12. Hukuk Dairesi2023 Yılıİlamların İcrasıKesinleşmeden İcraya Konulamayacak İlamlar

2577 sayılı Kanun uyarınca; takip alacaklısının kararın tebliğ tarihinden takip tarihine kadar geçen süre için tecil faizi talep etmesinde ve ilamın infazı için kesinleşmesine gerek olmayan ilamlardan olması hasebiyle alacak kalemlerine faiz işletilmesinde herhangi bir yasal engel bulunmadığı-

2577 sayılı Kanun uyarınca; takip alacaklısının kararın tebliğ tarihinden takip tarihine kadar geçen süre için tecil faizi talep etmesinde ve ilamın infazı için kesinleşmesine gerek olmayan ilamlardan olması hasebiyle alacak kalemlerine faiz işletilmesinde herhangi bir yasal engel bulunmadığı-

I. DAVA

Şikayetçi borçlu vekili dava dilekçesinde; müvekkili aleyhine başlatılan ilamlı takipte dayanak ilama aykırı olarak hem ilamda geçen alacak miktarlarına yasal faiz işletildiğini, hem de bu alacak kalemlerinin dışında takibe dayanak ilamda yer almamasına rağmen 259.997,78 TL gecikme zammı talep edildiğini, takip dayanağı ilamın hüküm bölümünde yer almayan bir alacağın ilamlı takipte talep edilebilmesinin hukuken mümkün olmadığını belirterek takibin iptalini talep etmiştir.

II. CEVAP

Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; takibin ilama uygun olduğunu, icra emrinde asıl alacaklar, asıl alacakların işlemiş yasal faizleri ve gecikme zammı olmak üzere 3 kalemden oluşan alacağın talep edildiğini, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun “tecil” kenar başlıklı 48. maddesinde tecil faizi oranında gecikme zammının da ayrıca ödenmesi gerektiğinin düzenlendiğini, takip tarihi itibarı ile Hazine ve Maliye Bakanlığınca yayımlanan yürürlükteki tecil faiz oranı %15 olup hem ana para hem de faizler için adı geçen gecikme zammının ödenmesinin zorunlu olduğunu, benzer şekilde 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 112. maddesinin 4. fıkrasında da hükme yer verilmiş olup yasa metninde “fazla veya yersiz alınan vergilerin 6183 sayılı Kanuna göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanan faiz ile birlikte iade edileceği” düzenlendiğini beyan ederek şikayetin reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 2577 Sayılı Kanun’un 28. maddesinin 6. maddesine göre; “Tazminat ve vergi davalarında idarece, mahkeme kararının tebliğ tarihi ile ödeme tarihi arasındaki süreye 21.7.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesine göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanacak faiz ödenir. Ancak mahkeme kararının davacıya tebliği ile banka hesap numarasının idareye bildirildiği tarih arasında geçecek süre için faiz işlemez.” hükmü düzenlendiği, bu kanun maddesine göre takip alacaklısının kararın tebliğ tarihinden takip tarihine kadar geçen süre için tecil faizi talep etmesinde ve ilamın infazı için kesinleşmesine gerek olmayan ilamlardan olması hasebiyle alacak kalemlerine faiz işletilmesinde herhangi bir yasal engel bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Borçlu vekili istinaf dilekçesinde; dayanak ilamda asıl alacağın yasal faiziyle tahsiline karar verilmiş olmasına rağmen takipte asıl alacak ve işlemiş faizin yanında 259.997,78 TL gecikme zammının da talep edildiğini, göre alacaklının takibe dayanak davasını açarken tecil faizi talep etmediğini, yerel mahkemenin faizin hesabına ve miktarına ilişkin bir inceleme yapmadan karar verdiğini, 2577 Sayılı Kanun’un 28. maddesinin 6. maddesinde düzenlenen tecil faizinin ilamlı icra takibine konu edilemeyeceğini iddia ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile alacaklının Ankara 7. Vergi Mahkemesinin 1.10.2020 tarihli ve 2019/1060 Esas 2020/1710 Karar sayılı ilamına dayalı olarak alacağını tahsil için borçlu idareye 28.12.2020 tarihinde müracaat ettiği, aynı ilama dayalı olarak şikayetçi borçlu aleyhinde 10.02.2021 tarihinde ilamlı takip başlattığı, ilamda hükmedilen alacağa yasal faiz işletildiği, her bir faiz alacağı için faiz başlangıç tarihlerinin icra emrinde gösterildiği, 6352 sayılı Kanun’un 58. maddesi ile değişik İYUK’un 28/6. maddesinde “Tazminat ve vergi davalarında idarece, mahkeme kararının tebliğ tarihi ile ödeme tarihi arasındaki süreye 21.7.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesine göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanacak faiz ödenir.” hükmü düzenlendiği, bu düzenlemenin vergi mahkemesi kararında geçen faizi belirlemeyip kararın infazına ilişkin faizi düzenlediği emredici nitelikte olduğu, borçlu tarafından dayanak ilamın kendisine tebliğ edilmediğine ilişkin herhangi bir iddianın da ileri sürülmediği, dolayısı ile takipte tecil faizi talep edilebileceği gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Borçlu vekili temyiz dilekçesinde; takipte asıl alacağa işleyen yasal faiz dışında Mahkeme ilamında yer almamasına rağmen 259.997,78 TL gecikme zammının da talep edildiğini, İYUK 28/6.maddesine dayanılmışsa da bu kanun hükmünün olsa olsa alacaklıya bir seçimlik hak verdiğini, alacaklının ya asıl alacağa sadece tecil faizi ya da sadece yasal faiz işletebileceğini, aksi durumun “faize faiz yürütmek” olacağını, 2577 Sayılı Kanun’un 28. maddesinin 6. maddesinde düzenlenen tecil faizinin ilamlı icra takibine konu edilemeyeceğini iddia etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ilama aykırılık nedeniyle takibin iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

2004 sayılı İİK’nun 16/2. maddesi, 2577 sayılı İYUK’nın 28/6 . maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup borçlu tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Alınması gereken 179,90 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.04.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

12. HD. 11.04.2023 T. E: 2022/9747, K: 2545

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu