12. Hukuk Dairesi2023 YılıKefalet

Bonoda kefil sıfatı ile atılan her imzanın aval hükmünde olduğu, aval sıfatı ile atılan imzalar yönünden eş rızasının alınmasının gerekli olmadığı-

Bonoda kefil sıfatı ile atılan her imzanın aval hükmünde olduğu, aval sıfatı ile atılan imzalar yönünden eş rızasının alınmasının gerekli olmadığı-

I. DAVA

Borçlu icra mahkemesine başvurusunda; takibe konu senedin genel kredi sözleşmelerine teminat olarak verildiğini, senet üzerinde ödenecek tutarı ödeme tarihi yetkili mahkeme ve icra dairelerinin boş bırakıldığını ve banka tarafından müvekkillerinden habersiz olarak doldurulduğunu, İ. H. K.’nın eşi Z. K.’ya, Z. K.’nın eşi İ. H. K.’ya takibe konu teminat senedine kefil olmaları için yazılı rızalarının bulunmadığını beyan ederek, davanın kabulü ile takibin iptaline karar verilmesine, davalı aleyhine %40 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Alacaklı cevap dilekçesinde; dava konusu senedin teminat senedi olmadığını, bono çek poliçe gibi kambiyo senetleri imzalanırken kefaletteki gibi eşin razısının aranmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; senedin hangi ilişki kapsamında verildiğinin senet üzerinde yer almadığı ve ilgili bankacılık sözleşmeleri ve belgeler incelendiğinde takibe dayanak olan bononun teminat olarak verildiğine yönelik bir bilginin bulunmadığı ve alacaklı tarafından da teminat senedi iddialarının kabul edilmediği, teminat senedi olduğunun ispat edilmediği ve bono da kefil sıfatı ile atılan her imzanın aval hükmünde olduğu yine aval sıfatı ile atılan imzalar yönünden eş rızasının alınmasının gerekli olmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Borçlu istinaf başvurusunda; “Senedin” düzenleme tarihi ile “genel kredi sözleşmesinin düzenleme tarihi”, “senedin miktarı” ve “GKS miktarı” yine senetin “tarafları” ve “genel kredi sözleşmesinin” tarafları ve “genel kredi sözleşmesindeki maddelerininin” karşılaştırılarak arasında ilişkinin bulunup bulunmadığının tespiti ile bir karar verilmesi gerektiğini, bankanın söz konusu senedin üzerine açık bir şekilde “iş bu senet 04.2018 tarihli genel kredi sözleşmesine teminat olarak alınmıştır” gibi bir ibarenin yazılmasını beklemek hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, eksik inceleme ve delille karar verildiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; borçlu tarafından delil olarak sunulan kredi sözleşmesinde takibe dayanak bonoya herhangi bir atıf olmadığı görülmekle davanın reddine dair verilen ilk derece mahkemesi kararı yerinde olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlular temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Borçlular temyiz başvurusunda; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık İİK’nun 169. maddesi uyarınca, borca itiraza ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

İİK’nrn 169., 169/a maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup borçluların temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Alınması gereken 179,90 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.04.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

12. HD. 03.04.2023 T. E: 2022/9184, K: 2248

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu