2017 Yılı8. Hukuk Dairesiİtirazİtirazın KaldırılmasıKira Alacağının Ödenmemesine Dayalı İcra Takibi (Örnek 13)

Davalı borçlunun, takibe dayanak sözlü kira sözleşmesinin varlığına karşı çıkmadığı ve davacı alacaklı tarafından kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itiraz etmediğinin görüldüğü; taraflar arasındaki kira ilişkisinin ve takip konusu kira miktarının kesinleştiği

Davalı borçlunun, takibe dayanak sözlü kira sözleşmesinin varlığına karşı çıkmadığı ve davacı alacaklı tarafından kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itiraz etmediğinin görüldüğü; taraflar arasındaki kira ilişkisinin ve takip konusu kira miktarının kesinleştiği- Davalının, İİK 269/c maddesi gereği, kira bedellerini ödediğini ispatlamasının gerekeceği- Davacının, icra takibinde dayandığı kira sözleşmesine istinaden itirazın kaldırılması ve tahliye istemesinde bir usulsüzlük bulunmadığı-

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine kira alacağı ve tahliye istemli olarak başlatılan icra takibine davalı borçlunun itirazı üzerine davacı icra mahkemesinden itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuş mahkemece, uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş karar davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde; taşınmazın tapuda dernek adına kayıtlı olduğunu ve bu sebeple kira alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığını ve davalının önceki kira dönemlerinde kira ödemelerini gerçekleştirdiğini ve takibe konu kira bedellerini ödememek adına ….İşleri Başkanlığı’na ait lojmanlardaki gibi işlem uygulanmasını istemesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ve hakkın kötüye kullanıldığını belirterek davalı borçlunun haksız itirazının kaldırılmasına ve kiralananın tahliyesi ile asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı, oturduğu yerin lojman olduğunu ve kira istenemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

Davacı alacaklı, sözlü kira sözleşmesine dayanarak 06/02/2015 tarihinde başlattığı icra takibi ile 2014 yılı Şubat ayı ila K. ayları arasına ait toplam 1.870,00 TL kira ve 90,00 TL işlemiş faiz alacağının tahsilini talep etmiş, davalı borçlu süresinde verdiği itiraz dilekçesi ile; tahliyesi istenen taşınmazın lojman olduğunu, lojmana faydalı imalat masrafı yaptığını, lojman mülkiyetinin alacaklı tarafından Diyanet İşleri Başkanlığı’na devri gerektiğini belirterek borca itiraz etmiştir.

İİK’nun 269/2 maddesinde ”borçlu itirazında kira akdini ve varsa buna ait sözleşmedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse akdi kabul etmiş sayılır ”, İİK’nun 269/c maddesinde de “Borçlu akdi reddetmeyip kiranın ödendiğini veya sair bir sebeple istenemiyeceğini bildirerek itiraz etmiş veya takas istemişse, itiraz sebeplerini ve isteğini noterlikçe re’sen tanzim veya imzası tasdik edilmiş veya alacaklı tarafından ikrar olunmuş bir belge yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya vesika ile ispat etmeğe mecburdur. ” düzenlemesi bulunmaktadır.

Davalı borçlu itirazlarında; takibe dayanak sözlü kira sözleşmesinin varlığına karşı çıkmadığına ve davacı alacaklı tarafından 2013 yılı Mayıs ila 2014 yılı Ocak ayları arasına ait toplam 1.260,00 TL kira alacağının tahsili amacıyla 13/02/2014 tarihinde başlatılan İpsala İcra Müdürlüğü’nün 2015/213 sayılı dosyasında icra takibine itiraz etmediğine göre taraflar arasındaki kira ilişkisinin ve takip konusu kira miktarının kesinleştiğinin kabulü gerekir. Bu durumda davalı İİK 269/c maddesi gereği kira bedellerini ödediğini ispatlamalıdır. Davacının, icra takibinde dayandığı kira sözleşmesine istinaden itirazın kaldırılması ve tahliye istemesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Uyuşmazlıkta yargılamayı gerektirir bir husus bulunmadığından mahkemece, işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddine karar verilmesi doğru değildir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle,davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK’nun 366. ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 05/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

8. HD. 05.04.2018 T. E: 2017/5163, K: 10697

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu