2022 YılıBAM Antalya 6. Hukuk DairesiKira Taahhütnamesine Dayalı İcra Takibi (Örnek 14)Takip Açılış

Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmış ise sözleşmenin tarafı olmayan eşin, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı haline geleceği ve dava konusu kiralananın aile konutu olması halinde dahi dava dışı eş takip tarihine kadar kiralayana bir bildirimde bulunmadığından kira sözleşmesinin tarafı haline gelemeyeceği- İcra takibinde haklılık durumunun takip tarihi itibariyle değerlendirilmesi gerektiğinden mahkemece açılan davanın bekletici mesele yapılmamasının da yerinde olduğu-

Aile konutu eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmış ise sözleşmenin tarafı olmayan eşin, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı haline geleceği ve dava konusu kiralananın aile konutu olması halinde dahi dava dışı eş takip tarihine kadar kiralayana bir bildirimde bulunmadığından kira sözleşmesinin tarafı haline gelemeyeceği- İcra takibinde haklılık durumunun takip tarihi itibariyle değerlendirilmesi gerektiğinden mahkemece açılan davanın bekletici mesele yapılmamasının da yerinde olduğu-

Antalya 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 08/03/2022 tarih ve 2022/22 Esas 2022/190 Karar sayılı dosyası üzerinden istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize intikal eden dosya incelendi: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı aleyhine yazılı tahliye taahhüdüne dayalı olarak İİK. 272 vd. maddeleri uyarınca ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının takibe itiraz etmesi üzerine takibin durmasına karar verildiğini, tahliye taahhütnamesini kendi istek ve rızası ile doldurarak ev sahibine veren davalının, ismini yazarken sehven kiralayan bölümüne yazmaya başladığını sonradan fark ederek kiracı bölümüne yazdığının aşikar olduğunu, ayrıca tahliye taahhütnamesinde eş rızasının aranma durumun söz konusu olmadığını imzaya ve tarihe açıkça itirazın bulunmadığını belirterek davanın kabulü ile, davalının yapmış olduğu itirazın kaldırılması ve davalının mecurdan tahliyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, taşınmazın aile konutu olmasından dolayı müvekkilin eşi olan ….’e davanın ihbar edilmesi gerektiğini, tahliyesi istenen taşınmazın aile konutu olduğunun ispatı için aile mahkemesine dava açmak için süre verilmesini talep ettiklerini, icra takibine konu tahliye taahhütnamesinde müvekkilinin eşinin imzasının bulunmadığını,  eşin açık rızası bulunmadığından tahliye taahhüdünün geçersiz olduğunu, açılan  davanın haksız olduğunu ileri sürerek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Yerel mahkemece yapılan yargılama sonunda; “Davacının açtığı itirazın kaldırılması davasının KABULÜNE, takibin DEVAMINA, davacının tahliye talebinin kabulü ile davalı ….’in ” …. mahallesi, …. caddesi, 642. Sokak, …. Sitesi, A Blok, D:1 , Konyaaltı/Antalya” adresindeki mecurdan TAHLİYESİNE, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafça yapılan 117,70 TL başvuru harcı, 68,50- TL davetiye gideri olmak üzere toplam 186,20 TL nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davacı bu davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden maktu 1.700,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafından yatırılan gider avansından kalan kısmın talep halinde karar kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine” şeklinde karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; “Gerekçeli kararda icra hukuk mahkemesinin dar yetkili olması nedeniyle aile konutu iddiasını değerlendirilemeyeceğinin açıklandığını ancak derdest davanın bekletici mesele yapılmadığını, İlk derece mahkemesinin hem dar yetkili olmasından bahisle işbu iddialarının değerlendirilmemesi hem de işbu iddialarının değerlendirildiği genel yetkili mahkeme kararının sonucunun beklenmemesinin hatalı olduğunu, anılan kararda taraflarınca yapılan aile konutu işlemlerinin davanın açılmasından sonra yapılmasından bahisle değerlendirilemeyeceğine hükmedilse de yerleşik içtihatlar kapsamında verilen kararın kaldırılması gerektiğini, aile konutu şerhi ve kiralayana yapılan bildirimin açıklayıcı nitelikte olduğunu, kurucu, yenilik doğuran bir işlem olmadığını, kiralayanın sözleşme yaparken aileye kiraladığını zaten bildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

İSTİNAFA CEVAP: Davacı vekili istinaf başvurusuyla ilgili verdiği cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu olayda tahliyeye konu taşınmazın davalı tarafından kiralandığını ve kira sözleşmesinin davalı tarafından imzalandığını, yine tahliye taahhüdünde bulunan tarafın da davalı olduğunu, taahhüdün yerine getirilmemesi sonucunda başlattıkları tahliye taahhüdüne dayalı icra takibinin tarihinin 12/10/2021 ve eldeki davanın tarihinin ise 10/01/2022 olduğunu, davalının eşinin TMK. 194/4. maddeye göre müvekkiline yapmış olduğu bildirimin tarihinin ise 03/02/2022 olup takip ve dava tarihinden sonra olduğunu, takip tarihine kadar bir bildirimde bulunmayan eşin takip tarihinden sonra bildirimde bulunarak sözleşmenin tarafı olmak istemesinin veya yine takip tarihine kadar aile mahkemesine başvurmamış eşin, takipten sonra aile mahkemesine dava açarak aile konutuna ilişkin tespit istemesinin hakkın kötüye kullanılması olduğunu, davalı tarafın verdiği istinaf başvurusu dilekçesinde belirtilen hususların herhangi bir hukuki dayanağının olmadığını belirterek istinaf istemlerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER: 01/01/2019 Başlangıç tarihli kira sözleşmesi, 30/09/2021 tanzim, 10/10/2021 tahliye tarihli tahliye taahhütnamesi, Antalya Genel İcra Dairesinin 2021/151278 Esas sayılı takip dosyası, taraf beyanları ve tüm dosya kapsamı.

GEREKÇE: Davacı kiraya veren tarafından davalı kiracı hakkında tahliye taahhüdüne dayalı olarak başlatılan icra takibine, davalı kiracının itiraz etmesi üzerine açılan itirazın kaldırılması davasında mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. 6100 sayılı HMK’nun 355. maddesi gereğince; istinaf incelemesi, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir. 2004 sayılı İİK’nun 272. maddesinde ”Mukavelename ile kiralanan bir taşınmazın müddeti bittikten bir ay içinde mukavelenin icra dairesine ibrazı ile tahliyesi istenebilir. Bunun üzerine icra memuru bir tahliye emri tebliği suretiyle taşınmazın on beş gün içinde tahliye ve teslimini emreder. Tahliye emrinde: Kiralayanın ve kiracının ve varsa mümessillerinin isim, şöhret ve yerleşim yerleri ve mukavele tarihi ve kiranın yenilendiğine veya uzatıldığına dair bir itirazı varsa yedi gün içinde daireye müracaatla beyan etmez ve itirazda bulunmaz veya kendiliğinden tahliye etmezse zorla çıkarılacağı yazılır” düzenlemesi yer almaktadır. Yine İİK’nun 274. maddesinde ”İtiraz etmek isteyen kiracı itirazını tahliye emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya şifahen icra dairesine bildirir. Bu suretle yapılan itiraz tahliye takibini durdurur. 63, 64 ve 65 inci maddeler hükmü tahliye takiplerinde de caridir” düzenlemesi bulunmaktadır.

İİK’nun 275. maddesinde ise “İtiraz vukuunda kiralayan icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Tahliye talebi noterlikçe res’en tanzim veya tarih ve imzası tasdik edilmiş yahut ikrar olunmuş bir mukaveleye müstenit olup da kiracı kiranın yenilendiğine veya uzatıldığına dair aynı kuvvet ve mahiyette bir vesika gösteremezse itiraz kaldırılır. Aksi takdirde itirazın kaldırılması talebi reddolunur. İtirazın kaldırılması üzerine tahliye ve teslim icra edildikten veya kaldırılma talebi reddolunduktan sonra kiracının veya kiralayanın umumi hükümlere göre mahkemeye müracaat hakları saklıdır. Mahkemede açılan davada icra takibi sırasında inkar olunan imzanın kendisine ait olduğu anlaşılan kiracı veya kiralayan yüzbin liradan beşyüzbin liraya kadar para cezasına mahkum edilir ” düzenlemesi bulunmaktadır.

Son olarak İcra İflas Kanunu’nun 63.maddesi gereğince borçlu itiraz sebepleri ile bağlı olup, itirazın kaldırılması istemi ile açılan eldeki davaya cevabı ile itiraz sebeplerini genişletemez ve değiştiremez.

Taraflar arasında 01/01/2019 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Yine davacı kiraya veren 30/09/2021 tanzim, 10/10/2021 tahliye tarihli taahhütnameye dayanarak 12/10/2021 tarihinde icra takibi başlatmış, tahliye emri davalı kiracıya tebliğ edilmiş, davalı vekili icra müdürlüğüne süresinde sunduğu itiraz dilekçesinde tahliye taahhüdünde yazılı tarihe ve imzaya itiraz etmeksizin boş olarak verilen taahhütnamenin sonradan gerçeğe aykırı olarak doldurulduğuna yaklaşık iki sene önce yeni şartlarda sözleşmenin yenilendiğini, taşınmazın aile konutu olduğunu, taahhütnamede eşinin imzasının bulunmadığını belirterek itirazda bulunmuştur.

Tahliye taahhüdüne dayalı icra takiplerinde, dayanak tahliye taahhüdünün adi yazılı olması halinde imzaya ve tarihe açıkça itiraz edilmesi gerekir. Davalı icra takibindeki itiraz dilekçesinde tahliye taahhüdü altındaki imzaya ve tarihe açıkça itiraz etmediğinden takipte dayanılan taahhüt tarafları bağlar. İİK.nun 275. maddesi gereğince kiracı kiranın yenilendiğine veya uzatıldığına dair aynı kuvvet ve mahiyette bir belge sunamamıştır.

Davalı vekili her ne kadar; takibe konu tahliye taahhüdünü müvekkilinin eşinin bilgisi ve rızası dışında imzaladığını ve aile konutu olduğuna dair açtıkları davanın bekletici mesele yapılmadığını ileri sürmüş ise de, dava dışı eşin Aile Mahkemesine aile konutu şerhi verilmesi için başvurusunun icra takip tarihinden sonra olduğu anlaşılmaktadır.  T.M.K.nın 194. maddesinde, konutun eşlerden biri tarafından kira ile sağlanmış ise sözleşmenin tarafı olmayan eşin, kiralayana yapacağı bildirimle sözleşmenin tarafı haline geleceği düzenlenmiştir. Bu durumda dava konusu kiralananın aile konutu olması halinde dahi dava dışı eş takip tarihine kadar kiralayana bir bildirimde bulunmadığından (dava dışı eşin bildirimi takip tarihinden sonra) kira sözleşmesinin tarafı haline gelmez. İcra takibinde haklılık durumunun takip tarihi itibariyle değerlendirilmesi gerektiğinden mahkemece açılan davanın bekletici mesele yapılmaması da yerindedir.. (Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 02/05/2018 tarih 2017/4794 esas 2018/11923 karar)

Sonuç olarak mahkeme kararında usul ve yasaya aykırı bir yönde bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,

2-Harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,

3-İstinaf aşamasında davacı gider avansından karşılandığı anlaşılan 67,50 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

4-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin istinaf yasa yoluna başvuran davalı üzerinde bırakılmasına, bakiye istinaf gider avansının talep halinde yatıran davalıya iadesine,

5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,

6-Kesin nitelikte verilen dairemiz kararının ilk derece mahkemesince tebliğe çıkarılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, İİK 364/1 maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/05/2022

Antalya BAM 6. HD. 24.05.2022 T. E:1054, K: 1010

Related Articles

Back to top button