Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi S. Y. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikayetçi vekilinin, ihalesi yapılan taşınmaz ile ilgili olarak ödenen %18’lik Katma Değer Vergisi’nin iadesini talep ettiği, mahkemece; şikayetin reddine karar verildiği, şikayetçinin istinaf yoluna başvurduğu, Bölge Adliye Mahkemesince şikayetçinin istinaf talebinin esastan reddine karar verildiği, kararın şikayetçi tarafından temyiz edildiği anlaşılmıştır.
Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi (davayı esastan inceleyebilmesi) için varlığı veya yokluğu gerekli olan hâllere dava şartları denir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114. maddesinin 1. bendinin (b) alt bendi gereğince yargı yolunun caiz olması dava şartı olup 115. maddesine göre ise mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
Dava şartı noksanlığının tespit edilmesi halinde ise 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden ret kararı verilmesi gerekmektedir.
Somut olayda; Katma Değer Vergisi’nin tahsil edildiği noktasında tartışma bulunmamaktadır. Bu bağlamda verginin iadesinin muhatabı vergi dairesi olmuştur. Bu kapsamda açılan davada da; 3065 sayılı Kanun hükümleri gereğince katma değer vergisine ilişkin somut uyuşmazlığın çözümü görevi, idari yargı içerisinde yer alan vergi mahkemelerine ait bulunmaktadır. Nitekim Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28/02/2022 tarih, 2021/524 Esas – 2022/120 Karar sayılı kararı da aynı doğrultudadır.
O halde mahkemece yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm kurulması, istinaf başvurusu üzerine de Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olup ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nin 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nin 373/1. maddesi uyarınca, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 01/11/2021 tarih ve 2020/2073 E.- 2021/2504 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, Edirne İcra Hukuk Mahkemesi’nin 06/07/2020 tarih ve 2020/165 E. – 2020/172 K. sayılı kararının resen BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, bozma nedenine göre şikayetçinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 16/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi verildi.
12. HD. 16.06.2022 T. E: 2021/12943, K: 7373