2020 Yılı8. Hukuk DairesiTahliye (İİK 135)

İhale ile taşınmazı satın alan kişi veya kurumun taşınmazın mülkiyetini ihalenin kesinleşmesi halinde ihale tarihinde kazanmış olacağı, buna göre, ihale tarihinde mülkiyetin davacı bankaya geçtiği ve davalının kira ilişkisinin de kanıtlanamadığı anlaşıldığına göre, iddia ve savunma çerçevesinde tarafların delilleri toplanarak davacı lehine hesaplanacak ecrimisile hükmedilmesi gerekeceği-

İhale ile taşınmazı satın alan kişi veya kurumun taşınmazın mülkiyetini ihalenin kesinleşmesi halinde ihale tarihinde kazanmış olacağı, buna göre, ihale tarihinde mülkiyetin davacı bankaya geçtiği ve davalının kira ilişkisinin de kanıtlanamadığı anlaşıldığına göre, iddia ve savunma çerçevesinde tarafların delilleri toplanarak davacı lehine hesaplanacak ecrimisile hükmedilmesi gerekeceği-

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

Davacı vekili, davaya konu 1700 parselde kayıtlı taşınmazda yer alan 8 numaralı daireyi davacının cebri icra yoluyla edindiği, davalının haksız işgali nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 18.000 TL ecrimisilin faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, İİK’nin 135.maddesi gereğince davalıya 15 gün içerisinde davaya konu taşınmazdan tahliyesine ilişkin tahliye emri göndermediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, ecrimisil istemine ilişkindir.

Bilindiği üzere, 4721 sayılı TMK’nin 705. maddesinde “Miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” denilerek, mülkiyetin kazanılması ve tescil koşulları düzenlenmiştir, İcra İflas Kanunu’nun 134/1 maddesinde ise “İcra dairesi tarafından taşınmaz kendisine ihale edilen alıcı, o taşınmazın mülkiyetini iktisap etmiş olur. İhale kesinleşinceye kadar taşınmazın ne şekilde muhafaza ve idare edileceği icra dairesi tarafından kararlaştırılır.” hükmüyle, cebri ihale sonucu mülkiyetin kazanılması ve ihale kesinleşinceye kadar taşınmazın idare ve korunma şekli belirlenmiştir.

Bu yasal düzenlemelere göre ihale ile taşınmazı satın alan kişi veya kurum taşınmazın mülkiyetini ihalenin kesinleşmesi halinde ihale tarihinde kazanmış olur.

Somut olayda; dava konusu 8 numaralı dairenin dava dışı … adına kayıtlıyken, 08.12.2010 tarihinde davacı banka adına satış yoluyla tescil edildiği, davacının davaya konu taşınmazı cebri icra yoluyla edindiğini beyan ettiği, dosya kapsamına göre taşınmazın davacıya cebri icra yoluyla ihale edildiği tarihe ilişkin tarihin belirlenemediği, davalının davaya konu taşınmazda önceki malik …’nın kiracısı sıfatıyla kullanımı olduğunu haksız işgali olmadığını savunmuş ise de dosya kapsamına göre kira ilişkisinin kanıtlanamadığı anlaşılmaktadır. Buna göre,ihale tarihinde mülkiyetin davacı bankaya geçtiği ve kira ilişkisinin de kanıtlanamadığı anlaşıldığına göre, iddia ve savunma çerçevesinde tarafların delilleri toplanarak davacı lehine hesaplanacak ecrimisile hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay İlamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 02.11.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

8. HD. 02.11.2020 T. E: 2018/6788, K: 6638

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu