2024 Yılı6. Hukuk DairesiSıra Cetveli

Ayrıca, haciz konusu malın satış tutarı kural olarak, İİK’nın 138. madde hükmü uyarınca haciz tarihindeki alacakla, bu alacağa satışa kadar işleyen faiz miktarının toplamını karşılar. Bir diğer anlatımla, haciz tarihinden sonra oluşan alacaklar, önceki hacizden yararlanamaz.

T. C.
Y A R G I T A Y
6 . H U K U K D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I

Esas No : 2023/2931
Karar No : 2024/1853

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Kırıkkale 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11.01.2023
SAYISI : 2019/201 E., 2023/15 K.
DAVA TARİHİ : 23.01.2014
HÜKÜM/KARAR : Ret
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili

Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesince yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Yerel Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.

Yerel Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kırıkkale 1. İcra Müdürlüğü’nün 2010/1421 Esas sayılı dosyasında düzenlenen 06.01.2014 tarihli sıra cetvelinde ilk dört sıraya yazılan davalılardan SGK, Belediye Başkanlığı ve Vergi Dairesi alacaklarının zamanaşımına uğradığını, SGK alacağının haciz tarihinden sonraki alacakları da kapsadığını, davalıların süresinde satış istememeleri nedeniyle hacizlerinin düştüğünü, davalı belediyenin borçlusunun sıra cetvelinde bedeli paylaşıma konu taşınmaz sahibi olan borçu olmadığını ileri sürerek, sıra cetvelinde davalılara ayrılan payın davacı alacağına ödenmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde özetle; davanın reddini istemişlerdir.

III. YEREL MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 20.01.2016 tarihli ve 2014/57 Esas, 2016/40 Karar sayılı kararı ile, davacının talebinin davalıların alacağının özüne ve miktarına yönelik olmayıp, sırasına yönelik şikayet niteliğinde olduğu gerekçesiyle, davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1-Yerel Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

2.Yargıtay (Kapatılan) Yüksek 23. Hukuk Dairesi’nin 15.06.2016 tarihli ve 2016/3052 Esas, 2016/3677 Karar sayılı kararı ile, zamanaşımı itirazının alacağın esasına yönelik itiraz olduğu, alacağın sıra cetvelindeki kadar olmadığı ve haciz tarihinden sonra doğan alacağın da sıraya kaydedildiğine ilişkin itirazın da esasa yönelik olduğu ve uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesince çözülmesi gerektiği belirtilerek, Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Yerel Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Yerel Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, zamanaşımı itirazının ancak borçlu tarafından ileri sürülebileceği, davalı SGK alacağının ayrılan payın üzerinde olduğu, kamu hacizleri hakkında satış talep edilmesi gerekmediği belirtilerek, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Yerel Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; SGK alacağının zamanaşımına uğradığı, verilen yazı cevaplarında belirtilen alacak tutarının tespit edilenin çok altında olduğu, satıştan sonraki hacizlere ödeme yapılamayacağı, eksik ve hatalı rapora dayalı hüküm kurulduğu, diğer davalıların alacaklarının da zamanaşımına uğradıkları, Vergi Dairesine fazla pay ayrıldığı ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle kararın bozulması istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, haciz sıra cetvelinde alacağın esasına itiraza ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 138 inci maddesi ile 141 ve devamı maddeleri, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 21 ve 102 nci maddeleri, 5510 sayılı Kanun’un 93 üncü maddesi.

3. Değerlendirme
1-İcra ve İflas Kanunu’nun 142. maddesinin 1. fıkrasına göre “Cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel münderecatına itiraz edebilir”. Bu hükümle, sıra cetvelinde yer alan bir alacaklının diğer alacaklıların alacağının esas ve miktarına itiraz edebilecekleri düzenlenmiştir.

İcra takibine taraf olmayan, borç ilişkisinin dışındaki diğer alacaklılar; bahsi geçen hüküm uyarınca ve hukuki menfaatleri bulunduğundan, üçüncü kişinin alacağının esasına ilişkin itiraz niteliği taşıyan zamanaşımı nedenine dayalı olarak sıra cetveline itirazda bulunabileceklerdir.

Somut olayda mahkemece; yukarıda yapılan açıklamanın aksine zamanaşımı itirazının ancak borçlu tarafından ileri sürülebileceği gerekçesine dayalı hüküm kurulması doğru olmamış, 5510 ve 6183 sayılı yasalarda hüküm altına alınan 5 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri dikkate alınarak, davacının zamanaşımı itirazının esası incelenmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.

Ayrıca, haciz konusu malın satış tutarı kural olarak, İİK’nın 138. madde hükmü uyarınca haciz tarihindeki alacakla, bu alacağa satışa kadar işleyen faiz miktarının toplamını karşılar. Bir diğer anlatımla, haciz tarihinden sonra oluşan alacaklar, önceki hacizden yararlanamaz. Bu durumda mahkemece; davalı SGK’nın 10.03.2003 tarihli haczine esas asıl alacak tutarı ile bu alacağa satış tarihine kadar işleyen faiz miktarı belirlenip, yapılandırma nedeniyle yapılan tahsilatlar da dikkate alınarak, sıra cetvelinde davalı SGK’ya ayrılacak meblağın tespiti gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.

2-Kabule göre, sıra cetvelinde kendisine pay ayrılmayan davalılar Kırıkkale Belediye Başkanlığı ve Hüsnü Çelenoğlu yönünden davanın hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle, HMK’nın 114/1-h ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus dikkate alınmadan hüküm kurulması da doğru olmamıştır.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

1-Temyiz olunan Yerel Mahkeme kararının davacı lehine BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Dosyanın kararı veren Yerel Mahkemeye gönderilmesine,

30.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu