Cezai şart alacakları için takibe girişen alacaklı yüklenicilerin sulh ve ibra protokolüne bu icra takiplerini dahil etmediği ve TBK 131/1 ve 179/2 kapsamında cezai şart bedelini isteme haklarını saklı tuttukları- Hem fesih hem de temlik sözleşmesinde ayrı ayrı olmak üzere cezai şart düzenlemesine yer vermiş ise de; temlik sözleşmesinin, fesih sözleşmesine bağlı olarak, temlikin nasıl gerçekleştirileceğini düzenlemek amacıyla hazırlandığı ve her iki sözleşmede de arsa sahibinin asıl ediminin temliki gerçekleştirmek, yüklenici tarafın edimi de tapudaki şerhi kaldırmak olduğu- Yükümlülüklerin ihlali halinde, fesih sözleşmesi ve temlik sözleşmesinin taraflara ayrı ayrı cezai şart alacağı hakkı kazandırmayacağı-
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen itirazın iptali davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
Kararın asıl ve birleşen davalarda davacılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleşen davalarda taraflarca temyiz edilmekle ve incelemenin duruşmalı yapılması asıl ve birleşen davalarda davalı tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 19.09.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde asıl ve birleşen davada davalı vekili Avukat … ile asıl davada davacı …. San ve Tic. Ltd. Şti. vekili Avukat …, birleşen davada davacı vekili Avukat …’nın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacı …. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili dava dilekçesinde; davalı arsa sahibi birlik ile yüklenici Y. İnşaat Şirketi arasında 16.12.2011 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, adı geçen yüklenici şirket ile müvekkili şirket arasında da iş ortaklığı kurulduğunu, bu sözleşmeler yürürlükte iken davalı arsa sahibi birliğin bu kez dava dışı … Planlama İnşaat isimli başka bir şirket ile yeni bir arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığını, yapılan bu sözleşme arsa sahibi birliğin menfaatine olduğundan, müvekkilinin de onayı ile davalı arsa sahibi birlik ve yüklenici Y. İnşaat arasında, 16.12.2011 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine dair 01.07.2013 tarihli fesih sözleşmesi düzenlediğini, fesih sözleşmesinde davalı birliğin, müvekkiline ve yüklenici şirkete 14.000.000,00 TL fesih tazminatı ödemeyi üstlendiğini ve bu ödemenin … Planlama İnşaat Şirketinden olan alacağın temliki suretiyle yapılacağının düzenlendiğini, ayrıca sözleşmeye aykırı davranılması halinde arsa sahibi birliğin 7.000.000,00 TL cezai şart ödeyeceğinin hüküm altına alındığını, buna paralel olarak, temlik şartlarının belirlenmesi için arsa sahibi birlik, yüklenici şirket ve müvekkili arasında aynı tarihli bir de temlik sözleşmesi düzenlendiğini, bu sözleşme de temlik edilecek 14.000.000,00 TL’nin 7.000.000,00 TL’sinin müvekkiline 7.000.000,00 TL’sinin yüklenici şirkete temlik edileceğinin ve yine aksi davranış halinde 7.000.000,00 TL cezai şart ödeneceğinin belirlendiğini, davalı arsa sahibi birliğin fesih ve temlik sözleşmesinin iptali için açtığı davanın da reddedildiğini, temlik sözleşmesi kapsamında müvekkili şirketin payına düşen 3.500.000,00 TL cezai şart bedeli ve 1.677.399,00 TL işlemiş faizinin tahsili için girişilen icra takibine davalı tarafın haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini ve icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
2. Birleşen davada davacı … Dış Ticaret Ltd. Şti. vekili dava dilekçesinde; asıl dava dilekçesinde ifade edilen hususlara değinerek, müvekkili şirketin 01.07.2013 tarihli fesih sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, tapu kaydındaki şerhi kaldırdığını, ancak davalı arsa sahibi birliğin sözleşmede kararlaştırılan 14.000.000,00 TL cayma bedelini müvekkiline ve iş ortağı olan 1 Gayrimenkul firmasına ödemediğini, fesih sözleşmesine aykırı hareket etmesi nedeniyle yine sözleşme uyarınca 7.000.000,0 TL cezai şart ödemesi gerektiğini, fesih sözleşmesinden kaynaklanan 7.000.000,00 TL cezai şart alacağının tahsili için girişilen icra takibine davalının haksız olarak itiaz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini ve icra inkar tazmintanının tahsilini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Asıl ve birleşen davalarda davalı vekili cevap dilekçelerinde; alacakların zamanaşımına uğradığını, davacılar ile yapılan 03.07.2018 tarihli protokol ile temlik sözleşmesine konu bedelin ödendiğini, davalının ibra edildiğini, ifa sırasında ihtirazi kayıt öne sürülmediğinden cezai şart alacağının sona erdiğini, öte yandan daha önce açılan davada cezai şarta ilişkin hakkın saklı tutulmadığını, asıl davanın davacısının temlik sözleşmesinin tarafı olmadığını, öte yandan temlik sözleşmesine aykırı hareket edilmediğini, fesih ve temlik sözleşmelerinin geçersizliğinin tespiti için açtıkları davada temlike konu bedellerin tedbiren mahkeme veznesine depo edildiğini, kararın davacılar lehine kesinleşmesi üzerine söz konusu bedelin davacılara ödendiğini, sözleşmelere aykırı hareket edilmediğinden cezai şart alacaklarının doğmadığını, cezai şart miktarının fahiş olduğunu savunarak, asıl ve birleşen davaların reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava tarihi itibariyle henüz zamanaşımı süresinin dolmadığı, 01.07.2013 tarihli fesih sözleşmesi kapsamında, asıl ve birleşen davanın davacılarına temlik edilen toplam 14.000.000,00 TL tutarındaki asıl alacağın, temlik yükümlüsü dava dışı Emlak Planlama İnşaat şirketince, taraflar arasında düzenlenen 03.07.2018 tarihli sulh ve ibra protokolüne dayalı olarak ödendiği, anılan protokolde cezai şarta ilişkin talep saklı tutulmadığından, TBK’nın 131 inci maddesi hükmü uyarınca, artık davacıların cezai şart talep edemeyecekleri gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davalarda davacılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
1. Asıl davada davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalı tarafın fesih ve temlik sözleşmesinin inkar ederek bunların iptali için dava açtığını, yapılan yargılama sonucunda, davalı tarafın haksız bir şekilde tazminat bedelini ödemediğinin ortaya çıktığını, cezai şart alacağının sözleşmeye aykırılığın gerçekleştiği tarih itibariyle doğduğunu, cezai şart alacağının tahsili için sulh ve ibra prokotokolünden önce takip başlatıldığını, TBK’nın 131 inci maddesi hükmü uyarınca, bu takiple birlikte ifa anına kadar bildirim yapıldığının, diğer bir anlatımla cezai şart alacağının saklı tutulduğunun kabulü gerektiğini, cezai şartın taraflarca sulh ve ibra protokolü kapsamına alınmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
2.Birleşen davada davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; fesih sözleşmesinde kararlaştırılan cayma tazminatı ödenmediğinden cezai şart alacağının doğduğunu, sulh ve ibra protokolünün cezai şartı kapsamadığını, sadece cayma tazminatı için yapıldığını, cezai şarta ilişkin icra takibi başlatıldıktan sonra anılan protokolün düzenlendiğini, genel bir ibralaşma yapılmadığını, icra takibiyle cezai şarta ilişkin hakkın saklı tutulduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile TBK’nn 131 inci maddesi uyarınca, cezai şartın ifasını isteme hakkı sözleşmeyle veya ifa anına kadar yapılacak bir bildirimle saklı tutulmuş ise veya durum ve koşullardan saklı tutulduğu anlaşılmakta ise cezai şartın istenebileceği, buna göre alacaklı açıkça ihtirazi kayıt hakkını ileri sürmese bile yaptığı eylem ve işlemlerden bu hakkını kullanmak istediği sonucu çıkarılabiliyorsa, bu hakkın kullanıldığının kabulü gerektiği, somut olayda, asıl davaya konu icra takibinin 29.06.2018 tarihinde, birleşen davaya konu icra takibinin 02.07.2018 tarihinde başlatıldığı, sulh ve ibra protokolünün ise 03.07.2018 tarihinde yapıldığı, icra takipleri protokolden önce yapılmakla cezai şarta alacağına ilişkin hakkın saklı tutulduğu, artık TBK’nın 131/1 inci maddesinin somut olayda uygulama yeri bulunmadığı, sulh ve ibra protokolünde asıl ve birleşen davaya konu icra takiplerinin numarası yazılmadığından protokolün cezai şart alacağını kapsamadığı, asıl davada davacı taraf davalıyı takipten önce temerrüde düşürmediğinden işlemiş faiz talep edemeyeceği gerekçesiyle, istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl davanın kısmen kabulü ile itirazın iptaline takibin 3.500.000,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, birleşen davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin 7.000.000,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davalarda taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Asıl ve birleşen davalarda davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde; temlik sözleşmesinin fesih sözleşmesinin ayrılmaz parçası olduğunu, fesih sözleşmesinden bağımsız olarak temlik sözleşmesine dayalı cezai şart istenemeyeceğini, müvekkilinin fesih ve temlik sözleşmesinden kaynaklanan edimlerini yerine getirdiğini, sözleşmeyi … Planlama İnşaat Şirketine bildirdiğini, temlik bedelinin ödenmemesine yönelik tedbir kararının İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/903 Esas sayılı dosyasında verildiğini, tedbir kararına uygun olarak bedelin mahkeme veznesine depo edildiğini, asıl borcun ifa edilmesiyle cezai şart alacağının sona erdiğini, icra takibinin sulh ve protokolden önce kendilerine tebliğ edilmediğini, davacıların sulh protokolünde ifayı çekincesiz olarak kabul ettiklerini, birleşen davanın davacısı yüklenici Y. İnşaat şirketinin, İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/903 Esas dosyasına açtığı karşı dava ile fesih sözleşmesinden döndüğünü ve ifayı talep ettiğini, cezai şarta ilişkin hakkını saklı tutmadığını, kaldı ki fesih ve temlik sözleşmesinin iptali için dava açılmasının edimin yerine getirilmediği anlamını taşımadığını, bunun yasal bir hak olduğunu, davacıların TBK 131/1 ve 179/2 maddesi hükümleri uyarınca cezai şart isteyemeyeceklerini, alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı da talep edilemeyeceğini, cezai şart miktarının fahiş olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
2. Asıl davada davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde; fesih sözleşmesinde temlik bedelinin en geç 15.12.2013 tarihinde kadar ödeneceğinin, temlik sözleşmesinde de vade tarihine kadar edimin yerine getirilmemesi halinde her türlü hakkın ihtar veya yasal takibat yapılmaksızın kullanılabileceğinin düzenlendiğini, vade kesin olarak belirlendiğinden temerrüt için ihtara gerek bulunmadığını, işlemiş faiz talebinin reddinin doğru olmadığını ileri sürerek, kararın bu yönden bozulmasını istemiştir.
3. Birleşen davada davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde; 03.07.2018 tarihli sulh ve ibra protokolünün sadece ödenecek cayma tazminatına ilişkin açılan icra takibi ve itirazın iptali davaları yönünden yapılan bir anlaşma olduğunu, genel bir ibralaşma olmadığını, bu hususun gerekçeli karara eklenmesi gerektiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, İcra İflas Kanununun 67. ve devamı maddeleri gereğince itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
Türk Borçlar Kanunun 131, 179 ve devamı maddeleri, İİK’nın 67 ve devamı maddeleri.
3. Değerlendirme
1.1. Türk Borçlar Kanunu’nun 131 inci maddesinde; “Asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde, rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur. İşlemiş faizin ve ceza koşulunun ifasını isteme hakkı sözleşmeyle veya ifa anına kadar yapılacak bir bildirimle saklı tutulmuş ise ya da durum ve koşullardan saklı tutulduğu anlaşılmaktaysa, bu faizler ve ceza koşulu istenebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
1.2. Buna göre, alacaklı açıkça ihtirazi kayıt hakkını ileri sürmese bile, fiil ve davranışlarıyla ceza isteme hakkını koruduğunu gösterebilir. Başka bir anlatımla onun fiil ve davranışları çekince (ihtirazı kayıt) bildirme yerine geçer.
1.3. Asıl ve birleşen davalara konu uyuşmazlık; 01.07.2013 tarihli fesih sözleşmesinde ve bu sözleşmeye bağlı olarak düzenlenen aynı tarihli alacağın temliki sözleşmesinde kararlaştırılan cezai şart alacağının sona erip ermediği noktasında toplanmaktadır.
1.4. Arsa sahibi birlik ile yüklenici Y. Şirketi arasında düzenlenen fesih sözleşmesinin 6 ıncı maddesinde tarafların sözleşme hükümlerine aykırı davranmaları halinde herhangi bir ihtara veya yasal takibe gerek kalmaksızın, karşı tarafın ilk yazılı talebi üzerine, tüm yargılama giderleri, vekalet ücreti, menfi ve müspet zararları hariç ve bunlara ek olmak üzere karşı tarafa toplam 7.000.000,00 TL cezai şart ödeyecekleri ve cezai şarttan herhangi bir indirim talebinde bulunmayacaklarını gayrikabili rücu kabul, beyan ve taahhüt eder hükmüne yer verilmiş, aynı hüküm bu kez alt yüklenici 1 Gayrimenkul Şirketinin de dahil olduğu, aynı tarihli alacağın temliki sözleşmesinin 5 inci maddesinde de yer almıştır.
1.5. Dosya kapsamında, davalı arsa sahibi birliğin anılan fesih sözleşmesindeki yükümlülüklerine aykırı davrandığı, sözleşmede kararlaştırılan sürede temliki gerçekleştirmediği ve buna bağlı olarak davacı yüklenici ve alt yüklenici şirketin cezai şart alacağına hak kazandıkları sabittir. Nitekim, taraflar arasında düzenlenen 03.07.2018 tarihli “Sulh ve İbra Protokolü” başlıklı sözleşmede, uyuşmazlık konusu tüm dava ve icra takip numaraları ile birlikte belirtilerek, tarafların bu dosyalarla ilgili hak ve yükümlülükleri ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bu sözleşme ile asıl ve birleşen davalarda davalı arsa sahibi birlik ile davacı yüklenici ve alt yüklenici arasındaki, 01.07.2013 tarihli fesih sözleşmesine dayanan asıl borç ilişkisinin sona erdirilmesi amaçlanmıştır.
1.6. 03.07.2018 tarihli sulh ve ibra protokolünde, işbu asıl davanın konusu olan İzmir 15. İcra Müdürlüğünün 2018/8385 E. sayılı icra dosyasına ve birleşen davanın konusu olan İzmir 21. İcra Müdürlüğünün 2018/9174 E. sayılı sayılı icra takiplerine değinilmemiştir. İcra takipleri cezai şart alacaklarına ilişkin olup sulh ve ibra protokolünden önce yapılmıştır. Alacaklı yükleniciler, cezai şart alacakları için takibe girişmek, sulh ve ibra protokülüne bu icra takiplerine dahil etmemekle, TBK 131/1 ve 179/2 kapsamında cezai şart bedelini isteme haklarını saklı tuttuklarını göstermişlerdir. Bu itibarla, istinaf dairesinin 03.07.2018 tarihli protokolün cezai şart alacağını kapsamadığına ve buna bağlı olarak davacı yüklenicilerin cezai şart alacaklarının sona ermediğine ilişkin gerekçesi isabetli olmuştur.
1.7. Bu açıklamalara, tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, asıl ve birleşen davalarda davacılar vekilleri ile asıl davada davalı vekilinin tüm temyiz itirazları ve birleşen davada davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Birleşen davada davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
2.1. Birleşen dava, taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan cezai şart alacağının tahsili istemine ilişkindir.
2.2. Yukarıda 1.4. numaralı bentte açıklandığı üzere, hem fesih hem de temlik sözleşmesinde ayrı ayrı olmak üzere cezai şart düzenlemesine yer vermiş ise de; temlik sözleşmesinin, fesih sözleşmesine bağlı olarak, temliğin nasıl gerçekleştirileceğini düzenlemek amacıyla hazırlandığı anlaşılmaktadır. Her iki sözleşmede de arsa sahibinin asıl edimi temliği gerçekleştirmek, yüklenici tarafın edimi de tapudaki şerhi kaldırmaktır. Nitekim, temlik sözleşmesinin 3 üncü maddesinde de bu hususa değinilmiştir. Bu nedenle, yükümlülüklerin ihlali halinde, fesih sözleşmesi ve temlik sözleşmesi, taraflara ayrı ayrı cezai şart alacağı hakkı kazandırmaz.
2.3. Bu durumda, arsa sahibi birliğin edimini yerine getirmemesine bağlı olarak yüklenici şirketlerin toplam 7.000.000,00 TL cezai şart alacağına hak kazandıkları, bunun 3.500.000,00 TL’sini yüklenici Y. Şirketinin, 3.500.000,00 TL’sini ise alt yüklenici 1 Gayrimenkul İnşaat şirketinin talep edebileceği açıktır. Asıl davada alt yüklenici 1 Gayrimenkul İnşaat şirketi icra takibiyle 3.500.000,00 TL talep ettiğine göre, birleşen davada yüklenici Y. İnşaat şirketinin talep edebileceği toplam cezai şart tutarı en fazla 3.500.000,00 TL’dir.
İstinaf dairesince bu husus gözetilerek, birleşen davanın kısmen kabulü ile itirazın iptaline ve takibin 3.500.000,00 TL üzerinden devamına karar verilmesi gerekirken, birleşen davanın tam kabulü doğru olmamış, kararın bu yönden birleşen davada davalı birlik yararına bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, birleşen davada davalı yararına BOZULMASINA,
Yargıtay duruşmasında hazır bulunan birleşen davada davalı yararına takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin, birleşen davada davacı …. Turzm Ltd. Şti.’den tahsili ile davalıya ödenmesine,
Aşağıda yazılı harçların asıl ve birleşen davada davacılar ile asıl dava yönünden davalıdan alınmasına,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,19.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
6. HD. 19.09.2023 T. E: 2022/3327, K: 2849