12. Hukuk Dairesi2019 YılıNafaka Alacaklarına İlişkin İcra Takipleri

Boşanma davası içerisinde TMK’nun 169. maddesi gereğince hükmolunan tedbir nafakasının boşanma ile ilgili hükmün kesinleşmesi ile kendiliğinden ortadan kalkacağı-

Boşanma davası içerisinde TMK’nun 169. maddesi gereğince hükmolunan tedbir nafakasının boşanma ile ilgili hükmün kesinleşmesi ile kendiliğinden ortadan kalkacağı-

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi İ. Akdeniz tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı tarafından başlatılan ilamlı icra takibinde; borçlunun sair itirazlarla ilama aykırı alacak ve faiz talep edildiğini beyanla icra mahkemesine başvurduğu. mahkemece davanın İİK’nun 33/1. maddesi uyarınca süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiği, borçlu vekilinin ilama aykırı alacak ve faiz talebinde bulunduğu dolayısıyla kararın bozulması gerektiğini ileri sürerek temyiz isteminde bulunması üzerine kararın, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 27/11/2017 tarihli, 2015/15280 Esas 2017/15601 Karar sayılı kararı ile temyiz sebebi olarak ileri sürülen hususların ilama aykırılık şikayeti olduğu, süresiz şikayete tabii olduğu, dolayısıyla fazla faiz ve alacak talebinde bulunduğu iddiasının esasa girilerek incelenmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyularak alınan bilirkişi raporuna göre karar verildiği, karara karşı borçlu vekilinin ilama aykırı alacak ve faiz talebinde bulunulduğu, yapılan ödemelerin dikkate alınmadığı ve bilirkişinin hatalı rapor tanzim ettiğini beyanla kararın temyiz incelemesi sonucu bozulmasını talep etmiştir.

Borçlu vekilinin sair temyiz itirazları yerinde değilse de;

Boşanma davası içerisinde TMK’nun 169. maddesi gereğince hükmolunan tedbir nafakası boşanma ile ilgili hükmün kesinleşmesi ile kendiliğinden ortadan kalkar.

Öte yandan, HGK’nun 08.10.1997 tarih ve 1997/12-517 E. – 1997/776 K. sayılı ve yine HGK’nun 2009/12-239 E. – 2009/268 K. sayılı kararlarında da açıklandığı üzere; “İlamların infaz edilecek kısmı hüküm bölümü olup, hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. İcra müdürlükleri ilamın hüküm kısmını dikkate alarak aynen infazı ile görevlidir. Sınırlı yetkili icra mahkemesinin, hükümde yer almayan bir hususu yorum yolu ile ilama eklemesi ya da var olan bir hususu çıkarması olanağı yoktur. Ayrıca icra mahkemesince ilamın infaz edilecek kısmı yorum yolu ile de belirlenemez.”

Somut olayda; dava ilama aykırılık şikayeti olup, alacaklı taraf Kars 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 9/6/2011 tarih 2011/162 E. 2011/259 K sayılı ilamına dayalı olarak icra takibi başlatmış olup, söz konusu ilamda ; aylık 200 tl tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar tedbir nafakası, karar kesinleştikten sonra ise yoksulluk nafakası olarak devamına, karar verildiği, takip talebi incelendiğinde alacaklı vekilinin diğer alacak kalemleri ile birlikte 10.373,16 tedbir nafakası, 1.806,57 yoksulluk nafakası talebinde bulunmuş olup icra emrinde ilgili alacak kalemlerinin asıl alacak olarak yer aldığı görülmüştür. Bozma sonrası hükme esas alınan 12/06/2018 hakim havale tarihli bilirkişi raporunda,yoksu!luk nafakası talebinin temyiz incelemesi sonucu kaldırılarak, bu konudaki talebin reddi hükmünün kesinleşmesinden ötürü yoksulluk nafakası bakımından hesaplama yapılmamışsa da tedbir nafakasının dava tarihi olan 17/12/2007 ile takip tarihi olan 04/02/2013 tarihleri arası hesaplandığı ve icra emrinde ilama aykırı alacak ve faiz talebinde bulunulmadığı tespit edilmiştir. Takibe dayanak yapılan ilamın boşanma ve fer’ilerine ilişkin olması ve boşanma yönünden 17/04/2012 tarihinde yoksulluk nafakası talebinin reddi yönünden ise 26/11/2014 tarihinde kesinleştiği görülmekle, mahkemece takip talebinde talep edilen tedbir nafakası alacak miktarı ve boşanma hükmünün kesinleşme tarihi olan 17/04/2012 tarihi dikkate alınarak tedbir nafakası yönünden bilirkişiden ek rapor alınıp sonuca gidilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bozmayı gerekli kılmıştır.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nin 366. ve HUMK’nin 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/05/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.

12. HD. 27.05.2019 T. E: 5999, K: 9238

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu