12. Hukuk Dairesi2023 YılıFaizİnfaz

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 100. maddesi uyarınca kısmi ödemelerin, öncelikle faizden ve masraftan mahsup edileceği, faiz ve masrafları ödemedikçe, kısmi ödemelerin ana paradan  mahsup edilmeyeceği, ileri sürülen bu yöndeki istinaf başvuru sebebinin yerinde olmadığı-

3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un, 3678 sayılı Yasa ile değişik 4/a maddesinde; sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde, Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanacağının belirtildiği, somut olayda, takip dayanağı ilamda 343.780,64 USD’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verildiği, takipte ilama istinaden asıl alacak ve işlemiş faiz talep edildiği, Borçlar Kanunu’nun 100 maddesi uyarınca fiili ödeme tarihindeki kur değerinin karşılığının tahsilinin talep edildiği, mahkemece anılan yasal düzenleme kapsamında kamu bankalarının genel müdürlüklerinden faiz oranlarının sorulduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; kamu bankalarınca bildirilen faiz oranları üzerinden hesaplama yapıldığı ve takip tarihi itibariyle 5.973,50 USD asıl alacağın fazladan talep edildiği, 175,45 USD fazladan işlemiş faiz talebinde bulunulduğunun tespit edildiği, mahkemece şikayetin kısmen kabulü ile 5.973,50 USD asıl alacağın ve 175,45 USD işlemiş faizin icra emrinden çıkartılmasına, icra emrinin 15.231,34 USD asıl alacak, 176,61 USD işlemiş faiz olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile bilirkişi raporunda belirtilen 14.07.2015 tarih itibariyle asıl alacak üzerinden hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu- Borçlu vekilince asıl alacağı ödemiş olmaları sebebiyle faiz işletilemeyeceği ileri sürülmüş ise de; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 100. maddesi uyarınca kısmi ödemelerin, öncelikle faizden ve masraftan mahsup edileceği, faiz ve masrafları ödemedikçe, kısmi ödemelerin ana paradan  mahsup edilmeyeceği, ileri sürülen bu yöndeki istinaf başvuru sebebinin yerinde olmadığı-

I. DAVA

Şikayetçi borçlu vekili dava dilekçesinde; müvekkili aleyhine faiz alacağına ilişkin ilamlı takip başlatıldığını, hükmedilen alacak üzerinden hesaplanan faizin alacaklıya haricen ödendiğini, ancak alacaklının fazla ve fahiş hesaplama yaparak bakiye faiz alacağı olduğu iddiasıyla icra takibine geçtiğini, ilamda zikredilmeyen alacak ve ferileri ile işlemiş ve işleyecek faize şikayet yoluyla itiraz etmekte olduklarını ileri sürerek masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; borçlunun yaptığı ödemede toplam alacaktan mahsup edilerek eksik ödenen 21.556,90 USD bakiye alacak için takip başlattıklarını, fazla ya da fahiş alacak talep edilmediğini iddia ederek şikayetin reddi ile karşı taraf aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etti.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile takibin alacaklı H. N. H. vekilince borçlu B. A. H. hakkında 02.02.2016 tarihinde toplam 21.556,90 USD alacağın tahsili istemiyle örnek 4-5 ödeme emri düzenlemek suretiyle başlatılan ilamlı icra takibi olduğu, takipte dayanak ilam uyarınca istenebilecek faiz miktarının bilirkişi marifeti ile hesaplattırılmasına karar verildiği, 04.05.2019 tarihli kök bilirkişi raporunda icra emrindeki alacak kalemlerinin 176,61 USD faiz ve 15.583,40 USD asıl alacak olarak düzeltilmesi gerektiğini, 12.02.2021 tarihli ek bilirkişi raporu ile takipte istenebilir rakamın 15.406.79 USD olduğu, alacaklı vekilince 21.556,90 USD istendiği ve bu takipte 6.150,11 USD fazla talep edildiğinin tespit edildiği gerekçesiyle şikayetin kısmen kabulü ile fazla talep edilen 5.973,50 USD faizinin takipten çıkartılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayetçi borçlu istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Borçlu vekili istinaf dilekçesinde; takibe dayanak ilamda faiz ödemesinin ana para üzerinden yasal faiz hesap edilerek ödenmesine karar verilmiş olmasına rağmen, bilirkişi tarafından 1 yıl vadeli USD için verilen en yüksek mevduat faizinin uygulanmasının hatalı olduğunu, dosyada alınan iki bilirkişi raporunun tamamen zıt olduğunu, alacağın icra takibinden 6 ay 27 gün önceden ödendiğini, ortadan kalktığını iddia ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’un, 3678 sayılı Yasa ile değişik 4/a maddesinde; sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde, Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanacağının belirtildiği, somut olayda, takip dayanağı ilamda 343.780,64 USD’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verildiği, takipte ilama istinaden asıl alacak ve işlemiş faiz talep edildiği, Borçlar Kanunu’nun 100 maddesi uyarınca fiili ödeme tarihindeki kur değerinin karşılığının tahsilinin talep edildiği, mahkemece anılan yasal düzenleme kapsamında kamu bankalarının genel müdürlüklerinden faiz oranlarının sorulduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; kamu bankalarınca bildirilen faiz oranları üzerinden hesaplama yapıldığı ve takip tarihi itibariyle 5.973,50 USD asıl alacağın fazladan talep edildiği, 175,45 USD fazladan işlemiş faiz talebinde bulunulduğunun tespit edildiği, mahkemece şikayetin kısmen kabulü ile 5.973,50 USD asıl alacağın ve 175,45 USD işlemiş faizin icra emrinden çıkartılmasına, icra emrinin 15.231,34 USD asıl alacak, 176,61 USD işlemiş faiz olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile bilirkişi raporunda belirtilen 14.07.2015 tarih itibariyle asıl alacak üzerinden hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu, borçlu vekilince asıl alacağı ödemiş olmaları sebebiyle faiz işletilemeyeceği ileri sürülmüş ise de; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 100. (818 sayılı B.K’nun 84.) maddesi uyarınca kısmi ödemelerin, öncelikle faizden ve masraftan mahsup edileceği, faiz ve masrafları ödemedikçe, kısmi ödemelerin ana paradan  mahsup edilmeyeceği, ileri sürülen bu yöndeki istinaf başvuru sebebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle şikayetin kısmen kabulü ile icra emrinin 15.231,34 USD asıl alacak, 176,61 USD işlemiş faiz olarak düzeltilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Borçlu vekili temyiz dilekçesinde; takibe dayanak ilamda faiz ödemesinin ana para üzerinden yasal faiz hesap edilerek ödenmesine karar verilmiş olmasına rağmen, bilirkişi tarafından 1 yıl vadeli USD için verilen en yüksek mevduat faizinin uygulanmasının hatalı olduğunu, dosyada alınan iki bilirkişi raporunun tamamen zıt olduğunu, 3. bilirkişiye müracaat edilmesi gerekirken özensiz ve yetersiz olan bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiğini iddia etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ilama aykırılık iddiası ile takibin iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

İİK 16, 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup borçlu tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Yukarıda açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Alınması gereken 179,90 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

28.03.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

12. HD. 28.03.2023 T. E: 2022/8669, K: 2127

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu