2015 ve Öncesi YıllarHaciz KaldırmaUyuşmazlık Mah. Kararları

Davacının; taşınmazın haciz konulan hissesini edinmesinden sonra ve tescil aşamasında, dava konusu taşımazın önceki hissedarlarından birine ait vergi borcu nedeniyle hissesine konulan haczin kaldırılmasına ilişkin talebinin de taşınmaz mülkiyetine ilişkin olmasından sebep adli yargı mahkemelerinin görevine girdiği

Taşınmaz mülkiyeti ile ilgili uyuşmazlıkları çözümlemekle görevli mahkemenin adli yargı mahkemeleri olduğu- Davacının; taşınmazın haciz konulan hissesini edinmesinden sonra ve tescil aşamasında, dava konusu taşımazın önceki hissedarlarından birine ait vergi borcu nedeniyle hissesine konulan haczin kaldırılmasına ilişkin talebinin de taşınmaz mülkiyetine ilişkin olmasından sebep adli yargı mahkemelerinin görevine girdiği- Alacaklının vergi dairesi, borçlunun ise taşınmazın önceki hissedarlarından biri olması sebebiyle; davacının olayda üçüncü kişi olduğunun ve davayı da malik sıfatına dayanarak açtığının kabulü gerektiği-

K A R A R

O L A Y : Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; Mersin ili, …………….. mevkiinde kain, … ada … parsel sayılı taşınmazda davacının 28/112 hissesi mevcut iken taşınmazdaki hissedarlardan birisinin hissesine Vergi Dairesi Müdürlüğünün 01.11.2012 tarih ve…… sayılı haciz yazısına istinaden 02.11.2012 tarih ve …. yevmiye ile haciz konulduğunu, Vergi Dairesinin haczinden önce davacı lehine konulmuş olan 17.10.1989 tarih ve 3015 nolu taşınmaz satış vaadi sözleşmesine istinaden E.li 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.07.2012 gün ve 2010/…E.2012/…. K. sayılı dosyası ile borçlu hissesinin iptali ile davacı adına tesciline karar verildiğini, mahkemece verilen kararın tapuda infaz ettirildiğini, taşınmaza konulan haciz işleminin davacının satış vaadi sözleşmesini tapuya şerh ettirilmesinden sonra olduğunu belirterek; E.li Vergi Dairesi Müdürlüğünün 01.11.2012 tarih ve ….. sayılı haciz yazısına istinaden 02.11.2012 tarih ve …. yevmiye ile konulan hacizlerin kaldırılması istemiyle adli yargıda dava açmıştır.

E.li İcra Hukuk Mahkemesi: 30.10.2014 gün ve 2014/.. Esas 2014/…Karar sayılı kararında; “… icra müdürlüklerinde yapılmış bir takip bulunmadığı, iptali istenilen işlemin E.li Vergi Dairesinin işlemi olduğu, bu nedenle dava konusunun idari yargı mahkemelerinin görev alanında kaldığı (12 HD. 20.11.2012 T. 2012/16795 E. 2012/33823) anlaşılmakla …” şeklinde gerekçe ile, davacının davasının idari yargı görevli olması nedeniyle usulden reddine karar vermiş ve verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi:20.03.2015 gün ve E:2015/….K:2015/……sayılı kararı ile tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun mahkeme kararının İİK. 366. ve HUMK 438. maddeleri uyarınca onanmasına karar vermiş ve karar davacı vekiline 17.04.2015, davalı vekiline 17.04.2015 tarihinde tebliğ edilmiş olup, süresi içerisinde temyiz edilmeksizin karar şerh edildiği üzere 28.04.2015 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez aynı istemlerle vergi mahkemesinde dava açmıştır.

Mersin 1. Vergi Mahkemesi: 23.06.2015 gün ve E:2015/…. K:2015/…. sayılı kararında; “…2576 sayılı yasanın 6. maddesinde “Vergi Mahkemeleri;

a) Genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait, vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları,

b) (a)bendindeki konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun uygulamasına ilişkin davaları,

c) Diğer kanunla verilen işleri,

çözümler” hükmü yer almaktadır.

Aynı yasanın 5. maddesinin 1. fıkrasında da İdare Mahkemelerinin, Vergi Mahkemelerinin görevine giren davalar ile Danıştay da çözümlenecek olanlar dışındaki iptal davaları ile tam yargı davalarını, tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinin birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar ve kanunlarla verilen diğer işleri çözümleyeceği hükme bağlanmıştır.

Dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden, dava konusu işlemin 6183 sayılı Yasaya göre tesis edilen haciz işleminin unsurlarında aykırılıklar bulunduğu iddiasıyla değil, malik sıfatına dayanılarak açılmıştır. Uyuşmazlıkta hacze konu borç Ü. Akırdağ’a, alacak ise tahsil dairesi olan E.li Vergi Dairesi Müdürlüğüne ait olduğundan, davacı üçüncü kişi durumundadır.

Taşınmaz mülkiyetinin intikal şekli ve zamanı ile, önceki malikin borcu nedeniyle tapu kaydına konulmuş olan haciz şerhinin, taşınmazın yeni maliki davacıya olan etkisinin ve bu haczin kaldırılması hususunun değerlendirilmesi, taşınmaz mülkiyeti ile ilgili uyuşmazlıkları çözümlemekle görevli adli yargı mahkemelerinin görev alanına girmektedir.

Nitekim Mahkememizin E.2011/773 sayılı dava dosyasında verilen 29.09.2011 gün ve K.2011/3416 sayılı görev ret kararı neticesinde verilen Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 05.05.2014 tarih ve E.2014/552, K.2014/585 sayılı kararı da bu doğrultudadır…” şeklindeki gerekçe ile davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a maddesi uyarınca görev yönünden reddine karar vermiş, verilen karar davacı vekiline 01.07.2015, davalı vekiline 07.07.2015 tarihinde tebliğ edilmiş, süresi içinde kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiştir.

Davacı vekili idari ve adli yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğunu ileri sürdüğü olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle başvuruda bulunmuştur.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, ……….’ün Başkanlığında, Üyeler: ……., ………., …….., …….., ………… ve …………’ın katılımlarıyla yapılan 28.12.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari ve adli yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim ………..’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı …………ile Danıştay Savcısı ………..’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının mülkiyetinde olan ………., ………., …….. mevkiinde kain ….. ada ……. parsel sayılı taşınmaz üzerine davalı idarece 6183 sayılı Kanun uyarınca konulan haczin istihkak iddiası ile kaldırılması istemine ilişkindir.

Dosyalar kapsamında yapılan incelemede;……….,………,………. mevkiinde kain .. ada … parsel sayılı taşınmazın 28/112 oranda hissedar olduğu taşınmazın kalan hisselerinin tapu maliklerinden 25.09.1989 tarih ve …. yevmiye sayılı satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığı; satış vaadi sözleşmesinin 17.10.1989 tarih …. yevmiye nolu işlemle tapuya şerh edildiği; davacının satış vaadi sözleşmesine dayanarak açtığı dava sonunda E.li 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.07.2012 gün ve E:2010/…. K:2012/…. sayılı kararı ile.. ada.. parsel hakkında açılan davanın kabulü ile davalılar adına kayıtlı hisselerin iptali ile davacı adına tesciline karar verildiği; kararın kesinleşmesi sonucu dava konusu taşınmazın tamamının 21.05.2014 tarihinde davacı adına tescil edildiği; ancak önceki tapu maliklerinden İ.Y’ın vergi borcundan dolayı taşınmaz üzerine davalı haciz alacaklısı E.li Vergi Dairesi Müdürlüğünün 01.11.2012 tarih ve ….. sayılı haciz yazısına istinaden 02.11.2012 tarih ve …….yevmiye sayılı haciz şerhi konulduğu; davacının haczi tapu iptal ve tescil kararının infazı aşamasında öğrendiği ve bu konuda dava açabilmek için akit tablosuna “dava hakkı saklı tutarak” taşınmazı hacizli olarak adına tescil ettirdiği; taşınmaz üzerine konulan bu haczin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanun’un 1.maddesinde; “Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer’i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur.” hükmü yer almakta olup  “Haciz” başlıklı 62.maddesinde; “Borçlunun, mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tesbit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme alacağına yetecek miktarı tahsil dairesince haczolunur.

(Ek fıkra: 16/7/2004-5228/12 md.) Maliye Bakanlığı amme alacaklarının takibinde haczolunacak malların tespiti amacıyla yapılacak mal varlığı araştırmasının şekli, alanı ve kapsamı ile araştırma yapılacak amme alacaklarının türü ve tutarını belirlemeye yetkilidir. Bu yetki alacaklı amme idaresi itibarıyla da kullanılabilir.

Borçlu tarafından başkasının olduğu beyan veya üçüncü şahıs tarafından ihtiyaten haciz veya istihkak iddia edilmiş bulunan malların haczi en sonraya bırakılır.

Ancak haczolunan gayrimenkul artırmaya çıkarılmadan, borçlu, borcun itfasına yetecek menkul mal veya vadesi gelmiş sağlam alacak gösterirse gayrimenkul üzerinde haciz baki kalmak üzere gösterilen menkul veya alacak da haczolunur.

Şu kadar ki, bu suretle mahcuz kalan gayrimenkulün idare ve işletmesine ve hasılat ve menfaatlerine tahsil dairesi müdahale etmez.

Tahsil dairesi alacaklı amme idaresi ile borçlunun menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif etmekle mükelleftir.”

“Borçlu elinde haczedilen mallara karşı istihkak iddiaları” başlıklı 66. maddesinde; “Borçlu, elinde bulunan bir malı üçüncü şahsın mülkü veya rehni olarak gösterdiği yahut üçüncü bir şahıs tarafından o mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia edildiği takdirde, haczi yapan memur bunu haciz zaptına geçirir. Keyfiyet, iddia borçlu tarafından yapılmışsa üçüncü şahsa, üçüncü şahıs tarafından yapılmışsa borçluya bildirilir.

Tahsil dairesi, haciz zaptını aldığı tarihten itibaren 7 gün içinde iddiayı reddetmediği takdirde istihkak iddiasını kabul etmiş sayılır. Üçüncü şahıs, tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde itiraz etmediği takdirde istihkak iddiası dinlenmez.

İstihkak iddiası tahsil dairesince kabul edilmez veya borçlu tarafından istihkak iddiasına itiraz edilirse, 7 gün içinde mahkemeye müracaat etmesi lüzumu tahsil dairesince üçüncü şahsa bildirilir. Müddetinde dava açılmadığı takdirde istihkak iddiasından vazgeçilmiş sayılır.

“İstihkak iddiaları ile ilgili diğer hükümler” başlıklı 68. Maddesinde; İstihkak davalarına bakmaya haczi yapan tahsil dairesinin bulunduğu mahal mahkemesi salahiyetlidir. İstihkak davaları diğer işlere takdimen görülür.”

“Gayrimenkul Malların, Gemilerin Haczi” başlıklı 88.maddesinde; ‘’ Her türlü gayrimenkul malların, gemilerin haczi sicillerine işlenmek üzere haciz keyfiyetinin tapuya veya gemi sicillerinin tutulduğu daireye tebliğ edilmesi suretiyle yapılır. Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri, alacaklı tahsil dairelerince ya da alacaklı amme idaresi vasıtasıyla, posta yerine elektronik ortamda tebliğ edilebilir ve bu tebligatlara elektronik ortamda cevap verilebilir. Elektronik ortamda yapılacak tebliğe ve cevapların elektronik ortamda verilebilmesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

Gayrimenkul haczi, bunların hasılat ve menfaatlerine de şamildir. Ancak borçlunun başkaca bir geliri yoksa kendisinin ve ailesinin geçimleri için kafi miktarda mahsulden veya satıldıkça bedelinden münasip miktarı borçluya bırakılır.

Alacaklı tahsil dairesi, haczedilen gayrimenkul ve gemilerin idaresi ve işletilmesi, menfaat ve hasılatın toplanması için gereken tedbirleri alır.” hükümleri yer almaktadır.

Uyuşmazlığa konu olay, davacının taşınmazın haciz konulan hisseyi edinmesinden sonra ve tescil aşamasında, dava konusu taşımazın önceki hissedarlarından İ.Y’a ait vergi borcu nedeniyle hissesine konulan haczin kaldırılmasına ilişkindir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Şerhler” başlığı altında yer alan 1010. maddesinde tapu kütüğüne şerh verilebilen tasarruf yetkisini kısıtlayan haller sayılmış olmakla, ilgili maddede; “Aşağıdaki sebeplere dayanan tasarruf yetkisi kısıtlamaları, tapu kütüğüne şerh verilebilir:

1. Çekişmeli hakların korunmasına ilişkin mahkeme kararları,

2. Haciz, iflas kararı veya konkordato ile verilen süre,

3. Aile yurdu kurulması, artmirasçı atanması gibi şerh verilmesi kanunen öngörülen işlemler.

Tasarruf yetkisi kısıtlamaları, şerh verilmekle taşınmaz üzerinde sonradan kazanılan hakların sahiplerine karşı ileri sürülebilir. ‘’ hükümleri yer almakta, böylelikle davacının taşınmazlar üzerindeki tasarruf yetkisinin bu maddede belirtildiği üzere taşınmazların tapu kaydına konulan haciz şerhi ile kısıtlandığı anlaşılmış bulunmaktadır.

06/01/1982 tarih ve 2576 Sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun’un 6. maddesinde:

“Vergi mahkemeleri:

a) Genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları,

b) (a) bendindeki konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davaları,

c) Diğer kanunlarla verilen işleri, Çözümler.” denilmek sureti ile vergi mahkemelerinin görevleri düzenlenmiştir.

04.01.1961 tarih 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 1. maddesinde:

“Vergi Davaları (1)

Vergi mahkemesinde dava açmaya yetkili olanlar:

(Değişik : 23/6/1982 – 2686/50 md.)Mükellefler ve kendilerine vergi cezası kesilenler, tarh edilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava açabilirler.

Vergi dairesi tadilat ve takdir komisyonlarınca tahmin ve takdir olunan matrahlara karşı vergi mahkemesinde dava açabilir.

Belediyelerde dava açma yetkisini belediye adına varidat müdürü, olmayan yerlerde hesap işleri müdürü veya o görevi yapan kullanır.

(Değişik dördüncü fıkra: 28/3/2007-5615/20 md.) Vergi dairesi başkanlıkları ile vergi daireleri, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığınca belirlenen tutarları aşan davalarda Gelir İdaresi Başkanlığının (İl özel idareleri ile belediyeler, valilerin) muvafakatini almadan vergi mahkemesi kararları aleyhine temyiz yoluna gidemezler.

(Ek : 4/12/1985 – 3239/34 md.; Değişik beşinci fıkra: 28/3/2007-5615/20 md.) Gelir İdaresi Başkanlığı, tespit edeceği hadlerle sınırlı olmak şartıyla, muvafakat verme yetkisini vergi dairesi müdürlüklerinin taraf bulunduğu davalar için vergi dairesi başkanlıklarına ve/veya defterdarlıklara devredebilir.”hükmü ile, vergi davaları ve vergi mahkemesinde dava açmaya yetkili olanlar,

Aynı Kanunun 378. maddesinde:

“(Değişik : 23/6/1982 – 2686/51 md. )Vergi mahkemesinde dava açabilmek için verginin tarh edilmesi, cezanın kesilmesi, tadilat ve takdir komisyonları kararlarının tebliğ edilmiş olması; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin yapılmış ve ödemeyi yapan tarafından verginin kesilmiş olması lazımdır.

Mükellefler beyan ettikleri matrahlara ve bu matrahlar üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamazlar. Bu Kanunun vergi hatalarına ait hükümleri mahfuzdur.” düzenlemesi ile de vergi mahkemelerindeki dava konusu açıklanmıştır.

Olayda ise, dava konusu edilen husus 6183 sayılı Kanun’a göre tesis edilen haciz işleminin unsurlarındaki bir hukuka aykırılık iddiası olmayıp, davacının, edindiği taşınmaz malının tapu kaydında yer alan sınırlamanın kaldırılması isteği, dolayısıyla mülkiyet hakkının muhafazasına yönelik olup, hacze konu borcun borçlusu dava dışı İ.Y. alacaklısı ise vergi dairesi olduğundan, burada davacı üçüncü kişi konumunda olmakta ve davayı da malik sıfatına dayanarak açmış bulunmaktadır.

Belirtilen yasal düzenlemeler ve kabuller ışığında; olayda davacıya ait taşınmaz satış vaadinin tapuya tescilinden sonra ve fakat taşınmaz mülkiyetinin intikalinden önceki aşamada tespit edilen, önceki malikin borcu nedeniyle tapu kaydına konulmuş olan haciz şerhinin, taşınmazın yeni maliki olan davacıya karşı etkisinin ve bu haczin kaldırılması hususunun değerlendirilmesi, taşınmaz mülkiyeti ile ilgili uyuşmazlıkları çözmekle görevli adli yargı mahkemelerinin görev alanına girdiği düşünülmektedir.

Açıklanan nedenlerle, davanın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olmakla, E.li İcra Hukuk Mahkemesi’nin 30.10.2014 gün ve 2014/… Esas, 2014/…..Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle E.li İcra Hukuk Mahkemesi’nin 30.10.2014 gün ve 2014/… Esas, 2014/… Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 28.12.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 28.12.2015  E: 853, K: 888

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu