2021 Yılı3. Hukuk Dairesiİtirazın İptali

Dava konusu vekalet ücreti alacağı likit olduğundan, itirazın iptali davasında asıl alacak üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği, burada borçlunun kötü niyetle itiraz etmiş olması şartının aranmadığı

Dava konusu vekalet ücreti alacağı likit olduğundan, itirazın iptali davasında asıl alacak üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği, burada borçlunun kötü niyetle itiraz etmiş olması şartının aranmadığı- Taraflar arasında imzalanan avukatlık ücret sözleşmesinde; her ayın 25’ine kadar aylık ücretlerin ödenmesi gerektiği kararlaştırıldığından, davalıların her ayın 25’inde temerrüde düşeceği, belirlenen taksitler yönünden her ayın 25’inden itibaren faiz hesabı yaptırılmak suretiyle davacının takip tarihinde ne kadar işlemiş faiz talep edebileceğinin belirlenmesi gerektiği-

Davacı; avukat olduğunu, Çorum 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/189 Esas sayılı ve bu dosya ile birleşen 2007/55 Esas sayılı dosyalarında davalıların vekili olarak görev yaptığını, söz konusu davaların halen Çorum 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/18 Esasında kayıtlı olup kendisi tarafından takip edildiğini, Çorum Ağır Ceza Mahkemesinin 2007/195 Esas sayılı dosyasında da davalılar vekili olarak görev yaptığını, davalılar ile arasında düzenlenen 09.03.2007 tarihli avukatlık ücret sözleşmesine göre davalıların 25.03.2017 tarihinden başlamak üzere aylık 5.000 TL olmak üzere 40 taksit olarak toplam 200.000 TL’yi ödemeyi kabul ve taahhüt ettikleri halde herhangi bir ödeme yapmadıklarını, 2007 yılından bu güne kadar bahsi geçen dosyaları yoğun bir emek ve mesai harcayarak takip ettiğini, davalıların vekalet ücretini ödememeleri üzerine icra takibi başlattığını ancak davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek takibe vaki itirazın iptaline, takibin devamına ve davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.

Davalılardan … ve Serbülent cezaevinde tutuklu oldukları sırada, mal varlıkları üzerindeki tedbir ve hacizler nedeniyle oldukça zor şartlar altında bulunmaları nedeniyle ağır şartlar ve bedelleri sorgulamadan sözleşmeyi imzaladıklarını, gabin nedeniyle sözleşmenin geçersiz olduğunu, gerek yakınları gerekse kendileri tarafından davacıya yüklü miktarda ödeme yaptıklarını ancak makbuz almadıklarını, davacının halen vekillik görevinin devam ettiğini, sözleşmede ücretin ne zaman ödeneceğinin belli olmadığını, alacağın muaccel hale gelmediğini savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.

Davalı … Tekstil Gıda Elk. San. ve Tic. Ltd. Şti (Eski ünvanı… Gıda Elektronik San. Tic. Ltd. Şti) …… Ltd. Şti.’nin hisselerinin şirketin eski ortakları … ve…tarafından 2008 yılında devralındığını, daha sonra şirket ünvanının şimdiki ismi ile değiştirildiğini, şirketin söz konusu hukuk davalarından ancak davacı tarafından yapılan icra takibi ile haberdar olduğunu, ceza dosyasında ise şirketin taraf olmadığını, davacının söz konusu davaların varlığından, hangi aşamada olduğundan hiç bir şekilde şirket ortaklarına bilgi vermediğini, meslek kurallarına aykırı hareket ettiğini, davacının haklı olarak azledildiğini, davanın dayanağı olan sözleşmenin bağlayıcılığı olmadığı gibi, sözleşmenin Avukatlık Kanununa da aykırı olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.

