İİK. mad. 269/2 uyarınca, itirazında kira akdini ve varsa buna ait sözleşmedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmeyen borçlunun akdi ve kira ilişkisini kabul etmiş sayılacağı- Davalı borçlu ödeme emrine yaptığı itirazda takip dayanağı sözlü akdi açıkça inkar etmeyip, borca itirazda bulunduğundan kira ilişkisinin kesinleştiğinin kabulü zorunlu olup davalının borcu olmadığı iddiasını İİK’nin 269/c maddesine göre ispatlaması gerektiği ve bu nedenle, uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden bahsedilemeyeceği- Davacı vekilinin “Bizim alacak iddiamız devam etmektedir. Tahliye talebimiz yoktur.” beyanının tahliye talebinden feragat olup olmadığı hususu açıklattırılıp, tahliye talebinden feragat olması halinde HMK. mad. 154/3-ç uyarınca beyanda bulunana okunmak ve imzası alınmak suretiyle feragat beyanının tutanağa geçirilmesi gerekliliği üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Dava, davalı U. Döküm San. Ve Tic. Ltd. Şti. yönünden kira sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın kaldırılması ve tahliye, davalı M. Model – K. San. Ve Tic. Ltd. Şti. yönünden kesinleşen icra takibi nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş,davacı ve davalı U. Döküm San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacı ve davalı U. Döküm San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi üzerine; istinaf kararı davacı vekili tarafından bu kez temyiz edilmiştir.
Davacı alacaklı, sözlü kira sözleşmesine dayanarak 17/05/2016 tarihinde başlattığı icra takibi ile 10.000 EURO kira ve 41,92 EURO işlemiş faiz alacağının tahsilini talep etmiş, davalı borçlu U. Döküm San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili süresinde verdiği itiraz dilekçesi ile; takibe konu kira sözleşmesinde müvekkili şirketin imzasının mevcut olmadığını,ayrıca diğer borçlu M. Model Kalıp Ltd. Şti. ile alacaklı arasında şifahi değil yazılı kira sözleşmesinin mevcut olduğunu, müvekkili şirketin belirtilen kadar borcu olmadığını belirterek borca itiraz etmiştir. İ.İ.K.’nin 269/2. maddesi hükmüne göre borçlu itirazında kira akdini ve varsa buna ait sözleşmedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse akdi ve kira ilişkisini kabul etmiş sayılır. Davalı borçlu ödeme emrine yaptığı itirazda takip dayanağı sözlü akdi açıkça inkar etmeyip, borca itirazda bulunduğundan kira ilişkisinin kesinleştiğinin kabulü zorunlu olup davalının borcu olmadığı iddiasını İİK’nin 269/c maddesine göre ispatlaması gerekir. Bu nedenle, uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiğinden bahsedilemez. Öte yandan , davacı vekilinin 20/09/2016 tarihli celsede “Bizim alacak iddiamız devam etmektedir. Tahliye talebimiz yoktur.” beyanının tahliye talebinden feragat olup olmadığı hususu davacı vekiline açıklattırılıp, tahliye talebinden feragat olması halinde 6100 Sayılı HMK nın 154. maddesinin 3. fıkrasının ç bendi uyarınca beyanda bulunana okunmak ve imzası alınmak suretiyle feragat beyanının tutanağa geçirilmesi gerekliliği üzerinde durularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bundan zuhul ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından, Bölge Adliye Mahkemesinin, istinaf talebinin esastan reddine ilişkin kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nin 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nin 373/1. maddeleri uyarınca kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 26/09/2018 tarihinde oy birliğiyle verildi.
8. HD. 26.09.2018 T. E: 2017/13238, K: 16291