12. Hukuk Dairesi2022 YılıFaiz

Borçlunun faiz borcunun bulunması halinde yapılan kısmi ödemelerin öncelikle faizden düşülmesi gerektiği-

Borçlunun faiz borcunun bulunması halinde yapılan kısmi ödemelerin öncelikle faizden düşülmesi gerektiği-

Taraflar arasındaki iflas davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde davacı vekilince maddi hata talep edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili, Müflis ..Plastik A.Ş. ile müvekkili banka arasındaki genel kredi sözleşmeleri gereğince davalıya nakdi ve gayri nakdi krediler kullandırıldığını, davalı şirketin borçlarını ödemediğini, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takibe geçildiğini, borçlu şirketin iflasına karar verilmesi üzerine, iflas masasına kayıt ve kabul talebinde bulunulduğunu, iflas idaresince 774.000,00 Euro dışında kalan alacağın kabul edilmediğini, davacının iflas tarihi itibari ile 7.720.953,81 TL adi, 2.021.220,00 TL rüçhanlı olmak üzere toplam 9.742.173,81 TL’lik alacağın iflas masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemenin, 17.12.2013 tarih ve 2011/355 E., 2013/691 K. sayılı davanın kısmen kabulüne dair kararını davacı vekilinin temyiz etmesi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 06.05.2015 tarih ve 2015/2181E., 2015/3369 K. sayılı ilamı ile temyiz isteminin süre yönünden reddine, karar verilmiştir. Bu kez davacı vekili, karar düzeltme talebinde bulunmuştur. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 08.05.2017 tarih ve 2015/7248 E, 2017/1374 K sayılı ilamı ile karar düzeltme istemi reddedilmiştir. Davacı vekili Anayasa Mahkemesine başvurmuş, Anayasa Mahkemesinin 11.02.2021 tarihli 2017-34763 başvuru numaralı kararı ile dava dosyasının Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin temyiz talebinin süresinde olmadığından reddine ilişkin kararı ile bu kararın temyizine ilişkin karar düzeltme talebinin reddine dair Yargıtay 23. Hukuk Dairesi kararlarının kaldırılarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda aşağıdaki karar verildi.

1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delilerle gerektirici sebeplere delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2-Davacı banka ile davalı arasında imzalanan genel kredi sözleşmeleri gereğince davalıya nakdi ve gayri nakdi krediler kullandırıldığı, taraflar arasında 21.03.2008 tarihinde bir protokol imzalanarak davalı borçlunun kullandığı kredilerle ilgili olarak 10.03.2008 tarihi itibariyle anapara ve faiz dahil 1.624.000 Euro nakit, 106.300 TL ve 6.390 Euro gayri nakdi borcu bulunduğunun belirlendiği, borçlunun 1.624.000 Euro nakit, borcunu %5 faiz ile protokolde belirtilen tutar ve vadelerde ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği, yine protokolün 5. maddesi uyarınca ödemelerde gecikme olması halinde bakiye borcun muaccel hale geleceği bakiye borca davacı bankaca %20 oranında faiz işletileceği hüküm altına alınmıştır.

Davalı borçlunun 09.11.2010 tarihinde iflas ettiği, iflastan önce 12.02.2010 tarihine kadar muhtelif tarihlerde 797.285 Euro ana para, 43.715,50 Euro faiz ve 9.000 Euro vekalet ücreti ödediği, iflas tarihinden sonra da 07.07.2011 tarihi ile 25.07.2012 tarihleri arasında davacının alacaklı olduğu İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2006/1440 E., sayılı dosyasına 630.000 TL ödeme yapıldığı tarafların kabulündedir. TBK 100 (BK 84) maddesi; Borçlu faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir, hükmünü içerir. Borçlunun faiz borcunun bulunması halinde yapılan kısmi ödemeler öncelikle faizden düşülmesi gerekir. Bu kural emredici mahiyette olmamasına rağmen aksinin kararlaştırıldığı iddia edilmemiş, alacaklı da icra takibinde BK 84. maddesinin uygulanmasını talep etmiştir. 11.10.2013 tarihli bilirkişi raporunda yapılan ödemelerle ilgili olarak BK 84. Maddesi kapsamında değerlendirme yapılmamıştır. Mahkemece Mülga 818 sayılı BK’nın 84, 6098 sayılı TBK’nın 100. maddeleri gözönünde bulundurularak yapılan ödemelerle ilgili ek rapor alınarak davacının rüçhanlı alacak ve adi alacak miktarının belirlenerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 06.05.2015 tarih ve 2015/2181 E., 2015/3369 K. sayılı ilamı ile temyiz isteminin süre yönünden reddine, dair kararı ile bu kararın temyizine ilişkin karar düzeltme talebinin reddine dair 08.05.2017 tarih ve 2015/7248 E., 2017/1374 K. sayılı kararlarının kaldırılarak hükmün davacı yararına BOZULMASINA, talep halinde temyiz peşin ve karar düzeltme harcının davacıya iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.09.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

6. HD. 21.09.2022 T. E: 2021/3947, K: 4263

Related Articles

Back to top button