2015 ve Öncesi YıllarHGKSorumluluk&Tazminat

İcra dairelerinin icra işlerinde birinci derecede sorumlu oldukları yaptıkları işlemlerin bazılarında hiç takdir yetkisi bulunmadığı, takdir yetkisi tanınan hallerde takdir yetkisini kullanırken, ilgililerin menfaatlerini en iyi şekilde gözetmek zorunda oldukları ve yaptıkları işlemlerin yerin deliğinin denetiminin ancak şikayet yolu ile icra hakimliklerine ait yetki olduğu, icra müdürlüklerinin verdikleri karardan kendiliğinden dönerek yeni bir karar vermelerinin mümkün olmadığı-

İcra dairelerinin icra işlerinde birinci derecede sorumlu oldukları yaptıkları işlemlerin bazılarında hiç takdir yetkisi bulunmadığı, takdir yetkisi tanınan hallerde takdir yetkisini kullanırken, ilgililerin menfaatlerini en iyi şekilde gözetmek zorunda oldukları ve yaptıkları işlemlerin yerin deliğinin denetiminin ancak şikayet yolu ile icra hakimliklerine ait yetki olduğu, icra müdürlüklerinin verdikleri karardan kendiliğinden dönerek yeni bir karar vermelerinin mümkün olmadığı-

Taraflar arasındaki “şikayet” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesince “konusu kalmayan şikayet hakkında karar verilmesine yer olmadığına” dair verilen 6.12.2005 gün ve 2005/1411-1866 sayılı kararın incelenmesi, taraf vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 6.3.2006 gün ve 2006/1546-4316 sayılı ilamı ile; (….İcra müdürlüğünce, verilmiş bir karardan daha sonra kendiliğinden dönülerek, ilk kararın aksine olan ikinci bir karar verilemez. Bu husus şikayete konu edildiği takdirde hakim denetiminden geçerek, sonuçta doğru olan kararın onaylanması halinde icra müdürünün rücu kararı sonuca etkili olmayacağından bu eksiklik Dairemiz süregelen içtihatlarından da açıklandığı üzere bozma nedeni yapılmamaktadır. Bu durumda mahkemece icra müdürünün şikayete konu kararının esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken konusu kalmayan şikayet hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar verilmesi isabetsiz olduğundan mahkeme kararının bozulması gerekmiştir…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

İstek, icra müdürlüğü işlemini şikayete ilişkindir.

İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2005/1956 sayılı dosyasında: alacaklı banka tarafından şikayetçi/borçlu … A.Ş. aleyhine 1.8.2005 tarihli kararın oluşturulması üzerine, alacaklı bankaca vekilince eldeki “şikayet” başvurusuyla “1.8.2005 tarihli son kararın iptali” istenmiştir.

Mahkemece; “16.6.2005 tarihli kararın yasal dayanaktan yoksun olması nedeniyle şikayet yoluyla mahkeme önüne gelmeden bu karardan dönülebileceği, 1.8.2005 tarihli müdürlük kararının doğru olduğu” gerekçesiyle şikayet reddedilmiş; alacaklı vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece şikayete konu kararın esasının incelenerek karar verilmesi gerektiği, “konusu kalmayan şikayet hakkında karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde karar verilmesinin yerinde olmadığı ifade edilerek, hüküm bozulmuş; mahkemece “1.8.2005 tarihli kararın doğru olduğu” gerekçesiyle şikayet reddedilerek önceki kararda direnilmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; “icra müdürlüklerinin verdikleri kararlardan resen dönüp dönemeyecekleri, ikinci kararın kaldırılması konusunda şikayet üzerine mahkemece verilen kararın hukuksal niteliği ve yerindeliği” noktasında toplanmaktadır.

İlkin belirtilmelidir ki, icra müdürlüklerinin verdikleri kararlardan kendiliklerinden dönerek yeni bir karar vermeleri kural olarak mümkün değildir. İcra Müdürlüğü kararlarına karşı, İcra ve İflas Kanunu’muz “şikayet” kurumunu düzenlenmiş ve müdürlük kararlarının değiştirilme ya da iptalini şikayet yoluyla başvuru halinde İcra Hakimliğinin kararıyla olanaklı kılmıştır.

Somut olayda da, mahkemece “şikayet hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmemiş olup, aksine şikayet yoluyla icra müdürlüğünün 1.8.2005 tarihli kararı incelenmiş ve sonuçta işin esası da irdelenerek bu karar yerinde bulunarak şikayet reddedilmiştir.

Şu durumda, bozma ilamı maddi yanılgıya dayanmakta olup, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

HGK. 11.04.2007 T. E:12-231, K:196

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu