2023 YılıHGKİhtiyati Haciz

İhtiyati haciz karanın nihai bir karar niteliği taşımadığı ve görev yönünden verilmiş bir usulden ret kararının da HMK’nın geçici 3. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği

İhtiyati haciz karanın nihai bir karar niteliği taşımadığı ve görev yönünden verilmiş bir usulden ret kararının da HMK’nın geçici 3. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği- Görevsizlik kararının kesinleşmesini müteakip dosyanın gönderildiği mahkemece işin esası hakkında verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusu  esastan reddedilmiş ve bu kararın temyizi üzerine Özel Dairenin verdiği bozma kararına karşı yerel mahkeme direnmiş olup HMK’nın geçici 3 üncü maddesi gözetildiğinde, yargılamanın tâbi olduğu kanun yolunun belirlenmesinde ihtiyati haciz yahut görevsizlik kararının verildiği tarihin esas alınamayacağı- HMK’nın 341 ilâ 381 inci maddelerinde kanun yolu olarak yalnızca istinaf, temyiz ve yargılamanın iadesine yer verildiği, HUMK döneminde tanınmış olan karar düzeltme yolu düzenlenmediğinden, direnme kararının bozulmasına yönelik kararın kesin olarak tesis edilmiş olduğu- Bölge adliye mahkemelerinin göreve başladığı 20.07.2016 tarihinden sonra verilen mahkeme kararının temyizi üzerine tesis edilen karar aleyhine karar düzeltme yoluna gidilmesi mümkün olmadığından Hukuk Genel Kurulu kararının kesin olarak verilmesinde maddi hata bulunmadığı-

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 06.10.2020 tarihli ve 2020/134 Esas, 2020/462 Karar sayılı direnme kararına karşı davacı vekilinin temyiz isteminde bulunması  üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.11.2022 tarihli ve 2021/3-252 Esas, 2022/1566 Karar sayılı  kararı ile (kararın kesin olarak verildiği de belirtilmek suretiyle) bozma kararı verilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu kararının kesin olarak verilmesinin maddi hata teşkil ettiği, karar düzeltme yolunun açık olduğu belirtilerek kararın düzeltilmesi gerektiğinden bahisle davalı vekili tarafından verilen dilekçe ile maddi hatanın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, Hukuk Genel Kurulunca dilekçe, düzeltilmesi istenen karar ve dosyadaki ilgili bütün belgeler  okunduktan sonra gereği düşünüldü:

5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un geçici 2/1 inci maddesinde, “…Bölge adliye mahkemelerinin kuruluşları, yargı çevreleri ve tüm yurtta göreve başlayacakları tarih, Resmî Gazetede ilân edilir” düzenlemesine yer verilmiş ve 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edilerek bölge adliye mahkemeleri 20.07.2016 tarihi itibariyle fiili olarak göreve başlamıştır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrasında (maddede yer alan “427 ilâ 454 üncü madde hükümleri” bölümlerini “427 ilâ 444 üncü madde hükümleri” olarak değiştiren 22.07.2020 tarihli, 7251 sayılı Kanun’un 47 nci maddesi öncesindeki hâliyle); “Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” düzenlemesine yer verilmiş iken 6723 sayılı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 34 üncü maddesi ile bu hüküm “Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2014 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur (Ek cümle: 1/7/2016-6723/34 md.). Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez” şeklinde değiştirilmiştir.

Bu değişiklikten önce kanun yoluna başvuruda, kanun yoluna başvuru tarihi nazara alınmakta iken, değişiklikle bu yol terk edilmiş ve karar tarihi esas alınmıştır. Diğer bir deyişle bir karara karşı gidilebilecek kanun yolunu belirlemek için bu kararın verildiği tarihe bakılacaktır.

6723 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesiyle değiştirilen HMK’nın geçici 3/2 nci maddesinde ifade edilen “Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar” tabirinden mahkemenin “esasa” ilişkin olarak verdiği son kararın anlaşılması gerekir. Başka bir ifadeyle işin esasını çözen ve kanun yolunda incelenecek olan karar tarihi dikkate alınarak bir kararın istinaf yoluna ve temyiz yoluna tâbi olduğu belirlenecektir. Bu durumda, esasa ilişkin karardan önce verilen ve temyiz edilmeksizin kesinleşen görevsizlik kararları Kanun’da belirtilen “kararlar”dan sayılamaz (Hukuk Genel Kurulunun 14.01.2020 tarihli, 2019/229 Esas, 2020/5 Karar sayılı kararı).

Somut olayda dava tüketici mahkemeleri nezdinde açılmış, Antalya 2. Tüketici Mahkemesi 01.08.2013 tarihli değişik iş kararıyla ihtiyati haciz kararı vermiş, devamında 13.03.2014 tarihli, 2013/263 Esas, 2014/339 Karar sayılı kararıyla da davada asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir. İhtiyati haciz kararı ile ilgili olarak temyiz başvurusunda bulunulmuş ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 31.03.2014 tarihinde bu yönü onamış, yine görevsizlik kararı da temyiz edilmiş ve aynı Özel Dairenin 13.04.2015 tarihli kararıyla görevsizlik kararı onanarak kesinleşmiştir.

İhtiyati haciz karannın nihai bir karar niteliği taşımadığı açık olduğu gibi görev yönünden verilmiş bir usulden ret kararı da HMK’nın yukarıda anılan geçici maddesi kapsamında değerlendirilemeyecektir.

Bu nedenledir ki görevsizlik kararının kesinleşmesini müteakip dosyanın gönderildiği Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesince işin esası hakkında verilen 24.11.2017 tarihli karar, istinaf kanun yoluna tâbi olarak tesis edilmiş ve davacı vekilinin istinaf başvurusu Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 14.09.2018 tarihli kararıyla esastan reddedilmiştir. Bu kararın temyizi üzerine Özel Dairenin verdiği bozma kararına karşı İlk Derece Mahkemesince 06.10.2020 tarihinde direnme kararı verilmiş, karar davacı vekilinin temyiz istemi üzerine Hukuk Genel Kurulunda incelenmiştir.

Yukarıda değinilen HMK’nın geçici 3 üncü maddesi gözetildiğinde yargılamanın tâbi olduğu kanun yolunun belirlenmesinde ihtiyati haciz yahut görevsizlik kararının verildiği tarihin esas alınamayacağı açıktır. HMK’nın 341 ilâ 381 inci maddelerinde kanun yolu olarak yalnızca istinaf, temyiz ve yargılamanın iadesine yer verilmiş olup 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) döneminde tanınmış olan karar düzeltme yolu düzenlenmediğinden direnme kararının bozulmasına yönelik karar kesin olarak tesis edilmiştir.

Bölge adliye mahkemelerinin göreve başladığı 20.07.2016 tarihinden sonra verilen mahkeme kararının temyizi üzerine tesis edilen karar aleyhine karar düzeltme yoluna gidilmesi mümkün olmadığından Hukuk Genel Kurulu kararının kesin olarak verilmesinde maddi hata bulunmamaktadır.

Hâl böyle olunca davalı vekilinin isteminin reddine karar verilmelidir.

KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin maddi hata düzeltim talebinin REDDİNE,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

29.03.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.

HGK. 29.03.2023 T. E: 3-246, K: 287

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu