12. Hukuk Dairesi2022 YılıHGKİhalenin Feshi

İhale konusu taşınmazın tapu kaydına konulan ihtiyatî tedbir kararı cebri satışı da önleyecek şekilde olmadığından, tapu kaydındaki ihtiyatî tedbir şerhi dolayısı ile şikâyetçi ihalenin feshini isteyebilecek ilgililerden de olmadığı

İhale konusu taşınmazın tapu kaydına konulan ihtiyatî tedbir kararı cebri satışı da önleyecek şekilde olmadığından, tapu kaydındaki ihtiyatî tedbir şerhi dolayısı ile şikâyetçi ihalenin feshini isteyebilecek ilgililerden de olmadığı- İhale konusu taşınmazın tapu iptali ve tescile ilişkin mahkeme kararı henüz tescil edilmediğinden, tapu kaydında hâlen hissedar olarak görünen şikayetçinin İİK 134/2 gereğince tapu sicilindeki ilgililerden sayılacağı ve ihalenin feshini isteme hakkının bulunduğu-

1. Taraflar arasındaki “ihalenin feshi” isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Ankara Batı İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen şikâyetin kabulüne ilişkin karar alacaklı vekili ile borçlu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı alacaklı vekili ile borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. İNCELEME SÜRECİ

Şikâyetçi İstemi:

4. Şikâyetçi vekili şikâyet dilekçesinde; Ankara Batı 3. İcra Müdürlüğünün 2013/875 Tal. sayılı dosyasında Ankara ili, Etimesgut ilçesi, Eryaman Mah., 45891 ada, 7 parselde kayıtlı bulunan 21 nolu bağımsız bölümün üçüncü kişi Ç. B.’a ihale edildiğini, asıl icra dosyasında borçlunun E. C., alacaklının D. Spor Malzemeleri San. ve Tic. Ltd. Şti. olduğunu, ihale konusu taşınmaz ile ilgili borçlu E. C.’a karşı asliye hukuk mahkemesinde ihtiyatî tedbir talepli dava açtıklarını, Ankara Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/213 E. sayılı dosyasında verilen 12.08.2014 tarihli tedbir kararı ile “…dava konusu Ankara İli Etimesgut İlçesi Eryaman Mahallesi 45891 ada 7 parselde bulunan 21 numaralı bağımsız bölümün, Sincan 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/1538 E. ve 2014/356 K. sayılı ilamı ile E. C. adına tapuya tesciline karar verilmiş ise de, eldeki dava sonuçlanıncaya kadar 21 nolu dairenin davalı E. C. adına tesciline ilişkin işlemin durdurulmasına ve dava konusu edilen 19 nolu ve 21 nolu bağımsız bölümlerdeki hisselerin üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir konulmasına…” karar verildiğini, tedbir kararının taşınmazın tapu kaydına 14.08.2014 tarihinde işlendiğini, bu şerhe rağmen icra müdürlüğünce şerh dikkate alınmayarak satışın yapıldığını, gayrimenkulün aynından kaynaklanan bir sebeple ihtiyatî tedbir konulmuş olduğundan cebri icrayı engellediğini, icra müdürünün tedbiri koyan mahkemeye tedbirin satışı engeller mahiyette olup olmadığını sorarak mahkemenin cevabına göre hareket etmesi gerektiğini, ancak icra müdürünün bunu yapmadığını ileri sürerek taşınmazın ihalesinin feshine karar verilmesini talep etmiştir.

Karşı Taraf Cevabı:

5. Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 134. maddesinin 2. fıkrası gereğince yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilinde ilgililer ve pey sürmek koşulu ile ihaleye katılanların ihalenin feshini isteyebilecekleri, Kanun’un açık hükmü dikkate alındığında şikâyetçinin ihalenin feshini talep etmeye yetkili olmadığından şikâyetin sıfat yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, Özel Dairenin içtihadi nitelik kazanmış uygulamalarına göre taşınmaz üzerindeki ihtiyatî tedbirin cebri icra yoluyla satışa engel teşkil etmediğini, yalnızca üçüncü şahıslara rızaen satışının önüne geçme amacını taşıdığını belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.

6. Borçlu vekili cevap dilekçesinde; Ankara Batı (Sincan) 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 17.03.2014 tarihli ve 2013/1538 E., 2014/356 K. sayılı kesinleşmiş kararında 21 nolu bağımsız bölümün müvekkili adına tapuya tesciline karar verildiğini, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 705. maddesinin 2. fıkrası uyarınca müvekkilinin 21 nolu bağımsız bölümün mülkiyetini tapuya tescilden önce mahkeme kararı ile kazandığını, şikâyetçinin Ankara Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/213 E. sayılı dosyasında herhangi bir hukukî dayanağı olmaksızın 21 nolu bağımsız bölümün kendi adına tescilini talep ettiğini, verilen ihtiyatî tedbir kararının cebri icra yolu ile satışı engellemediğini belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.

7. İhale alıcısı; yazılı beyanda bulunmamış, duruşmada şikâyetin reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

8. Ankara Batı İcra (Hukuk) Mahkemesinin 24.02.2015 tarihli ve 2014/897 E., 2015/136 K. sayılı kararı ile; ihaleye konu bağımsız bölümün M. Ç., E. C., R. C. ve A. A. T. adlarına 1/4 pay ile kayıtlı iken borçlu E. C.’ın payına münhasır olmak üzere hacizler konulduğu, aynı maliklerin yine aynı binadaki 19, 20 ve 22 numaralı bağımsız bölümlerde de yine aynı oranda pay sahibi olmaları sebebiyle Sincan 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/1538 E. sayılı dosyası ile ortaklığın giderilmesi davasına konu olduğu, taraflar arasındaki sulh protokolü doğrultusunda taksimin gerçekleştirilerek 19 nolu bağımsız bölümün M. Ç.’e, 21 nolu bağımsız bölümün E. C. ve 22 nolu bağımsız bölümün de A. T. adına tapuya tesciline 17.03.2014 tarihinde karar verildiği, ancak bu karar öncesinde taraflardan borçlu E. C.’ın 19 nolu bağımsız bölümdeki 1/4 oranındaki payını üçüncü kişiye devretmiş olduğu, buna rağmen Sulh Hukuk Mahkemesi kararı doğrultusunda 21 nolu bağımsız bölümü kendi adına tescil ettirdiği, bu arada davacı M. Ç.’in 19 nolu bağımsız bölümün kendi adına tescilini sağlamaya yönelik girişimi sırasında duruma vakıf olması neticesinde E. C. aleyhine Ankara Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/213 E. sayılı dosyasıyla 19 ve 21 nolu bağımsız bölümlere yönelik tedbir talepli tapu iptali ve tescil davasını ikame ettiği, asliye hukuk mahkemesince 12.08.2014 tarihinde tedbir talebi kabul edilerek “21 nolu dairenin davalı E. C. adına tesciline ilişkin işlemin durdurulmasına ve dava konusu edilen 19 nolu ve 21 nolu bağımsız bölümlerdeki hisselerin üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir konulmasına” karar verildiği, tedbir kararının tapu kaydına 14.08.2014 tarihinde işlendiği, 04.09.2014 tarihine kadar taşınmaz üzerinde sadece borçlu E. C. payı hacizliyken Ankara 12. İcra Müdürlüğünün 2013/6670 E. sayılı asıl takip dosyasından bu tarihte yazılan ek talimat yazısıyla “söz konusu taşınmaz her ne kadar tapu kaydında hisseli olarak görünse de Sincan 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 17.03.2014 tarihli ve 2013/1538 E., 2014/356 K. sayılı ilamı ile satış istenen 21 nolu bağımsız bölümün tamamının borçlu E. C. adına tesciline karar verilmiştir.” şeklinde ek talimat yazılarak taşınmazın tamamının satışının istendiği, bu tarihten sonra taşınmazın çıkarılan tapu kaydında da hâlen E. C.’ın 1/4 paydaş göründüğü, bu durum karşısında Ankara Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin tedbir kararının verildiği tarihe göre tedbir kararı dikkate alınmaksızın, takibin başında taşınmazın 1/4 payına haciz konulduğu göz ardı edilip, keza yine kıymet takdirinin de yine 1/4 hisseye göre yapılması ve taşınmaz üzerindeki mülkiyet sorunu tam olarak çözüme kavuşmadan satış tarihinden önce yukarıda bahsedilen tedbir kararına rağmen taşınmazın tamamının ihale edilmesiyle ihalenin feshi koşullarının gerçekleştiği gerekçesi ile şikâyetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

9. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili ile borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

10. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 05.10.2015 tarihli ve 2015/21100 E., 2015/22928 K. sayılı kararı ile;

“…Davacı (3. kişi) vekili icra mahkemesine yaptığı başvuruda; Ankara Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/213 E. dosyasında taşınmazın tamamının borçlu adına tescilinin tedbiren durdurulmasına karar verildiğini, bu tedbirin cebri satışa da engel olduğunu belirterek ihalenin feshini istemiş, mahkemece, şikâyetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmiştir.

İİK.’nun 134/2 maddesinde; “(Değişik: 9/11/1988 – 3494/22 md.) İhalenin feshini, Borçlar Kanununun 226 ncı maddesinde yazılı sebepler de dahil olmak üzere yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler yurt içinde bir adres göstermek koşuluyla icra mahkemesinden şikayet yolu ile ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde isteyebilirler. İlgililerin ihale yapıldığı ana kadar cereyan eden muamelelerdeki yolsuzluklara en geç ihale günü ıttıla peyda ettiği kabul edilir. İhalenin feshi talebi üzerine icra mahkemesi talep tarihinden itibaren yirmi gün içinde duruşma yapar ve taraflar gelmeseler bile icap eden kararı verir. Talebin reddine karar verilmesi halinde icra mahkemesi davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahküm eder. (Ek cümle: 17/7/2003- 4949/38 md.) Ancak işin esasına girilmemesi nedeniyle talebin reddi hâlinde para cezasına hükmolunamaz ” hükmüne yer verilmiştir.

Madde metninden de anlaşılacağı üzere, satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler ihalenin feshi talebinde bulunabileceklerdir.

Somut olayda; Sincan 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 17.03.2014 tarih, 2013/1538E.-2014/356K. sayılı ilamı ile ihaleye konu olan 21 bağımsız bölüm numaralı taşınmazın tamamının borçlu E. C. adına tesciline dair verilen karar 06.06.2014 tarihinde kesinleşmiş olmakla haciz ve ihale tarihi itibariyle taşınmazın tamamı borçluya aittir. İhalenin feshini isteyen şikâyetçi 3. kişinin açtığı dava sonucu, Ankara Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/213E. sayılı dosyasından verilen 12.08.2014 tarihli tedbir kararı ise şikayetçi 3. kişiye ihalenin feshini isteyecek ilgili sıfatı kazandırmaz.

O halde mahkemece, şikâyetçi 3. kişinin ihalenin feshi isteminin aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

11. Ankara Batı İcra (Hukuk) Mahkemesinin 05.04.2016 tarihli ve 2016/209 E., 2016/378 K. sayılı kararı ile; şikâyetçi lehine Ankara Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen tedbir kararının tarihine, hatta ihale tarihine kadar tapu kaydında şikâyetçi M. Ç.’in 1/4 paydaş olarak tescilli olduğu, bu aşamaya kadar Sincan 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin borçlu lehine verdiği tescil kararı gereğince mülkiyet hakkının sicile tescil edilmediği, sadece tescil ilamının varlığının beyanlar hanesinde gösterildiği, taşınmaz mülkiyetinin TMK’nın 705. maddesi gereğince tapu iptal ve tescil kararının kesinleşmesi sonucu, karar tarihi itibariyle adına tescil kararı verilene geçtiği, ancak aynı madde uyarınca yeni malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi için mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olması gerektiği, dolayısıyla ihaleyi gerçekleştiren icra müdürünün mevcut tapu kaydına göre ihale usulünü yerine getirmesi gerektiği, somut olayda her ne kadar haciz tarihinden önce taşınmazın borçlu adına tesciline karar verilmiş ve karar kesinleşmiş ise de, mülkiyet hakkı tapu kütüğüne tescil edilmemiş olduğundan ve ihale tarihinde dahi şikâyetçi taşınmazın 1/4 paydaşı göründüğünden İİK’nın 134. maddesinin 2. fıkrasında ihalenin feshini talep edebilecekler arasında sayılan tapu sicilindeki ilgililer kavramı içinde sayılması gerektiği, tapu sicilinde paydaş olarak görünen kişinin ihalenin feshi davasında aktif husumetinin bulunduğu hususunda tereddüt bulunmamasının ötesinde, İİK’nın 127. maddesi gereğince satış ilanının tebliği gereken ilgili olduğu gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

12. Direnme kararı süresi içinde alacaklı vekili ile borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; şikâyetçinin ihalenin feshini isteyebilecek ilgililerden olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

A. Alacaklı D. Spor Malzemeleri San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin temyizi yönünden;

14. Bilindiği üzere hukukî yarar dava şartı olduğu gibi, temyiz istemi için de gereken bir şarttır.

15. Somut olayda icra mahkemesinin 24.02.2015 tarihli ilk kararı alacaklı vekili tarafından 02.03.2015 tarihli süre tutum dilekçesi ile temyiz edilmesine rağmen gerekli temyiz harç ve masraflar yatırılmamıştır. 24.02.2015 tarihli gerekçeli karar alacaklı vekiline 20.03.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Mahkemece 17.03.2015 tarihli ek karar ile; temyiz harcı ve posta giderleri yatırılmadığından alacaklı vekilinin temyiz talebinin reddine karar verilmiştir. Özel Dairenin 16.06.2015 tarihli kararı ile; mahkemenin 17.03.2015 tarihli ve 2014/897 E., 2015/136 K. sayılı ek kararının alacaklı tarafa tebliği ile yasal temyiz süresinin geçmesi beklendikten sonra gönderilmesi için dosyanın mahalline geri çevrilmesine karar verilmiştir. Mahkemenin 17.03.2015 tarihli ek kararı alacaklı vekiline 10.07.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Alacaklı vekili tarafından, mahkemenin 17.03.2015 tarihli temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararı temyiz edilmemiştir. Bu durumda alacaklı vekili tarafından mahkemenin ilk kararı temyiz edilmemiş sayıldığından mahkemenin ilk kararını temyiz etmeyen alacaklı vekilinin direnme kararını temyizinde artık hukukî yararı bulunmamaktadır.

16. O hâlde alacaklı D. Spor Malzemeleri San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin temyiz isteminin hukukî yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.

B. Borçlu E. C. vekilinin temyizi yönünden;

17. Uyuşmazlığın çözümünde öncelikle İİK’da yer alan şikâyetin açıklanması gerekmektedir.

18. Şikâyet İİK’nın 16, 17 ve 18. maddelerinde düzenlenmiştir. Şikâyet icra ve iflas dairelerinin, kanuna aykırı olan veya hadiseye uygun bulunmayan işlemlerinin iptali veya düzeltilmesi veya yerine getirilmeyen veya sebepsiz sürüncemede bırakılan bir hakkın yerine getirilmesi için icra takibinin taraflarına veya hukukî yararı bulunan diğer kişilere tanınmış kendine özgü bir kanun yoludur (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 103). Şikâyeti medeni usul hukukunda yer alan hiçbir dava çeşidi içine sokmak mümkün değildir (Pekcanıtez, H./ Simil, C.: İcra ve İflas Hukukunda Şikâyet, İstanbul 2017, s. 49). Şikâyet konusunu idari işlemler oluşturduğundan, şikâyet medeni usul hukuku anlamında bir dava değildir. Şikâyette kişiler arasında uyuşmazlık yoktur. Şikâyet ile icra ve iflas memurlarının işlemlerinin kanuna veya olaya aykırılığı ileri sürülür. Takibin esasını oluşturan uyuşmazlığın maddi hukuk açısından incelenmesi ve bunun hakkında karar verilmesi şikâyette mümkün değildir. Şikâyete konu işlemin iptalini talep eden kişinin takibin diğer taraflarına karşı ileri sürebileceği bir subjektif hakkı yoktur. Medeni usul hukukundaki davada davacı ve davalı olmak üzere iki taraf yer alır. Davanın konusunu tarafların subjektif hakları oluşturur. Örneğin eda davası söz konusu ise dava kabul edildiğinde davalı bir şeye mahkûm edilir. Şikâyet hakkında verilen kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. Dava sonunda verilen kararlar ise kesin hüküm teşkil eder ve aynı konuda ve aynı taraflar arasında yeniden dava açılamaz. İİK’nın 16. maddesine göre icra ve iflas dairesi işlemlerine karşı şikâyet yoluna ancak kanunun çözümünü mahkemeye bırakmadığı konularda (örneğin İİK’nın 142. maddesi uyarınca sıra cetveline itiraz davası) gidilebilir. Kanun koyucunun bazı hâllerde şikâyet yolunu kapalı tutmasının nedeni, takibe bağlı maddi hukuka ilişkin sorunların mahkemelere bırakılması düşüncesidir (Pekcanıtez/Simil, s.31).

19. İcra ve İflas Kanunu’nda şikâyet hakkı olan kişiler genel olarak düzenlenmemiştir. Ancak bu durumun herkesin şikâyet hakkına sahip olacağı anlamına gelmez. Hukukî yararı bulunmak şartı ile takip alacaklısı, borçlusu ve üçüncü kişiler şikâyet hakkına sahiptir.

20. Şikâyet hakkının ileri sürülebilmesi için şikâyet ehliyeti ve hukukî yararın bulunması gereklidir. Şikâyet ehliyeti usul hukukunda olduğu gibi taraf ve şikâyet ehliyeti olarak ikiye ayırmak mümkündür. Taraf ehliyeti medeni hukuktaki hak ehliyetinin medeni usul hukukundaki uzantısını oluşturur. Medeni haklardan istifade ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişi şikâyette taraf olma ehliyetine sahiptir [TMK m. 8, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 50].

21. Dava (şikâyet) ehliyeti medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir. Şikâyet ehliyeti, şikâyeti ileri sürebilme ve şikâyet usul işlemlerini takip edebilme ehliyetidir.

22. Şikâyet ehliyetinin yanında şikâyet hakkının kullanılabilmesi için şikâyeti ileri sürmek isteyen kişinin hukukî yararının bulunması gerekir. Şikâyette bulunan kişinin icra dairesinin işlemini iptal ettirmekte veya düzelttirmekte hukukî yararı vardır diyebilmek için o işlemin doğrudan doğruya o kişinin kendi hukukî durumuna ilişkin olması ve zararına bulunması gerekir (Kuru, s.106).

23. Uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasında satışa hazırlık işlemleri ve ihalenin feshini isteyebilecek olan ilgililer üzerinde durulması gerekmektedir.

24. İcra ve İflas Kanunu’nun 126 ve devamı maddeleri uyarınca haczedilen veya ipotekli taşınmazlar yalnız açık artırma yolu ile satılır. Satış kararı ile birlikte icra dairesince satışa hazırlık işlemleri yapılır. Satışa hazırlık işlemleri, arttırma şartnamesi düzenlenmesi, taşınmaz üzerindeki mükellefiyetler listesinin hazırlanması, satış ilanı ve satış ilanının bir suretinin borçlu, alacaklı ve tapu sicilinde kayıtlı bulunan ilgililere tebliğidir.

25. İcra ve İflas Kanunu’nun 125. maddesi ve İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği’nin 49. maddesine göre düzenlenen arttırma şartnamesine taşınmazın üzerindeki irtifak hakları, taşınmaz mükellefiyetleri, ipotekler, ipotekli borç senetleri, irat senetleriyle birlikte satıldığı ve borçlunun bu taşınmaz ile temin edilmiş şahsi borçlarının da alıcıya intikal edeceği, taşınmazın tapu kaydı ve niteliği, tapu sicilindeki diğer bilgiler yazılır. İİK’nın 124. maddesine göre arttırma şartnamesi arttırmadan önce en az on gün süreyle icra dairesinde herkesin görmesi için açık bulundurulur. İİK’nın 128. maddesine göre düzenlenen mükellefiyetler listesi de şartnamenin ekidir. Taşınmazı açık arttırmada satın alan kişi (alıcı), onu artırma şartnamesine göre iktisap eder. Artırma şartnamesinde (ve onun bir bölümü olan mükellefiyetler listesinde) yazılı olmayan mükellefiyetler alıcıya geçmez. Yani arttırma şartnamesi alıcı için tapu sicili hükmündedir. Burada TMK’nın 1020. maddesinin son fıkrasında yazılı “kimse tapu sicilinde bir kaydı bilmediğini ileri süremez” hükmü uygulanmaz (Kuru, s. 653).

26. İhalenin feshi istemi bir çeşit şikâyet olduğu hâlde İİK’nın 134. maddesi ihalenin sonucunu, kimlerin ihalenin feshini isteyebileceğini, ihalenin feshi sebeplerini ayrıntılı olarak düzenlemiştir. Aynı maddenin 7. fıkrasına göre cebri icra yolu ile yapılan satışların feshi şikâyet yolu ile icra mahkemelerinden istenebilir. Anılan fıkra hükmüne göre ihalenin feshinin istenebilmesi için ilgili olması ve bu ilgilinin yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin ihlâl edildiğini ispat etmesi gerekir. Ancak her hukukî yararı olan değil, hukukî yararı olanlar içerisinde “ilgili” konumda bulunan kişilerin şikâyet yolu ile ihalenin feshi hakkı olduğu düzenlenmiştir. İİK’nın 134. maddesinin 2. fıkrası hükmünde ihalenin feshini isteyebilecek olanlar sınırlı (tahdidî) olarak sayılmıştır. Bu hükme göre “İhalenin feshini, Borçlar Kanunu’nun 226. maddesinde yazılı sebepler de dahil olmak üzere yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler, yurt içinde bir adres göstermek koşuluyla icra mahkemesinden şikayet yolu ile ihale tarihinden itibaren 7 gün içinde isteyebilirler”.

27. Anılan hükme göre “tapu sicilindeki ilgililer” de hukukî yararları olmak kaydı ile ihalenin feshi şikâyetinde bulunabilirler. Tapu sicilindeki ilgililerden tapu sicil kaydında yazılı olan ve tapu sicil kaydının incelenmesi ile görülebilen kişiler anlaşılmalıdır. Tapu sicilindeki ilgililere örnek olarak paylı mülkiyet satışında taşınmazın diğer paydaşları, ipotek alacaklıları, irtifak hakkı sahipleri, aynı borçlu aleyhine icra takibi yaptığı dosyadan satış istemiş olsa bile haciz alacaklıları, tapu siciline şerh verilmiş ön alım, alım ve geri alım hakkı sahipleri ile tapu siciline şerh verilmiş olan taşınmaz satış vaadi alacaklısı, cebri satışı da önleyecek şekilde lehine ihtiyatî tedbir kararı almış olan kişiler verilebilir. “Tapu sicilindeki ilgililer” kapsamına tapu sicilinde tescil edilmemiş mülkiyet veya sınırlı ayni hak sahipleri girmez. Yorum yolu ile tapu sicilindeki ilgililer kavramı genişletilemez. Nitekim bu hususlar Hukuk Genel Kurulunun 25.06.2019 tarihli ve 2018/12-77 E., 2019/790 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.

28. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Ankara 12. İcra Müdürlüğünün 2013/6670 E. sayılı dosyasında alacaklı D. Spor Malzemeleri San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından borçlular Özdepar Spor Turz. Gıd. San. Ltd. Şti. ile E. C. aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatılmıştır. Alacaklı vekilinin 21.05.2013 tarihli talebi üzerine Ankara ili, Etimesgut ilçesi, Eryaman Mah., 45891 ada, 7 parselde kayıtlı bulunan 21 nolu bağımsız bölümün borçlu E. C. adına kayıtlı olan 1/4 hissesi üzerine 24.06.2013 tarihinde haciz şerhi işlenmiştir. Asıl icra dosyasından İİK’nın 360. maddesi gereğince istinabe olunan Ankara Batı 3. İcra Müdürlüğünün 2013/875 Tal. sayılı dosyasına gönderilen 04.09.2014 tarihli satış talimatında taşınmaz her ne kadar tapu kaydında hisseli olarak görünse de Sincan 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 17.03.2014 tarihli ve 2013/1538 E., 2014/356 K. sayılı kararı ile satışı istenen 21 nolu bağımsız bölümün borçlu E. C. adına tesciline karar verildiği, taşınmazın satılarak bilgi verilmesi gerektiği bildirilmiştir. Talimat icra müdürlüğünce 09.09.2014 tarihinde satış kararı alınmış ve 11.11.2014 tarihli birinci açık artırmada ise 21 nolu bağımsız bölümün tamamı üçüncü kişiye ihale edilmiştir.

29. Sincan 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 17.03.2014 tarihli ve 2013/1538 E., 2014/356 K. sayılı kararı ile Ankara ili, Etimesgut ilçesi, Eryaman Mah., 45891 ada, 7 parselde kayıtlı 19, 20, 21 ve 22 nolu bağımsız bölüm numaralı taşınmazlardaki ortaklığın taksim suretiyle giderilmesine, 21 nolu bağımsız bölümün E. C. adına tapuya tescili ile tapu kaydında bütün bağımsız bölümlerdeki davalı paydaşlardan E. C. payı üzerinde bulunan hacizlerin kaldırılarak taksim sonucu E. C.’a isabet eden 21 nolu bağımsız bölüm üzerine aktartılmasına karar verilmiş ve karar 06.06.2014 tarihinde kesinlemiştir.

30. Ankara Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/213 E. sayılı dosyasında davacı M. Ç. tarafından açılan tapu iptali ve tescil davasında davacının talebi üzerine mahkemece 12.08.2014 tarihinde “…eldeki dava sonuçlanıncaya kadar 21 nolu dairenin davalı E. C. adına tesciline ilişkin işlemin durdurulmasına ve dava konusu edilen 19 ve 21 nolu bağımsız bölümlerdeki hisselerin üçüncü kişilere devrinin önlenmesi amacıyla dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir konulmasına…” ilişkin ihtiyatî tedbir kararı verilmiş ve ihtiyatî tedbir kararı 14.08.2014 tarihinde tapu kaydına şerh edilmiştir.

31. İhalenin feshini şikâyete hakkı olan ilgililer özel olarak İİK’nın 134. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenmiş olup şikâyetçinin ilgili olup olmadığı bu madde hükmüne göre tespit edilmelidir. İhale konusu Ankara ili, Etimesgut ilçesi, Eryaman Mah., 45891 ada, 7 parselde kayıtlı bulunan 21 nolu bağımsız bölümün tapu kaydına konulan 12.08.2014 tarihli ihtiyatî tedbir kararı cebri satışı da önleyecek şekilde olmadığından, tapu kaydındaki 14.08.2014 tarihli ihtiyatî tedbir şerhi dolayısı ile şikâyetçi ihalenin feshini isteyebilecek ilgililerden değildir. Ancak ihale konusu 21 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının incelenmesinde 1/4’ünün borçlu E. C., 1/4’ünün ise şikâyetçi M. Ç. adına kayıtlı olduğu, tapu iptali ve tescile ilişkin mahkeme kararının henüz tescil edilmediği, şikâyetçinin hâlen tapu kaydında hissedar olarak göründüğü anlaşılmaktadır.

32. O hâlde şikâyetçi M. Ç. ihale konusu taşınmazda hissedar olup, bu nedenle İİK’nın 134. maddesinin 2. fıkrası gereğince tapu sicilindeki ilgililerden sayılacağından ihalenin feshini isteme hakkı bulunmaktadır.

33. Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı yerel mahkemece verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun olup yerindedir.

34. Ne var ki, borçlu vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden bu konuda inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1- (A) bendinde (§14-16) açıklanan nedenlerle alacaklı D. Spor Malzemeleri San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili yönünden temyiz isteminin hukukî yarar yokluğundan REDDİNE,

2- (B) bendinde (§17-34) açıklanan nedenlerle borçlu E. C. vekili yönünden direnme kararı uygun olup borçlu vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince Hukuk Genel Kurulu kararının taraflara tebliğ işlemlerinin yerine getirilmesine, karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun’un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

HGK. 08.06.2022 T. E: 2019/12-175 , K: 873

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu