11. Hukuk Dairesi2022 YılıMenfi Tespit

Davacı teminat yatırmak suretiyle aldığı icra veznesine girecek paranın alacaklıya verilmemesi yönündeki tedbir kararını icra dosyasına intikal ettirdiğinden, icra müdürlüğünce de … tarihli kararla ihtiyati tedbir kararı doğrultusunda işlem yapıldığından alacağına kavuşmakta geciken davalı lehine tazminata hükmedilmesi gerekeceği-

Davacı teminat yatırmak suretiyle aldığı icra veznesine girecek paranın alacaklıya verilmemesi yönündeki tedbir kararını icra dosyasına intikal ettirdiğinden, icra müdürlüğünce de … tarihli kararla ihtiyati tedbir kararı doğrultusunda işlem yapıldığından alacağına kavuşmakta geciken davalı lehine tazminata hükmedilmesi gerekeceği-

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 19.09.2019 tarih ve 2019/526 E. – 2019/819 K. sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından duruşmalı, davalı vekilince duruşmasız olarak istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, duruşma için belirlenen 24.05.2022 günü hazır bulunan davacı vekilleri Av. S. Y. ile Av. P. Tümkaya Aşkar, davalı vekili Av. C. E. Draz dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi A. G. tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:-

Davacı vekili, taraflar arasında ihalelere girilmesi, alınan ihalenin mallarını üretme, teslim ve takip hususunda gizli bir adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu, davalının kabulü ile ihalelere adi ortaklık adına müvekkilince girildiğini, ihale teminatındaki davalı payının müvekkilinin kredi portföyünden ve kefaleti suretiyle davalıya ve davalının grubundaki şirketlere sağlanan kredi ile karşılandığını, davalının onayı ile alınan ipliğin kalitesinin düşük olduğu gerekçesiyle ihale makamının ürünleri reddetmesi üzerine 230.000 metre ürünün elde kaldığını, adi ortaklığa özgü defter ve kayıt tutulmadığı halde davalının sanki aralarında bir alım satım ilişkisi varmış gibi cari hesap alacağına istinaden müvekkili aleyhine takip başlattığını, itiraz üzerine de itirazın iptali davası açtığını, itirazın iptali davasında müvekkilinin o zamanki vekilinin adi ortaklık ilişkisinin izahı yerine taraflar arasında bir “joint venture” ilişkisi bulunduğu yönünde savunma yaptığını, itirazın iptali davasının gerekçeli kararında da taraflar arasında ticari mal alım satım ilişkisi bulunduğunun kabulü ile itirazın iptaline karar verildiğini, adi ortaklık ilişkisinin araştırılmadığını, adi ortaklık ilişkisinin şekle tabi tutulmadığını, her türlü delil ile ispatlanabileceğini ileri sürerek taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin tespitini, takip dosyasına konu toplam 1.611.844,62 TL bedelli cari hesap alacağına dayanak kılınan faturalar sebebiyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini, %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 13.02.2014 tarihli dilekçesi ile dava konusu tutarın icra dosyasına ödendiğini belirterek davasını istirdat davasına dönüştürmüştür.

Davalı vekili, davacının tüm iddialarını itirazın iptali davasında da ileri sürdüğünü, mahkemece adi ortaklık ilişkisinin kabul edilmediğini, kararın 04.03.2013 tarihinde Yargıtay’ca onandığını, davacının hukuki yararının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, davacının münhasıran taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin bulunduğunu tespit ettirmekte hukuki yararının bulunmadığı, itirazın iptali davasının genel hükümlere göre görülen bir dava olması sebebiyle borçlunun takibe itirazında bildirdiği itiraz sebepleriyle bağlı olmadan bütün savunma sebeplerini itirazın iptali davasında ileri sürebildiği, menfi tespit davasında ileri sürebileceği borçla ilgili iddiasını itirazın iptali davasında savunma sebebi yapabildiği, savunmayla ilgili tüm delillerini gösterebildiği, davacının kendisi aleyhine itirazın iptali davası açılmasından sonra, itirazın iptali davasına konu faturalardan kaynaklanan cari hesaptan dolayı borçlu olmadığının tespitini ve ödediği 100.000.- TL’nin istirdadını istediğinden, gerek menfi tespit ve gerekse istirdat talebi yönünden hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Dava, menfi tespit istemine ilişkin olup davacı teminat yatırmak suretiyle aldığı icra veznesine girecek paranın alacaklıya verilmemesi yönündeki tedbir kararını icra dosyasına intikal ettirdiğinden, icra müdürlüğünce de … tarihli kararla ihtiyati tedbir kararı doğrultusunda işlem yapıldığından alacağına kavuşmakta geciken davalı lehine İ.İ.K 72/4. maddesi gereğince tazminata hükmedilmesi gerekirken bu hususta olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi doğru olmamış, kararın bu yönden davalı yararına bozulmasını gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle kararın davalı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 3.815,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 26,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 25/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

11. HD. 25.05.2022 T. E: 2020/7068, K: 4059

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu