Davacı vekili, davacının davalı borçlu M….’dan olan kredi kartına dayalı alacağının tahsili için başlattığı icra takibi kapsamında borçlunun maaşı üzerine haciz konulması için yazılan müzekkereye, ilk sırada davalı M… haczinin bulunduğundan bahisle, olumsuz yanıt verildiğini, davalı alacağının muvazaalı şekilde oluşturulduğunu, davalı ile borçlunun yakın akraba olduklarını ve davacının alacağının tahsiline engel olmak amacıyla gerçeğe aykırı bono tanzim ettiklerini ileri sürerek, dava konusu takip ve maaş haczi üzerine cebri icra yapabilme yetkisi verilmesini talep etmiştir.
Davalı M…, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, takip dayanağı olan 60.000,00 TL bonoda alacaklı olan M…’ın aylık 1.200,00 TL emekli maaşının olduğu, 60.000,00 TL borcu elden verdiğini ve herhangi bir belgesi olmadığını beyan ettiği, olağan hayat şartlarına göre 60.000,00 TL’lik nakit paranın herhangi bir belge olmadan başkasına verilmesinin olağan olmadığı, davalı M…’ın bu kadar parayı herhangi bir bankaya yatırmadan yanında taşımasının da olağan hayat şartlarına uygun olmadığı, davalıların alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla bonoyu muvazaalı olarak düzenledikleri gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı M… vekili temyiz etmiştir.
Dosya kapsamına göre, davalı borçlu M….’ın maaşının üzerine konulan muhtelif hacizler, işveren kurum tarafından sıraya konulmuş olup, davacı tarafça bu sıralamada 1. sırada yer verilen davalı M…’ın alacağının muvazaalı olduğu iddiasıyla işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İİK’nın 140/1. maddesinde İcra Müdürlüğünce hangi hallerde haciz sıra cetveli düzenleneceği belirtilmiştir. Maddeye göre haciz sıra cetvelinin düzenlenebilmesi için satış tutarının bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemeye yetmemesi gerekir. Bu madde uyarınca düzenlenen bir sıra cetvelinde, hacizlere ilişkin takip dosyası (takip tarihi, haciz tarihi, alacak miktarı gibi) bilgilerine, ipotek veya hapis hakları varsa bu hakların tesis edildiği tarihlere ve dayanak bilgilerine yer verilmesi gerekir. Somut olayda, icra dosyasına intikal etmiş bir para bulunmamaktadır. İİK’nın 83/2. madde hükmüne göre, maaş üzerinde birden fazla haciz varsa bunlar İcra Müdürlüğü’nce sıraya konur ve sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez. Açıklanan bu durum karşısında İcra Müdürlüğünce yapılan maaş hacizlerinin ve yapılması gereken kesintilerin İİK’nın 355. madde hükmü uyarınca bildirilmesi üzerine davacının çalıştığı kurum tarafından maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK’nın 140/1. maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemez. Dairemizin 14.01.2014 tarihli ve 2013/7887 E. 2014/82 K. sayılı ilamı bu yöndedir.
Bu durumda mahkemece, davanın dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK’nın 19. (818 Sayılı BK’nın 18) maddesinde düzenlenmiş muvazaa iddiasına dayalı iptal istemine ilişkin olduğunun kabulü ile bu madde kapsamındaki genel ilkelere ve ispat usulüne uygun olarak uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekir.
Dosya kapsamında, ispat yükü üzerinde bulunan, davacı yanca ispata yeterli delil ileri sürülmediği halde, salt hayatın olağan akışına dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı M… vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının talep halinde temyiz edene iadesine,
kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.02.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
23. HD. 05.02.2020 T. E: 2016/6275, K: 712