12. Hukuk Dairesi 2021/10238 E. , 2022/3327 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
İpoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takipte borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuruda; sair iddiaları yanında kat ihtarı tebliğinin usüle uygun yapılmadığı şikayeti ile icra emrinin iptalini talep ettiği, ilk derece mahkemesince, şikayetin reddine karar verildiği, borçlunun istinaf başvurusu üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; takibe dayanak ipoteğin kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren kesin borç ipoteği olduğu bu nedenle ilamlı takip yapılması için önceden hesap kat ihtarı tebliğ edilmesine gerek bulunmadığı ve hesap kat ihtarının usulsüz tebliğ edilmesinin sonuca etkili olmadığı gerekçesiyle istinaf talebinin esastan reddine karar verildiği, kararın borçlu tarafından temyiz edildiği anlaşılmıştır.
Takip dayanağı; ipotek senetleri ve Tarımsal Kredi Sözleşmesine istinaden Tapu Müdürlüğüne sunulan ipotek tesis ve tescil istemi incelendiğinde; borçlu tarafından kendi borcu sebebiyle yine kendisine ait taşınmazı üzerinde alacaklı lehine fekki bildirilinceye kadar müddetle ipotek tesis edilmiş olduğu ve ipoteğin kesin borç ipoteği (karz ipoteği) olduğu anlaşılmıştır. İpotek akit tablosundaki “fekki bildirilinceye kadar süre ile” açıklaması ise muacceliyet koşulu olmayıp, ipoteğin süresiz olarak yapıldığını göstermektedir.
Kural olarak alacağın muacceliyetinin, bir ihbarın yapılmasına bağlı olduğu durumlarda, alacaklının hem asıl borçluya hem de borçtan kişisel olarak sorumlu olmayan ipotekli taşınmaz malikine, muacceliyet ihbarında bulunmadan icra takibi yapması mümkün değildir. (M.K. 802 md., TMK. 887 md.) Zira, Borçlar Kanunu’nun 117/2.maddesinde yer alan borcun ifa edileceği gün (vade tarihi) sözleşmede yer almamıştır. Bu durumda, borçlunun temerrüdünün ne zaman gerçekleştiğinin saptanmasında Borçlar Kanunu’nun 117/2.maddesinin(818 Sayılı BK’nun 101/1.maddesi); “muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur” hükmü dikkate alınmalıdır.
İİK’nun 149. maddesinde; “İcra müdürü, ibraz edilen akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva ettiğini ve alacağın muaccel olduğunu anlarsa, borçluya ve taşınmaz üçüncü şahıs tarafından rehnedilmiş veya taşınmazın mülkiyeti üçüncü şahsa geçmiş ise ayrıca bunlara birer icra emri gönderir” hükmüne yer verilmiştir.
Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır ” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda, borçlunun genel kredi sözleşmesindeki adresine çıkarılan tebligatın “Muhatap adresinin kapalı olması sebebiyle en yakın komşu/kapıcı/yönetici…’dan soruldu. Muhatabın çarşıya gittiği sözlü beyan edilmiş, imzadan imtina edilmiştir. Tebligat Arpadere mahalle muhtarı… imzasına ..tarihinde teslim edilmiş olup 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırılmıştır. Ayrıca en yakın komşu/kapıcı/yönetici….’ya haber verilmiştir.”şerhi ile TK’nun 21.maddesi gereğince tebliğ edildiği, haber bırakılan kişinin kim olduğu açıkça belirtilmediğinden muacceliyet ihbarının bu hali ile TK’nun 21.maddesine aykırı olarak tebliğ edilmekle usulsüz olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda, alacaklının, borçluya takip öncesi ihbarda bulunması zorunluyken, usule uygun bir ihbar olmaksızın, borçlu aleyhine ipoteğe dayalı ilamlı takip başlatılmış olması usul ve yasaya aykırı olup, borçlu bu konuda süresiz şikayet yolu ile icra mahkemesine başvurarak icra emrinin iptalini isteyebilir.
O halde, mahkemece, şikayetin kabulü ile icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi ve Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olup Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz isteminin kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, … Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin istinaf talebinin esastan reddine ilişkin 02/07/2021 tarih ve 2021/1477 E. 2021/1628 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA ve Aydın 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 13/02/2020 tarih, 2019/240 E.- 2020/78 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 15/03/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.