SatışYargıtay Kararları

6 aylık satış isteme süresinin (İİK150/e), COVID-19 nedeniyle “süresi duran” işlemlerden olduğu-

6 aylık satış isteme süresinin (İİK150/e), COVID-19 nedeniyle “süresi duran” işlemlerden olduğu-

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkikinin davalı alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Şeyma Başkan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Taşınır rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takipte şikayetçi borçlu şirket vekili mahkemeye sunduğu şikayet dilekçesinde; … Plakalı, 2012 Model, Honda Marka, Civic 1.6 Premium otomobilin 15.01.2021 tarihli açık artırma ile satışının yapıldığını, yapılan ihalede rekabet ortamı yaratılmadığını, başka ihale katılımcılarının da ihaleye girmek istediğini, ancak covid-19 gerekçe gösterilerek ihale salonuna alınmadıklarını, ihaleye konu otomobil için kıymet takdiri bedelinin düşük tespit edildiği, otomobilin içine girilmeyerek kaç kilometrede olduğu tespit edilmeden sadece aracın yaşı göz önüne alınarak kaç kilometrede olduğunun tahmini bir şekilde belirlendiği, İİK.nın 150/e maddesi uyarınca ödeme emrinin müvekkili borçluya tebliğ edilmesinden itibaren alacaklı tarafından kanunen 6 ay içinde satış talep edilmediğinden takibin düşürülmesi gerektiğini belirterek ihalenin feshini istemiştir.

Mahkemece borçluya 22.10.2020 tarihinde araç kıymet takdirinin tebliğ edildiği, borçlu tarafından kıymet takdirine itiraz edilmediği, kıymet takdirinin kesinleştiği, bu aşamadan sonra ihalenin feshi davası ile kıymet takdirine itiraz edilemeyeceği, bilirkişi raporuna göre şikayete konu aracın 105.000,00 TL muhammen bedelli olduğu, aracın 112.000,00 TL bedelle ihale edildiği, satış bedelinin aracın muhammen bedelinin üzerinde olduğu, davacının ileri sürdüğü diğer bir kısım fesih nedenleri ihalenin fesih nedeni olarak kabul edilse bile yerleşik Yargıtay uygulamasına göre satış bedelinin, muhammen bedelin üstünde olması halinde zarar unsuru oluşmayacağından davaya konu araca ilişkin hukuki yarar koşulunun gerçekleşmediği yönündeki gerekçe ile davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle REDDİNE, karar verilmiş, borçlunun istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince;

Şikayetçi borçlu tarafından ileri sürülen diğer fesih nedenleri yerinde değilse de borçluya ödeme emrinin 02.10.2019 tarihinde tebliğ edildiği, alacaklı tarafından 19.06.2020 tarihinde satışı talep edildiği ve aynı tarihte satış avansının yatırıldığı, bu durumda İİK.nın 150/e maddesinde belirtilen 6 ay içerisinde satış istenmemesi nedeni ile takibin düştüğü anlaşıldığından şikayetçi borçlunun istinaf talebinin kabulüne İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak ihalenin feshine karar verildiği, bu kararın alacaklı vekilini tarafından, satış isteme süresinin bitiminden önce covid-19 salgını nedeniyle icra takip sürelerinin durduğu bu nedenle bu sürenin geçmediği gerekçesiyle temyiz edildiği anlaşılmıştır.

COVİD-19 hastalığının, Dünya Sağlık Örgütü tarafından 11.03.2020 tarihinde Pandemi olarak ilan edilmesinin ardından, ülkemizde buna ilişkin ilk yargısal tedbir, duruşma ve keşiflere ilişkin olarak Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliği tarafından 13.03.2020 tarihinde alınmış, bunu takiben 22.03.2020 tarihinde, İİK’nun 330. maddesine dayanılarak, İcra ve İflas Takiplerinin Durdurulması Hakkında 2279 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı yayımlanmıştır. Buna göre; COVID-19 salgın hastalığının ülkemizde yayılmasını önlemek amacıyla alınan tedbirler kapsamında Karar’ın yürürlüğe girdiği tarihten (yayım tarihi olan 22.3.2020’de.) 30.04.2020 tarihine kadar, nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere, yurt genelinde yürütülmekte olan tüm icra ve iflas takiplerinin durdurulmasına ve bu çerçevede taraf ve takip işlemlerinin yapılmamasına, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınmamasına ve ihtiyati haciz kararlarının icra ve infaz edilmemesine karar verilmiştir. Pandemi sürecinde yargısal tedbirlere ilişkin yapılan en kapsamlı düzenleme ise 25.3.2020 tarihinde kabul edilerek 26.03.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7226 sayılı Kanun’un Geçici maddeleri olup söz konusu Kanun’un Geçici 1. maddesi aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir:

(1) Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla;

a) Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden,

b) 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlarda belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim veya icra ve iflas daireleri tarafından tayin edilen süreler; nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere tüm icra ve iflas takipleri, taraf ve takip işlemleri, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınması, ihtiyati haciz kararlarının icra ve infazına ilişkin işlemler 22/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden, itibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır.

Bu Kanun’la belirtilen süreler 30.04.2020 tarihine kadar durdurulmuş olup, 30.04.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2480 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı’na göre de, 7226 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen durma süresi 01.05.2020 (bu tarih dâhil) tarihinden 15.06.2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar uzatılmıştır.

Temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi kararının incelenmesi, 7226 sayılı Kanun’un Geçici 1. maddesi gereğince İİK’nda belirlenen tüm sürelerin kanunda düzenlenen süre kadar durduğu ve duran sürenin, yeniden işlemeye başlayacağı günden itibaren ilave edileceği, bu suretle şikayete konu ihalede mevcut hacze ilişkin, İİK’nun 150/e maddesinde belirlenen 6 aylık satış isteme süresinin ilgili kanun gereği süresi duran işlemlerden olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

Somut olayda şikayetçi borçlu şirkete ödeme emri 02.10.2019 tarihinde tebliğ edilmiş olup; İİK.150/e gereği 02.04.2020 tarihine kadar satış talebinde bulunulması gerekmektedir. Dolayısıyla 22.03.2020-02.04.2020 tarihi arasında 11 gün vardır. 26/3/2020 tarihli ve 31080 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanununun Geçici 1 inci maddesinin Birinci fıkrasının (b) bendi ” Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır” hükmü dikkate alındığında 6 aylık satış isteme süresinin dolmasına 11 gün kala duran takibin 16.06.2020 tarihinde tekrar devam ettiği, icra dosyasının incelenmesinden de görüleceği üzere belirtilen kanun maddesinde yer alan 15 gün süre içesinde kalacak şekilde 24.06.2020 tarihinde satış avansı yatırılmış ve satış istenmiştir.

Tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde; 7226 sayılı Kanun’la getirilen durma sürelerinin, İİK’nun 150/e maddesinde düzenlenen 6 aylık süreyi kapsamadığı yönündeki yorumun, maddenin konuluş amacına aykırı düşeceğinin kabulü gerekir.

Bu nedenlerle İİK.nın 150/e maddesinde belirtilen 6 ay içerisinde satışın istenmesi nedeniyle takibin düşmediği sonucuna varılmış olup, Bölge Adliye Mahkemesi’nce alacaklının istinaf istemlerinin esastan incelenmesi gerekirken ihalenin feshi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, temyiz olunan kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi’nin 22.09.2021 tarih ve 2021/993 E. – 2021/1620 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 20/12/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.

12. HD. 20.12.2021 T. E: 11372, K: 11639

Related Articles

Back to top button