İlk derece mahkemesince; davacının, davalıların zimmet ve dolandırıcılık iddiasıyla açılan ceza dosyası ile dava değeri 750.000 TL olan bir hukuk davasında sözleşme gereği avukatlık hizmeti vermiş olduğu görülmüş olup ortada gabin olmadığı, borç altına giren şirketin, ünvanını değiştirerek borçtan kurtulamayacağı, taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi bulunmakta olup belirlenen 200.000 TL’lik bir ücret mevcut olduğu ve davacı avukatın sözleşmede kararlaştırılan yükümlülüğü yerine getirdiği gerekcesiyle davacının davasının kısmen kabulü ile takip dosyasına davalılar tarafından yapılan itirazın iptali ile 160.000 TL asıl alacak yönünden takibin devamına, takip tarihinden önce işlemiş faiz yönünden davanın reddine, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine bölge adliye mahkemesince; inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekcesiyle istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davalıların temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Davacı vekilinin icra inkar tazminatına ilişkin temyiz itirazının incelenmesinde,

Avukatlık ücreti, avukatın vekalet hizmetine karşılık olarak avukatla iş sahibi arasında serbestçe kararlaştırılabilir ise de, ücret tarifesindeki asgari miktarın altında kalan bir ücret karşılığında iş ve dava kabulü de ayrıca yasaklanmıştır (Avukatlık Kanunu md. 163/1, 2, 3). Öte yandan avukatlık ücreti belli bir miktarı da kapsamalıdır. Şu kadar ki hasılı davaya iştirak olmamak, davada gösterilen başarıya göre değişmek ve yüzde yirmibeşi aşmamak kaydıyla dava olunan veya hükmolunan şeyin belli bir yüzdesinin de avukatlık ücreti olarak kararlaştırılması mümkündür ( Avukatlık Kanunu md. 164/1, 2, 3 ). Bu durumda dava olunan veya hüküm altına alınan şeyin değeri ile avukatlık ücreti arasında herhangi bir bağlantı kurulmamaktadır. Bu koşullar altında avukatlık ücreti belli bir miktarı kapsamak üzere serbestçe kararlaştırılabilir.

Davacı ile davalılar ve dava dışı müteveffa …arasında 09/03/2007 tarihinde düzenlenen avukatlık ücret sözleşmesinin 1 nolu bendinde; “Avukata verilen belirtilen işten ötürü kendisine aylık 5.000 YTL verilecektir. Her ayın 25’ine kadar aylık ücretler ödenmesi gerekmektedir. Aylık azami 40 ay olarak ödenecektir. Ödenecek miktar 200.000 YTL’dir” ifadesi mevcuttur.

Yapılan ücret sözleşmesindeki maktu ücret, likittir. İİK’nun 67.nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. Ayrıca alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise alacağın likit ve belirli olduğunun kabulü zorunludur. Açıklanan bu yasal kurallar ve ilkeler ışığında; dava konusu vekalet ücreti alacağının likit olduğunun kabulü zorunlu olup, ilk derece mahkemesince asıl alacak üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme sonucu istemin reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

3-Davacı vekilinin işlemiş faiz yönünden temyiz itirazlarına gelince;

Temerrüt (gecikme) faizi, borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı süresince varlığını sürdüren, alacaklının zararın varlığını ve miktarını ve borçlunun kusurunu ispat zorunda kalmaksızın borçlunun ödediği ve miktarı yasalarla belirlenmiş asgari, maktu bir tazminattır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.6.1997 tarihli ve 1997/11-278 – 529 sayılı ilamı). 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 101/2 maddesi hükmü gereği (6098 sayılı TBK’nun 117.maddesi) borcun ifa olunacağı gün sözleşme ile belli edilmiş ise ihtar şartı aranmadan bu günün bitmesi ile borçlu mütemerrit olur.

Somut olayda; taraflar arasında imzalanan avukatlık ücret sözleşmesinde; her ayın 25’ine kadar aylık ücretlerin ödenmesi gerektiği kararlaştırılmıştır. Bu durumda davalıların her ayın 25’inde temerrüde düşeceği kabul edilmelidir.

O halde mahkemece; BK’nın 101/2 (TBK’nın 117) maddesi uyarınca bu edimin ifası yönünden borçluların ayrıca ihtarla temerrüde düşürülmesine gerek bulunmadığından, belirlenen taksitler yönünden her ayın 25’inden itibaren faiz hesabı yaptırılmak suretiyle davacının takip tarihinde ne kadar işlemiş faiz talep edebileceği belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile işlemiş faizi ile ilgili talep yönünden davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda birinci ve ikinci açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK’nın 373/1 maddesi uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.

SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalıların temyiz itirazlarının reddine; ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nın 373/1 maddesi uyarınca, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 8.197,20 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalı …. Tekstil Gıda Elkt. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne, 8.197,20 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalılar … ve diğerlerine yükletilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 16/09/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

3. HD 16.09.2021 T. E: 2020/6303, K: 8555

Related Articles

Back to top button