) gereğince .. Muhtarı …’ya …. tarihinde tebliğ edilerek, 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırılmıştır.” şerhi ile tebliğ edildiği, tebliğ zarfına “mernis adresi” olması dışında, usulünce düşülmüş bir şerh bulunmadığı, bu nedenle de tebliğ memurunca, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre yapılan tebliğ işleminin usulüne uygun olmadığı ve bu durumda ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayetin kabulü ile tebliğ tarihinin düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği-
Devamını Oku » -
14 Ocak
Tüzel kişiler adına ticaret sicilindeki adreslerine gönderilen tebligatın, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılmış olması halinde tebliğ memurunun, Tebligat Yönetmeliği’nin 30 ve 31. maddelerindeki koşulları araştırmasına gerek olmadığı- Muhatabın adreste bulunmaması halinde, bunun nedeninin araştırılması ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tespit edilmesi gerçek kişiler yönünden zorunlu olduğu
Devamını Oku » -
14 Ocak
Tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevi yüklemiş olup “muhatabın çarşıda olduğu” yönündeki komşu beyanından, hayatın olağan akışına göre aynı gün eve döneceği anlaşıldığından, bu konuda araştırma yapılmasına gerek bulunmadığı ve bu hali ile tebligatın usulüne uygun olduğu-
Devamını Oku » -
14 Ocak
Her ne kadar mahkemece, gerekli olmadığı halde duruşma günü tayin edilmiş ve dava dilekçesinde tebligata elverişli bir adres bildirilmediğinden davacının, adres kayıt sisteminde yer alan adresine duruşma günü ve saatini bildirir davetiye gönderilmiş ise de posta memurunca, tebligat evrakı üzerine, muhatabın adresinin kapalı olduğu ve imzadan imtina eden komşusu …’a haber verildiği şerh düşülerek 7201 sayılı TK’nın 21/2. maddesine göre muhtara teslim edildiği, ancak anılan yasa hükmü uyarınca muhatabın adreste bulunmama nedeniyle ilgili herhangi bir araştırma yapılmadığı gibi komşusuna da bu hususun sorulmadığı anlaşıldığından, davacıya yapılan bu tebligatın usulüne uygun olmadığı, bu durumda mahkemece, davacıya duruşma günü ve saatini bildirir davetiyenin 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun şekilde tebliğ edilerek duruşmaya katılımı sağlandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, açılan duruşmaya usulüne uygun şekilde davet edilmeksizin, davanın takip edilmediğinden söz edilerek dosyanın işlemden kaldırılmasının ve üç aylık süre sonunda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı-
Devamını Oku » -
14 Ocak
Tüzel kişiler adına ticaret sicilindeki adresine gönderilen tebligatın 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılmış olması halinde tebliğ memurunun Yönetmeliğin 30 ve 31. maddelerindeki koşulları araştırmasına gerek olmadığı, zira, muhatabın adreste bulunmaması halinde, bunun nedeninin araştırılması ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tespit edilmesi gerçek kişiler yönünden zorunlu olup, hükmi şahısların sıfatı ve niteliği itibari ile böyle bir araştırmanın yapılmamış olmasının tebligatın usulsüzlüğü sonucunu doğurmayacağı-
Devamını Oku » -
12 Ocak
Sözü edilen ilamın icra takibine konulduğu, borçlulardan ikisi tarafından teminat mektubunun takip dosyasına konulduğu ve mehil vesikasının alındığı, sözü edilen bu karar ibraz eden borçlular açısından geçerli olacağından mehil talebinde bulunmayan diğer borçlular yönünden bu kararın bağlayıcılığının olmadığı-
Devamını Oku » -
12 Ocak
İcranın geri bırakılması kararının, ancak lehine tehiri icra kararı tesis edilen borçlu yönünden hüküm ifade ettiği, borcun, tehiri icra kararı için sunulan teminat mektubu ile değil, bu teminat mektubunun paraya çevrilmesi ile ödenmiş sayılacağı, teminat mektubunun henüz paraya çevrilmediği hususları göz önüne alındığında ilamı temyiz ederek lehine icranın geri bırakılması kararı almayan şikâyetçi-borçlu yönünden ilâmın infazı için takibe devam edilmesinde, talep üzerine mallarına haciz konulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı-
Devamını Oku » -
12 Ocak
-
12 Ocak
-
12 Ocak
-
12 Ocak
-
11 Ocak
Ödeme emrinde faiz türünün reeskont avans faizi olarak belirtilmiş olduğu, borca itirazın İİK’nın 169/a maddesinde belirtilen belgelerden biriyle ispatlanamamış olduğu ve İlk Derece Mahkemesinin kararında yazılı gerekçelere göre istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine aykırılık bulunmayan karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Devamını Oku » -
11 Ocak
7176 sayılı Kanun’un 21. maddesiyle 04.11.1983 tarih ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’na eklenen geçici 14. maddesinde; “Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 4.11.1983 tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiilî el konulması veya hukuki el atılması sebebiyle mülkiyet hakkından doğan taleplere dair bedel ve tazminata ilişkin davalarda verilen mahkeme kararları kesinleşmedikçe icraya konulamaz. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, kesinleşmemiş mahkeme kararlarına dayanılarak başlatılan icra takipleri kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durdurulur.
Devamını Oku » -
11 Ocak
Dava konusu taşınmazda idare ile birlikte yirmi hissedarın bulunduğu, kamulaştırmaya ilişkin bir şerh bulunmadığı, idare tarafından İcra Müdürlüğüne sunulan talep yazısında taşınmazda bulunan muhdesatların Kamulaştırma Kanunu’nun 20. maddesine göre icraen tahliye edilmesinin istenildiği, söz konusu taşınmazın idare adına tapuya tescil edilmediği dolayısıyla taşınmaz ve taşınmaz üzerindeki muhdesatlar kamulaştırılmış olsa bile taşınmaz idare adına tescil edilmediğinden taşınmazda bulunan muhdesatların Kamulaştırma Kanunu’nun 20. maddesine göre icraen tahliye edilmesinin ve taşınmazda bulunan kişilere tahliye için muhtıra gönderilmesinin mümkün olmadığı-
Devamını Oku » -
11 Ocak
Taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olmasının zorunlu ve yeterli olduğu- Takibin tarafı olmayan (ve kesinleşen mahkeme kararı ile hacze konu taşınmaz hissesinin adına tescil edildiğini, İİK 106 ve 110 uyarınca haczin kalındırılmasını talep eden) üçüncü kişi şikayetçinin haczin kaldırılmasını isteyemeyeceği- Şikayetçinin haczin kaldırılması isteminin ancak genel mahkemede açılacak davada tartışılabileceği-
Devamını Oku » -
11 Ocak
-
11 Ocak
-
11 Ocak
-
11 Ocak
Anayasa Mahkemesinin iptal kararıyla birlikte, belediye mallarının, belediyenin beyan edeceği mallar dışında da haczinin mümkün kılındığı- İcra emrinin tebliğ edilmesi suretiyle 7 günlük ödeme süresinin geçmesi ve alacaklının haciz talep etme hakkının doğmuş olması, 6552 s. K. m. 121 ile 5393 s. K.nun 15. maddesine eklenen “…ve haciz işlemi sadece gösterilen bu mal üzerine uygulanır.” ibaresinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi birlikte değerlendirildiğinde, 7 günlük ödeme süresinin geçmesi ile borçlu hakkındaki takibin kesinleşmesi nedeniyle alacaklının talebi doğrultusunda borçlu aleyhine haciz kararı alınmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı-
Devamını Oku » -
11 Ocak
-
11 Ocak
Takip tarihi itibariyle uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nun 783/3. maddesine göre; “Muhatap nezdinde karşılığı kısmen veya tamamen bulunmayan bir çek düzenleyen kişi, çekin karşılıksız kalan bedelinin %10’unu ödemekle yükümlü olduktan başka, hamilin bu yüzden uğradığı zararı da tazmin eder”. Çek keşide eden kimsenin, bu çekin karşılığı olan miktarı, ibraz süresi içerisinde muhatap banka nezdinde bulundurması zorunludur. Dolayısıyla, karşılığını bulundurduğu çek bedelinin, alınan ödeme yasağı kararı nedeniyle ödenmemesinden dolayı çek tazminatından sorumlu tutulamaz.
Devamını Oku »