İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında kira alacağının tahsili amacıyla tahliye istekli olarak başlatılan icra takibine davalı borçlunun itirazı üzerine davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur. Mahkemece davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi üzerine karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Takipte dayanılan ve karara esas alınan önceki malikle kiracı arasında imzalanan 05.01.2010 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı yeni malik sıfatı ile İstanbul And. 2. İcra Müdürlüğünün 2015/813 esas sayılı dosyası ile 20.01.2015 tarihinde, davalı aleyhine başlattığı icra takibinde toplam 15.993,94-TL alacağının tahsilini talep etmiş olup, bu istek üzerine düzenlenen 13 örnek ödeme emri kiracıya tebliğ olunamadan bila tebliğ iade edilmişse de davalı borçlunun 19.02.2015 tarihinde itirazda bulunduğu görülmüştür. İ.İ.K’nun 269.maddesinde ödeme emrinin tebliğinden sonra borçlunun itiraz sebeplerini icra dairesine bildirip yasal ödeme süreleri geçtikten sonra alacaklının merciden itirazın kaldırılması ve tahliye isteyebileceği öngörülmüştür. Ödeme emri tebliğ edilmediğinden henüz itiraz hakkı doğmamış olup anılan maddedeki süreler işlemez. Borçlunun haricen icra takibini öğrenip, icra dairesine itiraz etmesi yasanın emredici hükümleri karşısında sonuca etkili değildir. Öte yandan davacı yeni malik önceki malik ve kiraya veren M. D. ile davalı borçlu arasında 05.01.2010 başlangıç tarihli kira sözleşmesine dayanarak talepte bulunmuş olup davalı borçlu dayanak sözleşmede ki imzasını inkar etmemiştir. Kiralananın satılmasıyla yeni malik TBK’nun 310.maddesi gereğince kira sözleşmesinin tarafı haline gelir. Bu durumda davacının yeni malik sıfatı ile icra takibi yapmasında usulsüzlük bulunmamaktadır. Mahkemece ödeme emrinin davalı borçluya tebliğ edilip edilmediği üzerinde durularak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken husumet yokluğu sebebi ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Karar bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 05/10/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
6. HD. 05.10.2016 T. E: 8473, K: 5693