2019 Yılı4. Hukuk DairesiSorumluluk&TazminatTebligat

Gerçek olmayan hayali bir adrese yapılan sahte tebligatla borçlandırılan ve haberi olmaksızın bankadaki parası haczedilen kişinin zararının oluşmasında kimin kusurlu olduğunun, uzman kişilerden oluşan bilirkişi kurulundan alınacak olan raporla tespit edilmesi gerektiği-

Gerçek olmayan hayali bir adrese yapılan sahte tebligatla borçlandırılan ve haberi olmaksızın bankadaki parası haczedilen kişinin zararının oluşmasında kimin kusurlu olduğunun, uzman kişilerden oluşan bilirkişi kurulundan alınacak olan raporla tespit edilmesi gerektiği-

Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalılar Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü ve … aleyhine 23/12/2010 gününde verilen dilekçe ile İİK. 5. maddesine göre tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 06/04/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

Dava, İİK 5. maddesi gereğince uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, 20 yılı aşkın bir süredir Hollanda’da gurbetçi işçi olarak çalışan ve bu çalışmaları sonucunda birikimlerini T.C. Ziraat Bankası … Şubesi’ndeki mevduat hesabında değerlendiren müvekkilinin 2009 yılında tatilini geçirmek üzere memlekete geldiğinde hesabında para bulunmadığını öğrendiğini, hesabında bulunan 94.090.-TL nin … 1. İcra Müdürlüğünün 2008/1771 esas sayılı takip dosyasından gönderilen haciz müzekkeresi nedeniyle İcra Müdürlüğü hesabına gönderildiğini, bahse konu icra dosyası ile borçlusu davacı, alacaklısı ise … isimli bir şahıs olan 85.000.-TL bedelli 02/08/2008 vadeli bir senedin icra takibine konu edildiğini ve ödeme emrinin, davacının hayatında hiç gitmediği İzmir İli Buca İlçesinde bulunan bir adreste adına tebliğ edilerek takibin kesinleştirildiğini, ardından doğrudan doğruya ve sadece Ziraat Bankası İnegöl Şubesine yazılan müzekkere ile mevduat hesabındaki birikimin haczedildiğini, paranın İcra Müdürlüğü tarafından alacaklıya ödendiğini, ilgililerin cezalandırılması amacıyla yaptıkları şikayet nedeniyle … Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/7327 sayılı dosyası ile başlatılan soruşturmanın halen devam ettiğini, gerçekleştirilen tüm işlemlerden PTT Müdürlüğü ve İcra Müdürlüklerinin sorumlu olduğunu belirterek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.

Davalı … vekili, dava konusu takibin adi senet olarak işleme konulduğunu, ibraz edilen senette tanzim tarihinin olmadığını, adi senet olarak işleme konulduğu için borçlunun yedi gün içerisinde itiraz etme hakkı olduğunu, borçlunun bu yedi gün içerisinde itiraz hakkını kullanmaması sonucunda takibin kesinleştiğini, icra takibinin usulüne uygun yapıldığını, icra takibini açan kişinin vermiş olduğu kimliğin resimli sürücü belgesi olduğunu ve resimdeki şahısla alacaklının aynı şahıs olduğunu, icra takibinin yapıldığı kurumlarında belgenin sahte olup olmadığının tespit edilmesinin mümkün olmadığını, ödeme emrinin posta müdürlüğü aracılığı ile borçluya tebliğ edildiğini ve yine tebligatların doğru kişiye yapılıp yapılmadığı hususunda araştırma yetkisi olmadığını, icra müdürlüğüne ibraz edilen ve takibe konu olan senetteki imzanın kime ait olduğunu veya bu imzanın sahte olup olmadığını, icra müdürünün inceleme yetkisi olmadığını beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Davalı PTT Genel Müdürlüğü vekili; ödeme emrinin tebligatta bildirilen adreste muhatap … imzasına tebliğ edildiğini, muhatabın tebligatta bildirilen adreste bizzat bulunduğu ve ödeme emrine havi tebligatı imzası ile aldığından başkaca araştırma yapılmasına gerek olmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, İcra İflas Kanunu 5. maddesi uyarınca her iki idarenin çalışanlarının kusurlu davranışları sonucu davacı aleyhine zarar verici haksız fiilin oluştuğu gerekçesiyle davanın maddi tazminat talebinin kabulüne, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Dosya arasındaki bilgi ve belgeler tümüyle incelendiğinde; davacı tarafın şikayeti nedeniyle … 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/315 esas sayılı dosyası ile; … Posta İşletme Merkezinde görevli … hakkında “Kamu Görevlisinin Resmi Belgede Sahteciliği” eyleminden dolayı yargılama yapıldığı, mahkemenin 20/12/2013 tarih ve 2013/393 karar sayılı ilamıyla; icra takip dosyasında borçlu gözüken … adına ödeme emrinin icra dosyasından çıkarıldığı, sanık posta görevlisinin sahte tebligat düzenlemesinin söz konusu olmadığı, sanığın görevini icra dosyasından çıkarılan tebligatın üzerinde yazan adrese giderek tebligatta yazan … olduğunu belirten ve kimlik gösteren bir şahsa tebliğ ederek, şahsın imzasını aldığı hususundaki savunmasının aksine delil elde edilemediği, tebligat parçasını tebellüğ eden şahsın gerçekte … olmadığını ve gösterdiği kimliğin sahte olduğunu tespit edemeden evrakı tebliğ ettiği gerekçesiyle yüklenen suçtan delil yetersizliği nedeniyle beraatine karar verildiği, verilen kararın temyiz edilmeden kesinleştiği, mahkemece hükme esas alınan 09/10/2015 tarihli bilirkişi raporunda; icra takibinin hayali bir adrese sahte bir isme tebliğinin yapılarak kesinleştirilmesinin sağlandığı, Ziraat Bankası … Şubesinde bulunan 94.090,00 TL’nin icra hesabına aktarılarak dolandırıcılara ödenmesinin sağlandığı, davalı …’na bağlı icra müdürlüğünün düzenleme tarihi olmayan senedi ilamsız ödeme emri düzenleyerek gerçek olmayan ve davacının ikamet etmediği bir adrese gönderdiği, haczedilen tutarı takip sahibinin imzalarındaki uyumsuzluğu dikkate almadan ve kimlik tespiti yapmadan ödediği, davalı PTT Genel Müdürlüğü görevlisinin de gerçek olmayan adresteki … adını kullanan hayali şahsa tebligat yaparak ödeme emrinin kesinleşmesini sağladığı, bu şekilde Tebligat Kanunu’na uygun olarak muhatabın kimliği kontrol edilmeden tebligatın yapıldığı, İİK 5. maddesi uyarınca her iki idarenin çalışanlarının kusurlu davranışları sonucu davacı aleyhine zarar verici haksız fiilin oluştuğu kanaatinin belirtildiği, mahkemece, bu bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulüyle hükmedilen tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verildiği anlaşılmıştır.

İİK 5. maddesinde, “İcra ve İflas Dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davaları, ancak idare aleyhine açılabilir. Devletin, zararın meydana gelmesinde kusuru bulunan görevlilere rücu hakkı saklıdır. Bu davalara adliye mahkemelerinde bakılır.” düzenlemesine yer verilmiştir.

Şu durumda, mahkemece, tüm takip aşamaları gözetilerek davaya konu işlemleri gerçekleştiren … ve PTT Genel Müdürlüğü personelinin yaptıkları iş, verilen görevin niteliği, kusur ve sorumlulukları bulunup bulunmadığı yeterince incelenip değerlendirilmeksizin dosya kapsamıyla uyumlu olmayan bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm tesis edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Şu halde yetersiz bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Bu itibarla mahkemece yapılması gereken iş; davalılar hakkında açılan ceza dava dosyası da dosya içerisine alınarak, taraf delilleri değerlendirmek suretiyle, yeniden konusunda uzman bir heyetten gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların bu aşamada incelemesine yer olmadığına ve davalı Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğünden peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 07/02/2019 gününde oybirliği ile karar verildi.

4. HD. 07.02.2019 T. E: 2016/13756, K: 524

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu