İçtihatlar Kategorisine En Son Eklenenler
-
Davalılar hakkında yapılan icra takibi üzerine düzenlenen ihtarlı ödeme emri davalılardan birine tebliğ edilmediğinden ve tüm kiracılar yönünden temerrüt gerçekleşmediğinden kiralananın tahliyesine karar verilmesinin doğru olmadığı-
-
Ödeme belgelerinin borcu sonlandıran belgelerden olup yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gerekeceği-
-
Kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve tahliye istemlerine ilişkin davada, ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal otuz günlük ödeme süresi beklenmeden tahliye isteminde bulunulamayacağı-
-
Tahliye ihtarlı ödeme emri tebliğ edilmediğinden henüz itiraz hakkı doğmamış olup borçlunun haricen icra takibini öğrenerek itiraz etmesinin de durumu değiştirmeyeceğinden İİK. mad. 269’da belirtilen itiraz ve ödeme sürelerinin işlemeyeceği-
-
Türk Borçlar Kanunu’nun 315. maddesinde konut ve çatılı işyeri kiralarında temerrüt ihtarında verilecek sürenin 30 gün olarak öngörüldüğü, davaya dayanak icra takip dosyasında, davalı borçluya gönderilen örnek 13 ödeme emrinde 7 günlük itiraz ve 7 günlük ödeme süresinin tanındığının görüldüğü, bu durumda yasal koşulları içermeyen ödeme emri hukuki sonuç doğurmayacağından bu ödeme emrine bağlı olarak tahliye kararı verilemeyeceği-
-
Şikâyet tarihi itibariyle boşanma ilâmı ve bununla hükmedilen iştirak nafakasına dair ilâmın kesinleşmiş olduğunun, eşe ve çocuklara önceki ilâmla verilmiş olan tedbir nafakasının boşanma ilâmının kesinleşmesi ile son bulacağının (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 197-169. maddeleri), bu ilâma dayanılarak yapılmış ek bir talep ve gönderilmiş yeni bir icra emri bulunmadığının, iştirak ve yoksulluk nafakasına dönüşen tedbir nafakasının İcra Müdürlüğünce tahsilinin ise ancak kesinleşen kararın ayrıca takibe konulması veya aynı dosya üzerinden yeni talep açılarak buna ilişkin icra emrinin tebliğiyle mümkün olacağının
-
İİK’nun 36. maddesinin hem genel mahkemeler hem de icra mahkemesi tarafından İİK mad. 269 ve 276 maddelerine göre verilen tahliye kararları hakkında uygulanacağı ve borçlu kiracıdan istenecek güvence miktarının “üç aylık kira bedeli” olduğu- İcranın durdurulması için İİK 36 uyarınca icra dosyasına yatırılan güvence parasının “kira parası” olmayıp teminat niteliğinde olduğu
-
Taşınmazın borçlunun borcu nedeniyle haczedilebilmesi için haciz tarihinde borçlu adına kayıtlı olmasının zorunlu ve yeterli olup şikayetçinin haczin kaldırılması istemi ancak genel mahkemede açılacak davada tartışılabileceği, takibin tarafı olmayan şikayetçinin, haczin hukuki değerini yitirdiğinden bahisle haczin kaldırılmasını isteyemeyeceği
-
İcra müdürlüğünün alacaklı tarafça ibraz edilen mahkeme kararı ile ilgili olarak talep doğrultusunda ve yerine getirilmesi istenilen ilama uygun şekilde icra emri düzenlemesi gerektiği, bu konuda herhangi bir takdir yetkisi bulunmadığı, takibe konu edilen mahkeme kararının kesinleşmeden takibe konu edilemeyeceği yönündeki şikayetin ancak kendisine icra emri gönderilen takip borçlusu tarafından ileri sürülmesi gerektiği
-
Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için, ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerekir. Zira, zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır.
-
Alacağı rehinle temin edilmiş olan rehin alacaklısı (kural olarak) ilk önce rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmak zorunda olduğundan, mükerrerlik iddiasının ancak rehnin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takip dışındaki diğer takipler yönünden ileri sürülebileceği (İİK 45/1)
-
Menfi tespit ilamları, İcra ve İflas Kanunu’nun 72/5. maddesi karşısında kesinleşmeden takibe konulamaz. İlam bir bütün olup, ilamda yer alan eklentiler de aynı kurala tabidir. İlamda yer alan tüm alacak kalemlerinin, ilamın kesinleştiği tarihte muaccel hale geleceği belirgin olmakla, ilam kesinleşmeden eklentilerin de ayrıca takibe konu edilmeleri söz konusu olamaz.
-
Şikayet tarihi itibariyle takibe konu ilam henüz kesinleşmediğinden menfi tespit davası istirdata dönüşmüş olsa da bu ilamın kesinleşmeden infazı mümkün olmayacağı
-
CMK Hükümleri gereğince “UZLAŞMANIN sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz” hükmü Anayasa Mahkemesince İptal Edilmiştir.
-
Mahkemece, takip talebinde sadece haciz yolunun seçildiği, tahliye talebinin olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de dava konusu takip dosyasında yer alan takip talepnamesindeki “01/06/2015 başlangıç tarihli kira sözleşme metni ile tahliyesi” ibaresinden alacaklı tarafından tahliye yolunun da tercih edildiği anlaşılmaktadır. Öte yandan takip dayanağı kira sözleşmesinden kiralanan yerin adresi belli olduğundan ayrıca tahliye adresinin gösterilmesi zorunlu değildir.
-
Usul ekonomisi ilkesi gereğince, takibe dayanak ilamın bozulması üzerine bozmaya uyularak verilen yeni ilamın icrası, alacaklının duran takibe devam etmesi ve borçluya fark alacakları için icra emri gönderilmesi ile mümkündür.