2022 YılıBAM İstanbul 21. Hukuk Dairesiİcranın İadesi (İİK 40)İlamların İcrasıİstirdatSıra Cetveli

İade isteminde bulunan icra takibinin borçlusu olmayıp, borçlu hakkında ki başka bir takip dosyası alacaklısı olduğundan, İİK 40 ve  361. maddesine dayalı olarak iade talebinde bulunamayacağ

İade isteminde bulunan icra takibinin borçlusu olmayıp, borçlu hakkında ki başka bir takip dosyası alacaklısı olduğundan, İİK 40 ve  361. maddesine dayalı olarak iade talebinde bulunamayacağı- Başka takip dosyası alacaklısı tarafından yanlışlıkla ödendiği iddia edilen bu paranın iadesi yargılamayı gerektirdiğinden, ancak adı geçen tarafından açılacak bir istirdat ya da sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı alacak davasında ileri sürebileceğinden, dosya kapsamı ve delil durumu değerlendirildiğinde, istinaf olunan kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı-

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının istinaf yolu ile incelenmesi talep edilmiş olup, dosya yerel mahkemece Dairemize gönderilmiş olmakla, üye hakim tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosyadaki tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü.

İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul 12. İcra Müdürlüğü’nün 2001/3337 E. sayılı dosyasından 16/11/2011 tarihinde tanzim edilmiş olan sıra cetveli İstanbul 10. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/696 E. sayılı dosyası ile iptal edildiğini, akabinde bu sıra cetveli sebebiyle müvekkili şirkete ödenen paranın iadesi için 30/05/2019 tarihli muhtıra çıkarıldığını, şikayetleri üzerine istinaf mahkemesi kararı ile bu muhtıranın iptaline karar verildiğini ve temyiz kanun yolunun açık olduğunu, temyiz safhasının henüz tamamlanmadığını fakat davalının icra dairesine müracaatın üzerine iptal edilen muhtıra ile aynı mahiyette 01/02/2021 tarihli muhtıra hazırlanıp müvekkil şirkete 18/02/2021 tarihinde tebliğ edildiğini, 01/02/2021 tarihli muhtıranın mükerrer olduğunu, paranın iadesi için muhtıra tebliğini talep edenin icra dosyası tarafı olmayıp 3. kişi olduğunu, bu kişinin ancak istirdat veya sebepsiz zenginleşme davası açmak suretiyle talepte bulunabileceğini beyanla 01/02/2021 tarihli muhtıranın iptalini talep etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra dairesinin re’sen muhtıra tebliğ edip parayı istemesi gerekirken yapmadığı için talepte bulunduklarını ve ileri sürülen hususların doğru olmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:

İlk derece mahkemesince “İcra dosyasının tetkikinden şikayetçi tarafından Komaş… A.Ş aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi yapıldığı,bu icra dosyasından yapılan sıra cetvelinde davacının birinci sırada olduğu, davacının icra dosyasına sunduğu teminat mektubu mukabilinde sıra cetveli kesinleşmeden sırasındaki alacakları icra müdürlüğünden aldığı, düzenlenen sıra cetvelinin İstanbul 10. İcra Mahkemesinin 11.09.2018 tarih 2018/696 Esas 2018/778 Karar sayılı ilamı ile iptal edildiği, kararın 20.03.2019 tarihinde kesinleştiği, akabinde davacı olan takip alacaklısını ilk olarak 30/05/2019 tarihli muhtıra tebliğ olunduğu, bunun şikayet edilmesi üzerine İstanbul 25 İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2019/392 Esas, 2019/430 Karar sayılı kararı ile şikayetin reddine karar verildiği fakat davacı şirket hakkında konkordato davası ikame edilip tedbir kararı verilmesinden dolayı bu tarihte iptal edilmemiş olan muhtıra gereğinin yerine getirilemediği, bilahare konkordato davasının reddedilmesi sebebile 3. Kişi vekilinin 29/07/2020, 13/10/2020 ve 30/10/2020 tarihli dilekçeleriyle 30/05/2019 tarihli muhtıra nazara alınarak yeniden muhtıra çıkarılmasını talep ettiği, ancak ilk talepten sonra 25/09/2020 tarihli, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 2019/2372 esas, 2020/1968 karar numaralı ilamı ile 30/05/2019 tarihli muhtıranın iptaline karar verildiği, fakat icra dairesince 01/02/2021 tarihinde önceki muhtıra ile aynı mahiyette bir muhtıra hazırlandığı ve 18/02/2021 günü davacı şirkete tebliğ olunduğu anlaşılmaktadır.

İİK’nun 361. maddesi ise; ”İcra dairelerince borçludan fazla para tahsil olunarak alacaklıya verildiği yahut yanlışlıkla bir tarafa para tediye olunduğu hesap neticesinde anlaşılırsa verilen para ayrıca hükme hacet kalmaksızın o kimseden geri alınır.”  şeklinde emredici bir düzenlemeyi içermektedir.

Belirtilmelidir ki; 361. madde hükmü, ilamlı veya ilamsız tüm icra takiplerinde, her ne sebeple olursa olsun, borçludan fazla para tahsil edilen her durumda uygulama yeri ve alanı bulunan, özel bir hükümdür. Buna göre, icra daireleri, hesaplama sonucunda fazladan tahsil edildiği ortaya çıkan tutarları, ayrı bir mahkeme hükmüne gerek olmaksızın, borçluya geri vermekle yükümlüdürler. Açıktır ki, burada, icra müdürüne kanun tarafından verilmiş, özel bir görev ve daha da önemlisi cebri icra gücünün kullanılması kapsamındaki bir yetki söz konusudur:

İcra Müdürü, dayanağı ve şekli ne olursa olsun, girişilmiş bir icra takibinde, borçludan tahsil edilen paranın, tahsili gerekenden daha fazla olduğunun ( veya yanlışlıkla bir tarafa para tediye olunduğunun)  hesap sonucunda belirlediği durumlarda,  cebri icra gücünü kullanarak, fazla tahsilatı borçluya geri verecektir (HGK’nun 2009/17-242 E., 2009/290 K. ve 24.06.2009 tarihli kararı) .

Bu izahata binaen 01/02/2021 tarihli muhtıranın, ilk muhtıranın iptali talebinin reddine karar verildikten sonra 3. Kişi vekilinin 29/07/2020, 13/10/2020  ve 30/10/2020 tarihli talepleri üzerine çıkarıldığı, bu hususun davalı 3. Kişi vekilinin de kabulünde olduğu; fakat iade talebinde bulunanın icra takibinin borçlusu olmayıp borçlu hakkındaki başka bir takip dosyası alacaklısı olduğundan İİK 361. maddesine dayalı olarak iade talebinde bulunamaz. Başka takip dosyası alacaklısı tarafından yanlışlıkla ödendiği iddia edilen bu paranın iadesi yargılamayı gerektirdiğinden, ancak adı geçen tarafından açılacak bir istirdat ya da sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı alacak davasında ileri sürülebilir. Bundan dolayı şikayetin kabulüne, 01/02/201 tarihli muhtıranın iptaline” dair karar verildiği görülmüştür.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul 10. İcra Mahkemesince 2018/696 Esas sayılı dosyadan 16.11.2011 tarihli sıra cetvelinin iptaline karar verildiğini, halen bu dosya alacaklısı olarak görülen Uçal Kağıt A.Ş.’ de ihale bedelinin kalmasının hukuki şartları ortadan kalkmış olduğunu, İstanbul 12. İcra Müdürlüğünün 2001/3337 sayılı dosyasından İcra Müdürü; usul ve yasaya özellikle istinaf konusu edilen hükmün 2. sayfasında yer aldığı üzere İ.İ.K’nun 361. Maddesi hükmü kapsamında ihale bedelinin sıra cetveli yapılmak üzere iade istemesi ve bunun için muhtıra düzenlemesinin doğru olduğunu, davacı uhdesinde bulunan ihale bedelinin İstanbul 10. İcra Mahkemesince 2018/696 Esas sayılı dosyadan 16.11.2011 tarihli sıra cetvelinin iptaline dair kesinleşen kararı gereğince yeni bir sıra cetveli yapılmak üzere dosyasına iadesinin yasal şart olduğunu, İstinaf konusu edilen İstanbul 9. İcra Hukuk Mahkemesinin kararı esas itibariyle ve gerekçesi yönüyle doğru olmakla birlikte, açıkça delillerin ve maddi vakıaların değerlendirilmesinde hata yapılarak verildiğini, İcra ve İflas Kanunu’nun 361. maddesine göre icra dairesince borçludan fazla tahsilat yapılması ve bunun alacaklıya ödenmesi halinde veya yanlışlıkla taraflara fazla ödeme yapıldığının anlaşılması halinde, herhangi bir mahkeme hükmüne gerek bulunmaksızın, aynı icra takip dosyasından muhtıra gönderilmek suretiyle, alacaklıdan veya yanlışlıkla ödeme yapılandan bedelin geri alınacağına dair düzenlemeye yer verildiğini, istinaf konusu edilen hükümde her nekadar para talep eden kişinin tarafı olduğu yönündeki değerlendirme yapıldığını, bu kabul son derece hatalı ve yanlış olduğunu, İcra ve İflas Kanunu’nun 142/a maddesinde tahsil edilen meblağın icra dosyasına iadesinin gerekmesi halinde, icra dairesinin ilk yazılı talebi üzerine faiziyle birlikte davacı tarafça ödenmesinin taahhüt edilmesi gerektiği hususu hükme bağlandığını, sıra cetveli düzenlenmesiyle birlikte, sıra cetvelinde pay ayrılan ya da ayrılacak alacaklılar da o dosyanın tarafı gibi İİK’nın 361. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, sıra cetvelinde pay ayrılan alacaklı payına düşen meblağı alırken iadesinin gerekmesi halinde parayı tahsil ettiği tarihten itibaren faizi ile birlikte iade etmeyi taahhüt etmekte olduğunu, hükümde ve hükmün gerekçesinde sıra cetveline göre pay ayrılan ve payı sıra cetveli kesinleşmeden alan alacaklının sıra cetvelinin iptali halinde aldığı parayı iade yükümlülüğü öngörüldüğünden bu hükme rağmen alacaklıyı istirdat veya sebepsiz iktisap davası açmaya zorlamanın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek İstanbul 9.Hukuk Mahkemesinin 01/02/2021 tarihli “Muhtıranın iptaline” ilişkin kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

İncelenen dosya kapsamı itibari ile; davacı alacaklı tarafından İstanbul 12. İcra Müdürlüğü’nün 2001/3337 Esas sayılı dosyasında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, icra dosyasından yapılan sıra cetvelinde davacının birinci sırada olduğu, davacının icra dosyasına sunduğu teminat mektubu karşılığında sıra cetveli kesinleşmeden 1., 3., 4., 5., 6. sıradaki alacaklarını icra müdürlüğünden aldığı, düzenlenen sıra cetvelinin İstanbul 10. İcra Mahkemesinin 11.09.2018 tarih ve 2018/696 Esas 2018/778 Karar sayılı ilamı ile iptal edildiği, kararın kesinleştiği, üçüncü kişi vekilinin talebi ile  müdürlükçe 01.02.2021 tarihinde düzenlenen muhtıra ile alacaklıdan icra müdürlüğünce yapılan ödemenin İİK nun 40. maddesi gereğince geri istendiği anlaşılmıştır.

İlk derece mahkemesi kararında da belirtildiği üzere; İade isteminde bulunan icra takibinin borçlusu olmayıp, borçlu hakkında ki başka bir takip dosyası alacaklısı olduğundan, İİK 40 ve  361. maddesine dayalı olarak iade talebinde bulunamaz. Başka takip dosyası alacaklısı tarafından yanlışlıkla ödendiği iddia edilen bu paranın iadesi yargılamayı gerektirdiğinden, ancak adı geçen tarafından açılacak bir istirdat ya da sebepsiz zenginleşme nedenine dayalı alacak davasında ileri sürebileceğinden, dosya kapsamı ve delil durumu değerlendirildiğinde, istinaf olunan kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, istinaf sebep ve gerekçelerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla, istinaf başvurusunun HMK.353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-İstinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,

2-a-)Peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 21,40-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine adına gelir kaydına,

b-) İstinaf yargılama giderlerinin başvuran üzerinde bırakılmasına;

Gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 7035 Sayılı Kanunla değişik 6100 Sayılı HMK’nun 361/1.md.gereğince 2 (iki) hafta içerisinde Dairemize veya Dairemize gönderilmek üzere başka yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine veya İlk Derece Mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle Yargıtayın ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere temyiz yasa yoluna başvurma hakkı bulunduğuna oy birliği ile karar verildi. 23/02/2022

İSTANBULBAM 21.HD. 23.02.2022 T. E:2021/1574 , K:469

Başa dön tuşu