Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi M. Ö. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından 19/03/2013 tarihli Hakem Heyeti kararına dayalı ilamlı icra takibi başlatıldığı, borçlu vekilinin icra mahkemesine başvurusunda; Hakem Heyeti kararının 3.maddesinin mahiyeti itibari ile bir tespit hükmü olup ilamlı icra takibine konu edilebilmesinin mümkün olmadığını, Hakem Heyeti kararının bu hali ile icra edilebilirliğinin olmadığını ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği, mahkemece; takibe konu hakem heyeti kararının para alacağına ilişkin olup HMK 367. maddesi gereğince kesinleşmesinin gerekmediği, ilam hükmü niteliğinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
Takibe dayanak yapılan 19/03/2013 tarihli Hakem Heyeti kararının “Hüküm” kısmının 3. bendinde aynen “Davacıya ait dükkanın halen geçici kabul aşamasına getirilmediğinin tespiti ile dükkanın el imalatlarının tamamlanması ve sözleşmeye uygun olarak ve yapı kullanma izin belgesiyle birlikte teslimi için davalı tarafa 30/05/2013 tarihine kadar süre verilmesine,süre sonunda ya da davalı talebi halinde davacı tarafın nama ifa yoluyla bizzat eksiklikleri tamamlatarak masrafını istemekte serbest olduğunun tespitine,ayrıca süre sonunda teslime kadar işleyecek ek dönem olursa aylık gecikme kirasının arttırılarak 500 EURO olarak tespitine ve bu husustaki arsa sahibinin haklarının saklı tutulmasına,gecikme halinde yasal faiz uygulanmasına….” denilmekte olup, bahsi geçen karar bir kısım şartları da içeren tespite ilişkin olup eda hükmü niteliğinde değildir.
Bir başka deyişle esasen hüküm (30/05/2013 tarihinden teslime kadara işleyecek ek dönem olursa aylık gecikme kirasının arrtırılarak 500 EURO olarak) tespite dairdir. Kaldı ki; bent de belirtilen eksikliklerin tamamlanıp tamamlanmadığı belli olmadığı gibi değerlendirilmesinin yargılamaya muhtaç olduğu ve bunun da icra mahkemesince yapılamayacağı açıktır.
Bu durumda; takip dayanağı ilam tespite ilişkin olup, eda hükmü içermediğinden ilamlı takibe konu edilemez.
O halde mahkemece şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yazılı gerekçe ile şikayetin reddi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/10/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.
12. HD. 15.10.2018 T. E: 4385, K: 9774