Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen, imzaya itiraz ve şikayet hakkında verilen karara ilişkin yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl dava birleşen dava şikayetçisi…Şirketi ve … lehine yapılan istinaf talebinin süresinde olmadığı nedenle, bu dava ve kişiler hakkındaki istinaf başvurusunun HMK’nın 352. maddesi gereğince usulden reddine, birleşen dava şikayetçisi … yönünden İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılmak suretiyle HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca davanın ve şikayetlerin reddi ile şartları oluşmadığından borçlu aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına, hükmedilmiştir
Bölge Adliye Mahkemesi kararı müteriz borçlular tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. İTİRAZ- ŞİKAYET
1-Asıl dosya şikayetçisi borçlu … İcra Mahkemesine başvuru dilekçesinde;
Alacaklı tarafından bonoya dayanılarak kambiyo takibi başlatıldığını, takibe konu bononun kambiyo vasfı taşımadığını, para biriminin hangi dolar olduğunun anlaşılamadığını, verilen senedin kredi sözleşmesinin teminatı olarak verildiğini, senetteki imzanın kendisine ait olmadığını belirterek takibin durdurulmasına ve alacaklının aleyhine takip konusu alacağın %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına ve alacağın %10’u oranında para cezasına hükmedilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
2-Birleşen dosya şikayetçisi borçlu ….,Nak. Yakıt ….Tic. A.Ş. İcra Mahkemesine başvuru dilekçesinde;
Takibe konu bononun kambiyo vasfı taşımadığını, para biriminin hangi dolar olduğunun anlaşılamadığını, verilen senedin kredi sözleşmesinin teminatı olarak verildiğini, senetteki imzanın kendisine ait olmadığını belirterek takibin durdurulmasına ve alacaklının aleyhine takip konusu alacağın %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına ve alacağın %10’u oranında para cezasına hükmedilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
3-Birleşen dosya şikayetçisi borçlu … İcra Mahkemesine başvuru dilekçesinde;
Takibe konu bononun kambiyo vasfı taşımadığını, para biriminin hangi dolar olduğunun anlaşılamadığını, verilen senedin kredi sözleşmesinin teminatı olarak verildiğini, senetteki imzanın kendisine ait olmadığını belirterek takibin durdurulmasına ve alacaklının aleyhine takip konusu alacağın %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına ve alacağın %10’u oranında para cezasına hükmedilmesini karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Alacaklı cevap dilekçesinde; borçluların imzaya ve borca itirazlarını kabul etmediklerini, imzanın davacıya ait olduğunu, davacının senedin teminat senedi olduğu iddiasının da yerinde olmadığını, iddianın yazılı delille ispat edilmesi gerektiğini, kambiyo vasfına yönelik şikayetinin de yersiz olduğunu, belirterek davanın reddi ile alacağın %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; senedin üzerinde ayrıca ‘ İşbu emre muharrer senet aynen döviz cinsi üzerinden ödenecektir’ şeklinde ifadenin bulunduğu, senedin TL cinsinden düzenlenmiş olması nedeniyle fazladan bulunan bu ibarenin senedin belirliliğini etkileyen unsur olmadığı ve geçerliliğinin etkilemediği, bono üzerinde teminat senedi iddiası bulunmadığı, Genel Kredi sözleşmesinde de bonoya atıfta bulunulmadığı, kredi sözleşmesinin 22/03/2011 bedelinin 2.000.000,00 TL olduğu, bononun ise 24/03/2011 tarihinde düzenlenip miktarının 650.000,00 TL olduğu, her ne kadar kredi sözleşmesinin tarafları bononun düzenleyeni ve kefilleri uyuşuyorsa da tarihler ve miktarlar uyuşmadığından bononun Genel Kredi Sözleşmesinin teminatı olarak verildiğinin kabul edilemeyeceği, Dosya kapsamında alınan raporlara göre imzaların davacılar … ve …’e ait olduğu şüpheye yer vermeyecek şekilde kesin olarak belirlenemediğinden asıl ve birleşen iki dava yönünden de imzaya itirazların kabulüne karar vermek gerekirken, ATK raporunda yer alan kuvvetle muhtemel ibaresinin sehven nazara alınmaması neticesinde bono üzerindeki imzaların …’e ait olduğu kanısıyla sadece … yönünden imzaya itirazın kabulüne karar verilerek davacı şirket ve … yönünden imzaya itirazın reddine karar verilmiş olup kısa karar ile gerekçeli karar arasında İlk Derece Mahkemesince değişiklik yapmak imkanı olmadığından bu hususa değinmekle yetinildiği, Birleşen 2019/155 E sayılı dosyanın davacısının … olması ve alınan ATK raporu ile imzanın davacıya ait olmadığının kesin olarak belirlenmiş olması, taraflar arasında yüzyüzelik bulunması, alacaklının senedi … yönünden takibe koymada kusurlu olduğu gerekçesi ile şikayetçiler … ve…Nak. Yakıt ….Tic. A.Ş. imzaya itirazının ve şikayetinin reddine, takip durdurulmadığından tazminat talebinin reddine şikayetçi … yönünden ise imzaya itirazının kabulü ile takibin … yönünden durdurulması ile asıl alacak miktarı olan 630.000,00 TL’nin %20’si oranında kötü niyet tazminatının ve %10’u oranında para cezasının alacaklıdan tahsiline, karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlular ve alacaklı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Borçlular istinaf dilekçesinde; yerel mahkeme dosyasının 16.03.2021 tarihli duruşmasında karar verildiği, karara karşı tefhimden itibaren 10 günlük yasal süresi içerisinde istinaf yasa yolunun açık olduğunun belirtildiği, tefhimden itibaren başladığı belirtilen 10 günlük sürenin gerek yasa yönünden gerekse de yüksek yargı kararları açısından hukuki dayanaktan münezzeh olduğu, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 363. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesinde istinaf yasa yoluna başvuru süresinin tefhim veya tebliğden itibaren 10 gün olduğunun belirtildiği, İlk Derece Mahkemesinin istinaf yasa yoluna başvuru süresini tefhimden itibaren başlatabilmesi için kurulan kısa kararın gerekçe içermesi yasal bir zorunluluk olduğu yerel mahkeme kısa kararında her ne kadar diğer iki davacı yönünden davanın reddine karar verilmiş ve buna ilişkin herhangi bir gerekçe belirtmemişse de gerekçeli kararında sehven davanın reddine karar verildiğinin belirtildiği, davanın reddi kararının gerekçesi açıklanmadan, gerekçe içermeyen tefhimle verilen 10 günlük sürenin, yukarıda belirtilen kanun ve yasa hükümlerine ek olarak ayrıca AİHS’nin 6. maddesinde ve 1982 Anayasa’sının 36. maddesinde belirtilen Adil Yargılanma ve Mahkemeye Erişim Haklarına da açıkça aykırılık teşkil ettiği ileri sürülerek istinaf başvurusunun süresinde yapıldığının kabulü talep edilerek şikayet dilekçesinin tekrarı ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Alacaklı istinaf dilekçesinde; borçluların hem takibe konu senedin teminat senedi olduğu iddiasında bulunduğu hem de senetteki imzanın kendilerine ait olmadığına dair imza itirazında bulundukları, davacı borçlular tarafından senedin teminat senedi olarak düzenlenip verildiğine dair itirazları ile senet üzerindeki imzanın kendilerine ait olmadığı itirazının açıkça çeliştiği, borçluların açıkça düzenleyip verdiklerini ifade ettikleri senet üzerindeki imzaların sonradan kendilerine ait olmadığına dair iddiaları haksız ve kötü niyetli olduklarını ortaya koyduğu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında ve doktrinde kabul edilen baskın görüş uyarınca imza itirazı ile birlikte iş bu itirazla çelişik borca itiraz iddiasında bulunulması halinde imza itirazının dinlenemeyeceğini … yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ilk derece mahkemesince duruşma açılarak 16.03.2021 tarihinde taraf vekillerinin yüzüne karşı tefhimle karar verilmiş, İİK’nın 363/1-son cümlesi uyarınca icra mahkemesi kararlarına karşı tefhim tarihinden itibaren 10 günlük süre içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulması gerekirken, istinaf yoluna başvuran şikayetçi borçlular vekili tarafından 18.05.2021 tarihinde istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesi verildiği, istinaf kanun yoluna başvurma talebinin süre yönünden reddine ilişkin karar vermek gerektiği belirtildikten sonra,
1-Borçlu şirketin ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 günlük süreden sonra İcra Mahkemesine başvurulduğu gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1(b)-2. maddesi gereğince kaldırılmasına, birleşen Gaziantep 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/138 E. sayılı dosyasının süreden reddine,
2- Birleşen dosya davacısı borçlu … ile asıl dosya davacısı … yönünden ise; takibe dayanak bononun Türk Lirası üzerinden düzenlendiği, takibe konu bononun üzerinde “iş bu emre muharrer sened aynen döviz cinsi üzerinden ödenecektir” ibaresinin bulunduğu, bu şerhle, senedin unsurlarından olan kayıtsız şartsız belli bir bedeli ödeme vaadi şartının bozulduğu, bu nedenle takibe konu senedin kambiyo senedi niteliğinde olmadığı, bu nedenle takibin iptaline karar verilmesi gerektiği, takibin iptaline karar verilmesi nedeni ile diğer itirazları konusundan karar verilmediği gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1(b)-2. maddesi gereğince kaldırılmasına, şikâyetin kabulü ile Gaziantep İcra Müdürlüğünün 2019/24665 E. sayılı icra takibinin şikayetçi borçlular … ile … yönünden İİK’nın 170/a maddesi gereğince iptaline, hükmedilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlular ve alacaklı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Alacaklı temyiz dilekçesinde; borçluların istinaf isteminin süresinde olmadığını buna rağmen takibin iptaline karar verilmesinin hatalı olduğunu, senet üzerinde yazılı Döviz teriminin anlamlarından ilki her türlü ödeme aracı olarak ifade edildiğini, borçlunun dava dilekçesinde borç ilişkisini kabul ettiğini İİK’nın 170. maddesine göre takibin iptaline karar verilemeyeceğini, belirterek Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulmasını talep etmiştir.
Şikayetçi borçlular temyiz dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurumuzun reddine ilişkin kararı usul ve yasaya aykırı olduğunu, her ne kadar ödeme emri şirket adresine 13.02.2019 tarihinde tebliğ edilmiş görünse de söz konusu tebligatın usulsüz olduğunu, 19.02.2019 tarihi öğrenme tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğini, bu nedenle şirket yönünden de takibin iptali gerektiğini, diğer itirazlarının da incelenmesi gerektiğini ve İlk Derece Mahkemesinin borçlu … lehine hükmettiği kötü niyet tazminatına ilişkin kararını kaldırarak borçlular lehine tazminata hükmetmemesinin alacaklı bankanın kötü niyetli olduğundan doğru olmadığının belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bozulmasını talep etmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayet edilen alacaklı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece; Hüküm sonucu ile gerekçe arasında aykırılık yaratılması, başka bir deyişle gerekçe-hüküm çelişkisi 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına aykırı olup, salt bu aykırılık temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın, tek başına bozma sebebi olduğu, Bu husus 6100 sayılı HMK’nın emredici nitelikteki 298/2. maddesinde de özellikle “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.” şeklinde düzenlendiği, somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesinin kararını kaldırarak oluşturulan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin 2. sayfasında (borçlu/şikayetçi) davacıların istinaf başvurusu açısından “…İlk derece mahkemesi kararına karşı borçlu şikayetçiler tarafından tefhim tarihinden itibaren en geç 10 günlük sürenin sonundaki mesai saati bitimine kadar istinaf kanun yoluna başvurulması gerektiği halde bu süreden sonra istinaf başvurusunda bulunulduğundan istinaf kanun yoluna başvurma talebinin süre yönünden reddine ilişkin karar vermek gerekmiştir…” gerekçesine yer verilmiş olmasına rağmen (borçlu/şikayetçi) davacılar … ve …’in istinaf başvurusu değerlendirilerek aleyhlerindeki takibin iptaline karar verilmesi, gerekçe/hüküm çelişkili olduğu gerekçesi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararı yukarıda açıklanan YİBK’na ve HMK’nın 298/2. maddesine açıkça aykırı olduğundan sair temyiz itirazları incelenmeksizin Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
1-Asıl dava şikayetçisi … ve birleşen dava şikayetçisi…Nak. Yakıt….Tic. AŞ. yönünden İlk Derece Mahkemesinin kısa kararının 16.03.2021 tarihinde tefhim edildiği, 10 günlük istinaf süresinde süre tutum dilekçesi sunulmadığı, istinaf dilekçelerinin süresinden sonra 18.05.2021 tarihinde ibraz edildiği görülmekle davacılar…Şirketi ve … lehine yapılan istinaf talebinin süresinde olmadığı nedenle, bu dava ve kişiler hakkındaki istinaf başvurusunun HMK’nın 352. maddesi gereğince usulden reddine,
2-Birleşen dava … yönünden alacaklının istinaf sebeplerinin incelenmesinde ise; 24.03.20211 düzenleme, 31.01.2019 vade tarihli 650.000,00 TL bedelli senet üzerindeki “iş bu emre muharrer senet aynen döviz cinsi üzerinden ödenecektir” ibaresi 650.000,00 TL’nin ödeme tarihindeki kura göre döviz cinsinden ödeneceğini düzenlediğinden senedin geçerliliğini etkilemeyeceği, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2014/2932 Esas ve 2014/5679 Karar sayılı içtihadında belirtildiği üzere “Borçlunun borca itirazı ile çelişen imza inkarı” dinlenmeyeceği, bonodaki imzasına itiraz ettikten sonra, 5. Paragrafta senedin çekilen krediye teminat olarak verildiğini beyan etmiştir. Borçlu imza inkarında bulunduktan sonra senedin teminat olarak verildiğini beyan etmekle borca itiraz ettiğinden artık imza inkarının dinlenme olanağı bulunmadığı gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılmak suretiyle HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca davanın ve şikayetlerin reddi ile şartları oluşmadığından borçlu aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına, hükmedilmiştir
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayetçi borçlular temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Şikayetçi borçlular temyiz dilekçelerinde; yerel mahkeme dosyasının 16.03.2021 tarihli duruşmasında karar verildiği, karara karşı tefhimden itibaren 10 günlük yasal süresi içerisinde istinaf yasa yolunun açık olduğunun belirtildiği, tefhimden itibaren başladığı belirtilen 10 günlük sürenin gerek yasa yönünden gerekse de yüksek yargı kararları açısından hukuki dayanaktan münezzeh olduğu, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 363. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesinde istinaf yasa yoluna başvuru süresinin tefhim veya tebliğden itibaren 10 gün olduğunun belirtildiği, İlk Derece Mahkemesinin istinaf yasa yoluna başvuru süresini tefhimden itibaren başlatabilmesi için kurulan kısa kararın gerekçe içermesi yasal bir zorunluluk olduğu yerel mahkeme kısa kararında her ne kadar diğer iki davacı yönünden davanın reddine karar verilmiş ve buna ilişkin herhangi bir gerekçe belirtmemişse de gerekçeli kararında sehven davanın reddine karar verildiğinin belirtildiği, davanın reddi kararının gerekçesi açıklanmadan, gerekçe içermeyen tefhimle verilen 10 günlük sürenin, yukarıda belirtilen kanun ve yasa hükümlerine ek olarak ayrıca AİHS’nin 6. maddesinde ve 1982 Anayasa’sının 36. maddesinde belirtilen Adil Yargılanma ve Mahkemeye Erişim Haklarına da açıkça aykırılık teşkil ettiği ileri sürülerek istinaf başvurusunun süresinde yapıldığının kabulü talep edilerek şikayet dilekçesinin tekrarı ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; bonoya dayalı kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile ilamsız icra takibinde imzaya ve kambiyo vasfına yönelik şikayete ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
İİK 169/a maddesi, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2014/2932 Esas ve 2014/5679 Karar sayılı içtihadı
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup borçluların temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 370. maddeleri uyarınca ONANMASINA,
Alınması gereken 179,90 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenlerden tahsiline,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
12. HD. 22.06.2023 T. E: 4516, K: 4422