T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
23. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/2011
KARAR NO : 2021/1425
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 23. İCRA HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/05/2019
NUMARASI : 2016/923 Esas – 2019/415 Karar
DAVANIN KONUSU : İtfa itirazı, şikayet
KARAR TARİHİ : 15/06/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/06/2021
Yukarıda ayrıntıları belirtilen mahkeme kararının süresi içinde istinafen incelenmesi davalı tarafından talep edilmekle, görevlendirilen Üye Hakim tarafından hazırlanan rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonucunda duruşma açılmaksızın gereği görüşülüp düşünüldü:
Davacı/borçlu vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin, eski eşi olan alacaklı ile 07/11/2002 tarihinde anlaşmalı boşandığını, boşanma ilamına göre müvekkilinin davacıya aylık 500-TL yoksulluk, müşterek çocuk için ise aylık 350-TL iştirak nafakası ödenmesine karar verildiğini, müvekkilinin 2006 yılında iflas etmesi nedeniyle nafaka borçlarını alacaklının banka hesabına ödemeye devam ettiğini, müvekkilinin davalının yüklü miktarda geliri olduğunu öğrenmesi üzerine hem yoksulluk hem de iştirak nafakasının iptali için dava açtığını, İstanbul Anadolu 6. Aile Mahkemesi’nin 2013/498 esas ve 2015/958 karar sayılı kararı ile yoksulluk nafakasının dava tarihi olan 05/06/2013 tarihinden itibaren, iştirak nafakasının ise 09/02/2014 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kaldırılmasına karar verildiğini, kararın onandığını, müvekkilinin mahkeme kararı, alacaklıya yapılan ödeme dekontları, sulh sözleşmesi ve makbuzları sunarak, icra müdürlüğünün maaş kesintileri de dahil edilerek kalan borç miktarının hesaplanmasını talep ettiğini, icra müdürlüğünün harici ödemeleri kabul etmeyerek yapmış olduğu hesaplama neticesinde 138.741,03-TL borç hesapladığını, yapılan hesaplama harici ödemeleri kapsamadığından hatalı olduğunu, alacaklının daha önceki fahiş talebi nedeniyle de yapılan şikayet nedeniyle İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 24/10/2017 tarih, 2006/1185 esas ve 2007/1115 karar sayılı kararı ile takibin kısmen iptaline karar verildiğini, alacak aslının 27.200-TL olarak kabul edildiğini, müvekkilinin 1 Haziran 2006 tarihine kadar Adana Noterliği vasıtası ile alacaklıya yapmış olduğu tüm ödemelerin kayıt altına alındığını, 9.638-Euro ödeme yapmış olduğunu belirterek kalan dosya borcuna ilişkin 20/06/2016 tarihli hesaplama işleminin iptaline, müvekkilinin kalan borcunun bilirkişi marifetiyle hesaplanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı/alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının nafaka sayılamayacak ödemelerini bu dava ile kabul ettirmeye çalıştığını, davacının Hollanda’da çalıştığı için sosyal devlet kapsamında çocuk için aldığı ödemeyi mahkemece takdir edilen yoksulluk nafakasına mahsup ettirmeye çalıştığını, Hollanda’da taraflar arasındaki nafakadan bağımsız olarak devlet yardımı olarak ilgili kişiye çocuk parası ödendiğini, davacının bir ara ödemeyi almadığını belirterek kendisinde alıkoyduğunu, yapılan ödemelerin müvekkili ile ilgili olmayıp müşterek çocuk ile ilgili olduğunu, davacının iddia ettiği ödemelerin Hollanda makamlarının çocuğun velayetinin olduğu ebeveyne ödemesi gereken paralar olduğunu, ancak kötüniyetli davacının bu paraları kendisi alıp içinden tenkis yaparak düzensiz olarak müvekkiline aktardığını, davacının daha önce İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2006/1185 esas sayılı dosyasındaki davaya konu ettiği ödemeleri de bu davada mükerrer olarak saymaya çalıştığını, vekalet ücreti ödemesini de nafakaya mahsup ettirmek istediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesi; kök ve ek bilirkişi raporuna itibar ederek, 01/03/2018 tarihi itibariyle 99.151,67- TL birikmiş nafaka, 82.719,79-TL işlemiş faiz, 2.611,67- TL icra gideri ve tahsil harcı, 3.573,34- TL icra vekalet ücreti olmak üzere alacak miktarının toplam 188.056,47-TL olduğu, bu miktardan 75.421,46-TL tutarındaki ödemeler düşüldüğünde bakiye borç miktarının 112.635,01 TL olduğu gerekçesi ile şikayetin kabulüne, 01/03/2018 tarihi itibariyle dosya borcunun 112.935,01 TL olduğunun tespitine karar vermiştir.
Davalı/alacaklı vekili istinaf dilekçesinde; davacının haricen yaptığı ödemeleri icra müdürlüğünün ödeme olarak kabul etmemesi ve hesaplamaya dahil etmemesi üzerine huzurdaki davanın açıldığını, davanın açılmasına sebebiyet vermediklerini, davacının kötüniyetli olduğunu, buna benzer bir davayı daha önce de açtığını, icra dosyasına yatırılmayan paranın icra hesabına konu olmasının mümkün olmadığını, cevap dilekçelerinde belirttikleri ve 26/10/2016 tarihli dilekçede açıkladıkları üzere bölük pörçük ödemelerin, Hollanda da ödenen çocuk parası tutarları ile mukayesesinin yapılmadığını, bu ödemelerin davacının cebinden yapılmadığını, bu ödemelirin şahsi nafaka borcuna sayılamayacağını, davacının yeminli beyanının alınması taleplerinin reddedilmesinin yerinde olmadığını, harici ödemelerin ahlaki ödeme kapsamına girdiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı dilekçesindeki açıklamalardan, davacının talebinin harici ödemelerin dosya borç hesabında dikkate alınmaması nedeniyle borç hesabının iptali talebine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
İcra müdürlüğünün, alacaklı tarafından haricen tahsil edildiği iddia edilen ödemelerin alacaklı tarafça icra dosyasına bildirilmediği sürece, borçlunun talebi üzerine borç hesabında dikkate alması mümkün değildir. Ancak, borçlunun takibin kesinleşmesinden sonraki harici ödeme iddiasının İİK’nın 33/2. maddesi uyarınca her zaman icra mahkemesinde ileri sürülmesi mümkündür. Dolayısıyla dava dilekçesindeki harici ödeme iddiası İİK’nın 33/2. maddesi kapsamında icranın geri bırakılması istemi olarak nitelendirilip sonuçlandırılması gerekir. Harici ödeme kanıtlandığı takdirde de şikayet konusu borç hesabının düzeltilmesi gerekir.
Davacının dava dilekçesi ekinde dayandığı 2002-2006 tarihleri arasındaki ödemelere ilişkin noterde tercümesi de yapılan dekontların takip tarihinden sonraki 04/09/2006 tarihli 450-Euro tutarlı ödeme dışındakilerin daha önce İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2006/1185 esas ve 2007/1115 karar sayılı dosyasında değerlendirildiği anlaşıldığından, eldeki başvuruda yeniden değerlendirilmesi olanaklı değildir. 450 Euro tutarlı ödemenin ise anılan kararda bakiye borç hesabında dikkate alınması gerektiğine hükmedilmiş olduğundan bilirkişi ek ve kök raporunda bu ödemenin değerlendirilmesi yerindedir.
Bilirkişi raporunda, davacıya icra emrinin 10/11/2006 tarihinde tebliği ile takibin kesinleşmesinden sonraki devrede davalının banka hesabına 06/03/2008 ile 20/03/2012 tarihleri arasında toplam 7.718-Euro (12.265,40-TL) ödeme yapıldığı belirlenmiştir. Anılan ödemelere ilişkin dekontlarda ödemelerin nafaka ödemesi olduğuna dair açıklama bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı/alacaklı taraf da bu ödemeleri almadığını iddia etmemiş, ancak, ödemelerin gerçekte borçlunun Hollanda devletinden aldığı çocuk yardımı paralarının davacı tarafından bir kısmı uhdesinde alıkonularak gönderilen paralar olduğu, nafakaya mahsup edilemeyeceği ileri sürülmüştür. Davacı/borçlunun takibe konu nafaka borcunu, hak sahibi olduğu devletten aldığı yardım parası ile veyahut başkaca gelirleri ile ödemesinin önemi bulunmamaktadır. Hollanda devletinin davacıya ödediği bir kısım yardım paralarının gerçekte hak sahibinin kim olduğunun eldeki davada tartışılması olanaklı değildir. Ödemelerin davacı tarafından nafaka açıklaması ile yapıldığı açık olduğundan, anılan ödemelerin nafaka borcuna mahsubu ve harici ödeme tutarının Türk Lirası karşılığı olan 12.265,40-TL ve protokol ile haricen alacaklı vekiline ödendiği anlaşılan 2.902,54-TL’nin (toplam 15.167,94-TL) TBK’nın 100. maddesine göre ödeme tarihleri gözetilip mahsup yapılarak İİK’nın 33/2. maddesi uyarınca icranın geri bırakılması gerekmektedir. Ek bilirkişi raporunda da bu ödemeler nafaka borcundan ödeme tarihleri gözetilerek TBK’nın 100. maddesine uygun olarak mahsubu yapıldığı anlaşılmaktadır. Yine icra dairesine yapılan ödemeler de borç hesabında gözetilmiştir.
Ancak, eldeki davada şikayet konusunu oluşturan borç hesabı, 20/06/2016 tarihli “nafaka dosya hesabı” olup, bilirkişi tarafından dava konusu olmayan dava tarihinden sonraki icra dairesine yapılan ödemeler de gözetilerek 01/03/2018 tarihine kadar hesaplama yapılmış, mahkemece de talep aşılarak bu tarihe kadar yapılan hesaplamaya göre karar verilmiş olup hüküm bu yönüyle hatalıdır. Mahkemece yukarıda açıklandığı üzere 15.167,94-TL harici ödeme gözetilerek bu ödemeler yönünden icranın geri bırakılmasına karar verilip, 20/06/2016 tarihine kadar dosya borcu belirlenerek “Nafaka Dosya Hesabı” düzeltilmelidir.
Bu husus yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasını gerektirmediğinden bilirkişi ek raporundaki 20/06/2016 tarihinden sonraki 01/03/2018 tarihine kadar olan döneme ilişkin yapılan hesaplama dışlandığında, 20/06/2016 tarihi itibariyle, 117.641,82-TL bakiye borç bulunduğu anlaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, davacı/borçlu tarafından nafakaya mahsuben yapılan toplam 15.167,94-TL harici ödeme bakımından icranının geri bırakılmasına, bu ödemenin TBK’nın 100. maddesi gereğince ödeme tarihlerine göre dosya borcundan mahsubu neticesinde 20/06/2016 tarihli “Nafaka Dosya Borcu” hesabında bakiye borç miktarının 117.641,82-TL olarak düzeltilmesine, davalının sair istinaf isteminin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
I-Davalının istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/923 esas – 2019/415 karar sayılı ve 16/05/2019 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
1-Davanın KABULÜNE, İstanbul 14. İcra Dairesi’nin 2011/3532 esas sayılı takip dosyasında davacı/borçlu tarafından nafakaya mahsuben yapılan toplam 15.167,94-TL harici ödeme bakımından icranının geri bırakılmasına, bu ödemenin TBK’nın 100. maddesi gereğince ödeme tarihlerine göre dosya borcundan mahsubu neticesinde 20/06/2016 tarihli “Nafaka Dosya Borcu” hesabında bakiye borç miktarının 117.641,82-TL olarak DÜZELTİLMESİNE,
2-Alınması gereken 59,30-TL karar harcından, peşin alınan 29,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 30,10-TL harcın davalıdan Hazine yararına tahsiline,
3-Davacı tarafından yapılan başvuru ve peşin harç masrafı 42,70-TL, tebligat, posta ve bilirkişi masrafı 381-TL, olmak üzere toplam 423,70-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince belirlenen 1.360-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansının yatıranlara iadesine,
II-Davalının sair istinaf taleplerinin ESASTAN REDDİNE,
III-Davalı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf peşin karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde kendisine iadesine,
IV-Davalı tarafından yatırılan 121,30-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, dosya masrafından oluşan toplam 42-TL istinaf yargılama giderinin istinaf talebinin kısmen kabulüne karar verildiği dikkate alınarak takdiren 1/2’lik kısmı olan 21-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
V-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme ve müzakere neticesinde HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.15/06/2021