T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
ESAS NO : 2024/3762
KARAR NO: 2024/6612
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 13.03.2024
NUMARASI : 2024/337-2024/717
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı/borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ummahan Yıldız tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Davacı borçlu Refik Bereket’in temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere ve kararın bozmaya uygun olmasına göre borçlu Refik Bereket’in yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının (REDDİNE);
2-Davacı borçlu şirket Refik Kuyumculuk İnş. Demir…Ltd. Şti.’nin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Şikayetçilerin, sair iddiaları ile birlikte taşınmazın açık artırma ilanının tebliğinin usulsüz oluğunu ileri sürerek taşınmaz ihalesinin feshi istemiyle İcra Mahkemesine başvurdukları, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine, davacılar aleyhine ihale bedelinin %5 oranında para cezasına karar verildiği, şikayetçiler tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına davacı şirketin ihale feshi isteminin reddine aleyhine ihale bedelinin %5 oranında para cezasına, davacı Refik Bereket’in ihalenin feshi isteminin hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiği, kararın şikayetçiler tarafından temyizi üzerine Dairemizce; “… malın daha yüksek bir bedelle satılamamış olmasından zarar görmüş olan ilgilinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekeceği görüşü benimsenmiştir. Asıl olan malın gerçek değerinden ihale edilmesi olup, malın salt muhammen değerin üzerinde satılmış olması her zaman zarar unsurunun oluşmayacağı ve malın gerçek değerini bulduğu anlamında yorumlanamaz. Bu cümleden olmak üzere, kanun koyucu aksini murat etmiş olsaydı, muhammen değerin üzerindeki satışlarda ihalelerin feshedilemeyeceğini düzenlemiş olurdu. Hal böyle olunca, her ne kadar İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemelerince, önceki içtihatlarımıza uygun olacak şekilde değerlendirme yapılarak sonuca gidilmiş ise de; Dairemizin yukarıda yazılı görüş değişikliği nedeniyle, şikayetçi borçluların İcra Mahkemesine başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü ve aşamalarda tekrar ettiği fesih iddialarının esası incelenerek hüküm kurulması” gerekçesiyle kararın bozulduğu, bozma üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince 13.03.2024 tarihli celsede bozma ilamına uyulduğu ve …davacı şirkete çıkarılan satış ilanı tebliği usulsüz ise de taşınmazın değerinin düşük belirlendiği iddiası üzerine İlk Derece Mahkemesince keşif yapılarak değer belirlendiğinden istinaf sebepleri yerinde görülmediği, davacı Refik’in satış ilanı usulüne uygun tebliğ edildiği, kıymet takdiri kesinleştiği, diğer fesih sebepleri de yerinde olmadığı gerekçesiyle davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği şikayetçilerin temyiz yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Hükmi şahıslara ne şekilde tebligat yapılacağı 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 12 ve 13. maddelerinde belirlenmiştir. Borçlu şirketin tebligat adresinin, ticaret sicilinde kayıtlı adresi olması ve tevziat saatlerinde kapalı bulunması veya tebligatın alınmasından imtina edilmesi halinde, bu adrese 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1. ya da 35/4. maddelerine göre tebligatın yapılması gerekir.
Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre tüzel kişiler adına ticaret sicilindeki adreslerine gönderilen tebligatın, Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre yapılmış olması halinde tebliğ memurunun, Tebligat Yönetmeliğinin 30 ve 31. maddelerindeki koşulları araştırmasına gerek yoktur. Zira, muhatabın adreste bulunmaması halinde, bunun nedeninin araştırılması ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tespit edilmesi gerçek kişiler yönünden zorunlu olup, hükmi şahısların sıfatı ve niteliği itibari ile böyle bir araştırmanın yapılmamış olması, tebligatın usulsüzlüğü sonucunu doğurmaz. Ancak, Kanunun 21/1.maddesine göre tebligat yapılması halinde tebliğ memuru, tebliğ evrakını tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de, mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir.
Öte yandan, 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 12. maddesine göre, hükmi şahıslara tebligat selahiyetli mümessillerine, bunlar birden fazla ise yalnız birine yapılır. Aynı Kanunun 13. maddesine göre de tebliğ yapılacak bu kişiler, herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde, tebliğ orada hazır bulunan memur ve müstahdemlerinden birine yapılır. Tebligat Yönetmeliğinin 21. maddesinde de, tüzel kişi adına, tebligatı kabul edecek kişi herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde bulunmadığı veya o sırada evrakı bizzat alamayacak durumda olduğu takdirde tebliğin, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle tüzel kişinin yetkilisinden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle vazifelendirilmiş biri olması lazım geldiği, bunların da bulunmadığı tebliğ mazbatasında tespit edilmek şartıyla, o yerdeki diğer memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda, şikayetçi borçlu R….. Kuyumculuk İnş. Demir…Ltd. Şti.’ne satış ilanının “şirket yetkilisi T…. Bereket’e tebliğ edildi” şerhi ile 12.05.2022 tarihinde tebliğ edildiği görülmüş olup, İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarına göre satış ilanı tebliğ tarihi (tebliğ talep tarihi itibariyle de) itibariyle borçlu şirket yetkilisinin Tevfik Bereket olmadığı (şirket yetkilisinin Refik Bereket olduğu), borçlu şirket yetkilisinin hangi sebeple mütat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadığı veya o sırada evrakı bizzat alamayacak durumda olup olmadığı tespit edilmediğinden satış ilanı tebliğ işleminin usulsüz olduğu anlaşılmıştır. Satış ilanı tebliğinin usulsüz olduğu Bölge Adliye Mahkemesinin de kabulünde olmasına rağmen ihalenin feshi sebebi olarak değerlendirmemesi isabetsizdir.
İİK’nın 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi, Dairemizin süreklilik arz eden içtihatlarına göre başlı başına ihalenin feshi sebebidir.
O halde, Bölge Adliye Mahkemesince şikayetçi şirket R…….Kuyumculuk İnş. Demir…Ltd. Şti. yönünden şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ: Borçlu şirketin temyiz itirazlarının kabulü ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 13.03.2024 tarih ve 2024/337 E.-2024/717 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 364/2.maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.