Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ş. Başkan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlu İstanbul Belediye Başkanlığı, haklarında başlatılan örnek 4-5 ilamlı icra takibinde; mal, hak ve alacaklarına haciz konulmasının kanunun emredici hükümlerine aykırı olduğunu, konulan hacizlerin fekkine karar verilmesini ve yapılan bu hacizlerin taşkın haciz olduğunu kaldırılması gerektiğini talep ve dava etmiş, mahkemece, 5393 sayılı Belediye Kanununun 15. maddesinin (10/09/2014 gün ve 6552 sayılı kanunun 121. maddesi ile eklenen ve Anayasa Mahkemesinin 17/06/2015 tarih ve 2014/194-2015/55 sayılı, Resmi Gazetenin 26/06/2015 tarih ve 29398 sayısında yayınlanan bazı sözcüklerin iptaline ilişkin kararından sonraki) son fıkrasında; “İcra dairesince haciz kararı alınmadan önce belediyeden borca yeter miktarda haczedilebilecek mal gösterilmesi istenir. On gün içinde yeterli mal beyan edilmemesi durumunda yapılacak haciz işlemi, alacak miktarını aşacak şekilde yapılamaz” hükmünün yer aldığı, bu durumda haczi kabil mallar için öncelikle uygulanması gereken bir madde olduğu gerekçesi ile şikayetin kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği, Bölge Adliye Mahkemesince alacaklının istinaf talebinin esastan reddedildiği, kararın alacaklı vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmıştır.
Borçlu belediyenin şikayetinde; 5393 sayılı Yasanın 15. maddesi, 2560 sayılı yasanın 27. maddesi ve İİK’nun 82. maddesi gereği banka hesaplarının haczedilemez olduğunu ve bunun yanı sıra yapılan hacizlerin taşkın haciz olduğunu ileri sürdüğü görülmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin 17.06.2015 tarih ve 2014/194 E.-2015/55 K. sayılı, Resmi Gazete’nin 26.06.2015 tarih ve 29398 sayısında yayımlanan kararı ile; 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15. maddesine, 10.09.2014 tarihli ve 6552 sayılı Kanun’un 121. maddesiyle eklenen fıkranın birinci cümlesinin “..ve haciz işlemi sadece gösterilen bu mal üzerine uygulanır” ibaresi ile ikinci cümlesinin “…veya kamu hizmetlerini aksatacak..” ibaresinin ve ayrıca 6552 sayılı Kanun’un 123. maddesiyle eklenen geçici 8. maddesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Tüm bu yasal düzenlemeler ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı değerlendirildiğinde; Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı üzerine borçluya haczi kabil mallarını bildirmesi için süre verilmesi gerekmediği gibi, esasen bu durum da sonuca etkili değildir. Zira borçlu artık bildirilen mallar dışında da haczi kabil diğer mallar üzerinde haciz uygulanmasını isteyebilecektir. Bu nedenle mahkemece borçlunun 5393 sayılı Kanunun 15. maddesine dayalı şikayetinin reddine karar verilerek; diğer şikayet olan taşkın haciz şikayetinin esasının incelenmesi gerekmekte olup, aksi yönde yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle 5311 Sayılı Kanun ile değişik İİK’nin 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 Sayılı HMK’nin 373/1. maddesi uyarınca, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 10/03/2021 tarih ve 2020/228 E. – 2021/420 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA ve İstanbul Anadolu 6. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 07/10/2019 tarih ve 2018/809 E. – 2019/851 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 23/12/2021 gününde oy birliği ile karar verildi.
12. HD. 23.12.2021 T. E: 6575, K: 11910