Tasarrufun İptaliYargıtay Kararları

Bir başka icra dosyasındaki alacak yönünden de tasarrufun iptali istemi- Hak düşürücü süre

Sentlere dayalı takip yapan davacının rehnin paraya çevrilmesi yolu ile yaptığı takipte rehinli malların paraya çevrilip çevrilmediği, taşınmazların kıymet takdirlerinin yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise davacının bu mallardan alacağını tahsil etme imkanı bulunup bulunmadığı yani borçlunun aciz halinin varlığının tesbiti gerektiği- Bir başka icra dosyasındaki alacak yönünden de aynı tasarrufların iptalini istenmesinin davanın genişletilmesi niteliğinde olduğu ve bu konuda ıslah yapılabileceği, ancak, İİK 284 ve 280/1 son cümlesine göre 5 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğundan, bu icra dosyası ile ilgili davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği-

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün temyizen tetkiki davacı vekili ile davalı vekili tarafından talep edilmiş davalılar vekilince de duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 12.10.2021 Salı günü davacı vekili Av. .. ile davalılar vekili Av.. geldiler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan tarafların vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu A.Ü. hakkında Gaziantep 13. İcra Müdürlüğünün 2014/12043 sayılı dosyasından takip yapıldığını,takibin semeresiz kaldığını, borçlunun mal kaçırma amacı ile dava konusu taşınmazlarını 20.10.2011 tarihinde davalı eşi B.’ya sattığını, belirterek bu tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili daha sonra verdiği ıslah dilekçesi ile İstanbul (Anadolu) 25.İcra Müdürlüğünün 2016/22034 ve İstanbul 14. İcra Müdürlüğünün 2018/510 sayılı dosyaları yönünden de tasarrufun iptalini istemiş, ancak daha sonra İstanbul 14.İcra Müdürlüğünün 2018/510 sayılı dosyası ile ilgili talebinden vazgeçmiştir.

Davalılar vekili, Gaziantep 13.İcra Müdürlüğünün 2014/12043 sayılı dosyasının kesinleşmediğini, ödeme emrinin iptal edildiğini, aciz belgesi sunulmadığını ve davanın süresinde açılmadığını belirterek, haksız açılan davanın reddini istemiştir.

İlk derece mahkemesi, davalıların karı-koca oldukları ve ivazlar arasında fahiş fark olduğu gerekçesi ile Gaziantep 3. İcra Müdürlüğü’nün 2014/12043 sayılı icra dosyası hakkındaki davanın kabulüne, sonradan eklenen İstanbul 14. İcra Müdürlüğünün 2018/510 Esas sayılı dosyası ile ilgili talepten vazgeçmiş oldukları, İstanbul Anadolu 25. İcra Müdürlüğünün 2016/22034 Esas sayılı dosyasında ise icra takibi nin 25/10/2016 tarihinde kesinleştiği dava konusu tasarrufun 20/10/2011 tarihinde yapıldığı, bu halde tasarruf tarihinden itibaren icra takip tarihine kadar 5 yıllık süre geçtiğinden bahisle bu icra takibi hakkındaki talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. Bölge adliye Mahkemesince, tasarruf yapan kişilerin karı koca oldukları, bu derece yakın akrabaların İİK 280/2 maddesi gereğince davalının mal kaçırmaya yönelik eylemini bildiğinin karine olarak kabul edildiği, bilirkişi raporuna göre devrin yapıldığı tarihte taşınmazların gerçek değerlerinin resmi senette gösterilen değerden çok daha fazla olduğunun ilk derece mahkemesi tarafından bilirkişi raporları ile belirlenip değerler arasında oransızlık olduğu, davalıların savunmalarında da esasen satışların satış amacı ile değil davalı A.’in kayın babasına olan borcundan ve ileride eşinin ve çocuklarının mağdur olmamasını istediğinden dolayı karısına devredildiğinin beyan edildiği, davalıların borç nedeniyle devrin de alacaklıya değil alacaklı olduğu iddia edilenin kızı/ davalının eşine yapılmasının da hayatın olağan akışına aykırı olması nedeniyle anılan tasarrufların İİK’nın 280/1. madde gereğince de iptale tabi bulunmasına göre davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu, Gaziantep 13. İcra Müdürlüğünün 2014/12043 Esas sayılı takip dosyası yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğundan davalılar vekilinin istinaf taleplerinin reddine, ıslahla eklenen İstanbul Anadolu 25. İcra Müdürlüğünün 2016/22034 ve İstanbul 14. İcra Müdürlüğü’nün 2018/510 esas sayılı dosyalarına ilişkin talepler yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken bu talepler yönünden davanın reddine karar verilmesi hatalı olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, HMK 353/1-b-2. maddeleri gereği ilk derece mahkemesi kararının yeniden hüküm kurulmak üzere ortadan kaldırılmasına karar verilmiş, karar davacı vekili ve davalılar vekilli tarafından temyiz edilmiştir.

Dava İİK’nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.

1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı vekili ve davalılar vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2-Tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.

Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Davanın İİK’nın 284.maddesine göre 5 yıllık hakdüşürücü sürede açılması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.

Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının Gaziantep 13.İcra Müdürlüğünün 2014/12043 sayılı takip dosyası yönünden 27.09.2011 -25.10.2011 tanzimli tarihli senetlere dayandığı, borçlu hakkındaki takiplerin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, davanın İİK 284.maddesinde öngörülen 5 yıllık hakdüşürücü süre içinde açıldığı, borçlu adresinde 06.06.2014 tarihinde haciz yapıldığı hacze kabil mal olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak davacı İstanbul (A) 23.İcra Müdürlüğünün 2015/23351 sayılı takip dosyasından rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapıldığı alacağın bir kısmının tahsil edildiği, bir kısım mallarının satışının yapılmadığı sonucunun beklenmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu halde İstanbul (A) 23.İcra Müdürlüğünün 2015/23351 sayılı takip dosyasından rehinli malların paraya çevrilip çevrilmediği, taşınmazların kıymet takdirlerinin yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise davacının bu mallardan alacağını tahsil etme imkanı bulunup bulunmadığı yani borçlunun aciz halinin varlığı tesbit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

3- Davacı davayı Gaziantep 13.İcra Müdürlüğünün 2014/12043 sayılı takip dosyasındaki alacağının tahsili için açmış daha sonra 02.05.2018 tarihinde ıslah ile İstanbul (A) 25.İcra Müdürlüğünün 2016/22034 sayılı takip dosyası yönündende aynı tasarrufların iptalini istemiştir. Bu talep davanın genişletilmesi niteliğinde olduğundan bölge mahkemesinin kararının aksine ıslah mümkündür. Ancak, iptali istenilen tasaruf 20.10.2011 tarihli olup, ıslah ise 02.05.2018 tarihinde yapılmıştır. Yine takipde 25.10.2016 tarihinde yapıldığından İİK’nın 284 ve 280/1 son cümlesine göre 5 yıllık hakdüşürücü sürenin geçmiş olduğu dikkate alınarak, bu icra dosyası ile ilgili davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de isabetsiz olmuştur.

SONUÇ: Yukarda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekili ve davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itarazlarının (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalılar vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, HMK 373/2 maddesi gereğince dosyanın kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesine, gönderilmesine, 3.050,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalılara verilmesine, 3.050,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya ve davalılara geri verilmesine 12/10/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.

4. HD. 12.10.2021 T. E: 14885, K: 6630

Back to top button