2019 Yılı4. Hukuk DairesiSorumluluk&Tazminat

İcra memurunun sorumluluğundan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin davada, kaldırılmaması gereken hacizler için de müzekkere yazıldığı ve hacizlerin kaldırılmasını müteakip dava dışı borçlunun bir kısım taşınmazlarının satıldığı, diğer taşınmazlar üzerindeki hacizlerin ise ikinci sıraya düştüğü ve bu taşınmazların satışının talep edildiği anlaşılmakla, mahkemece tüm takip aşamaları, davacıya ait bir kısım taşınmazın cebri icra yoluyla satılarak satış bedelinin icra dosyasına yatırıldığı da gözetilerek davaya konu edilen gerçek zararın bilirkişi heyeti marifetiyle tespiti gerektiği-

İcra memurunun sorumluluğundan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkin davada, kaldırılmaması gereken hacizler için de müzekkere yazıldığı ve hacizlerin kaldırılmasını müteakip dava dışı borçlunun bir kısım taşınmazlarının satıldığı, diğer taşınmazlar üzerindeki hacizlerin ise ikinci sıraya düştüğü ve bu taşınmazların satışının talep edildiği anlaşılmakla, mahkemece tüm takip aşamaları, davacıya ait bir kısım taşınmazın cebri icra yoluyla satılarak satış bedelinin icra dosyasına yatırıldığı da gözetilerek davaya konu edilen gerçek zararın bilirkişi heyeti marifetiyle tespiti gerektiği-

İncelenerek gereği görüşüldü.

1-İhbar olunan N….’in temyiz itirazları yönünden;

Davada, ihbar olunan hakkında herhangi bir hüküm kurulmamıştır. İhbar olunan, davada taraf olmadığından ve aleyhine hüküm kurulmadığından temyiz hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle ihbar olunan N….’in temyiz dilekçesi reddedilmelidir.

2-Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;

Dava, icra memurunun sorumluluğundan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece istem kabul edilmiş; karar, davalı vekili ve ihbar olunan N…. tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, dava dışı borçlu hakkında başlattığı icra takip dosyasında, borçlunun taşınmazları üzerine konulan haczin icra memurunun hatalı işleminden dolayı kaldırıldığını, yeniden haciz konulması istemi kabul edildiğinde ise bir kısım taşınmazların satılmış bulunmasından dolayı zarara uğradığını iddia ederek uğradığı zararın davalıya ödetilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, Dairemizin 29/11/2012 gün ve 2012/8110 esas 2012/18200 sayılı bozma ilamına uyulmasına ve davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosya kapsamından; mahkemece verilen ilk kararı davalının temyiz ettiği ve yerel mahkeme kararının Dairemizce, davacının, dava dışı borçlu aleyhinde devam ettiği icra takip dosyasından alacağını tahsil imkanı olup olmadığının araştırılması, alacağın tahsil edilmesi halinde zararın doğup doğmadığının tartışılması, aksi halde icra memurunun kusurlu eylemi ile doğan zarar tutarının belirlenerek karar verilmesi gerektiği, eksik incelemeyle hüküm kurulduğu gerekçesiyle bozulduğu anlaşılmaktadır.

Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş ancak, bozma öncesi alınan 30/10/2011 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır. İlgili raporda; davalı idare personelinin dava dışı borçluya ait taşınmazlar üzerindeki hacizleri kaldırdığı, üç adet bağımsız bölümün ise satıldığı, 02/02/2006 tarihli bilirkişi raporunda satılan taşınmazların değerinin belirlendiği, satılan taşınmazların değeri ve davacının dava tarihi itibariyle alacak miktarı göz önüne alındığında davacının zararının oluştuğunun kabulü gerektiği belirtilmiştir. Bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli olmadığı gibi denetime de elverişli değildir. Ayrıca bozma ilamında belirtilen eksiklikler de giderilmemiştir.

Dosya arasına alınan Kocaeli 1. İcra Müdürlüğünün 2014/5273 esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacının, dava dışı borçlu aleyhinde Kocaeli 1. İcra Müdürlüğünün 2001/2929 esas sayılı icra takip dosyasıyla ilamlı icra takibi başlattığı, dava dışı borçluya ait taşınmazlar üzerine haciz şerhi konulduğu, kaldırılmaması gereken hacizler için de müzekkere yazıldığı, hacizlerin kaldırılmasını müteakip dava dışı borçlunun bir kısım taşınmazlarının satıldığı, diğer taşınmazlar üzerindeki hacizlerin ise ikinci sıraya düştüğü ve bu taşınmazların satışının talep edildiği, yeni esasa kaydedilen Kocaeli 1. İcra Müdürlüğünün 2014/5273 esas sayılı icra takip dosyasına bu satış bedelinin ödendiği, icra müdürlüğünce 22/11/2016 tarihinde kesin aciz vesikası verildiği anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlık, haksız eylem sonucu uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin olup, haksız bir eylemin tazminat borcu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zararın doğması, zarar ile fiil arasında illiyet (nedensellik) bağı bulunması gereklidir. Hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören ancak haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlusundan isteyebilir.

Somut olayda; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarında davacının zararının ne şekilde oluştuğu, zarar mevcut ise gerçek zarar miktarının ne olduğu izah edilememiştir. Bu itibarla mahkemece yapılması gereken iş; tüm takip aşamaları, davacıya ait bir kısım taşınmazın cebri icra yoluyla satılarak satış bedelinin icra dosyasına yatırıldığı da gözetilerek davaya konu edilen gerçek zararın gerekirse oluşturulacak yeni bir bilirkişi heyeti marifetiyle tespitinden sonra tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle davacının oluşan gerçek zararının tespitinden ibarettir. Bu yön gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte gösterilen nedenle ihbar olunan N….’in temyiz dilekçesinin reddine; hükmün (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve ihbar olunan N….’ten peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09/07/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.

4. HD. 09.07.2019 T. E: 2018/5425, K: 3853

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu