Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki 3. kişi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Dava, alacaklının İİK’nın 99. maddesine dayalı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir. Davalı üçüncü kişi, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan ilk yargılama sonucunda, davanın reddine ilişkin verilen karar, davacı alacaklı tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 6.3.2017 tarihli ve 2014/25838 Esas, 2017/2989 Karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiş, onama kararına karşı davacı alacaklı vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulması üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 26.6.2019 tarih, 2017/16631 Esas, 2019/6517 karar sayılı ilamı ile; borçlu şirketin hesaplarında bulunan paraların haczi için davalı üçüncü kişi Bankaya 89/1 haciz ihbarnamesi gönderildiği, Banka tarafından yasal süresi içerisinde borçlunun hak ve alacakları üzerinde bankanın rehin, hapis, takas ve mahsup haklarının bulunduğu bildirilmiş,buna göre itirazın İİK’nin 89. maddede düzenlendiği şekilde çözümlenmesi gerektiği, yazılı gerekçe ile hüküm tesisi doğru olmadığından bahisle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, İcra Müdürlüğünce, bankaya gönderilen 89/1 haciz ihbarnamesi üzerine Bankanın hesap üzerinde rehin hakkını ileri sürmesinin haciz ihbarnamesine itiraz mahiyetinde olduğu, davalı banka tarafından İİk 89/1 maddesine göre gönderilen haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle muaccel hale gelmiş bir alacağın varlığı ve itirazının haklılığı ispat edilemediği ,İİK 89/4 maddesine göre 3. Kişinin haksız itirazı ile alacaklının mahrum kaldığı tutardan az olmamak üzere tazminat şartlarının oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulü ile 75.350 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, karar davalı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere; Yargıtay’ın bozma ilamına uyulmasına karar verildiği takdirde, mahkeme artık bu uyma kararı ile bağlıdır. Mahkeme bozma kararına uygun yeni bir karar vermek zorundadır. Çünkü bozmaya uyma kararı ile bozma yararına olan taraf açısından usule ilişkin kazanılmış hak doğmuş olur.
6100 sayılı HMK’nin 26. maddesi ise ; “Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmünü içermektedir. Somut olayda, davacı alacaklı tarafından üçüncü kişi Bankanın istihkak iddiasının kaldırılması talep edilmiş ise de,uyulan bozma ilamında İİK’nın 89. maddesi uyarınca gönderilen haciz ihbarnamesine karşı üçüncü kişi bankanın, borçluya ait mevduat hesabı üzerinde rehin hakkının olduğunu ileri sürmesi itiraz niteliğinde olup, uyuşmazlığın istihkak prosedürünü düzenleyen İİK’nın 96-97 maddelerindeki yazılı kurallara göre çözümlenmemesi gerektiği belirtildiğinden açılan istihkak davasının reddi gerekirken, HMK’nın 26. maddesine aykırı olarak talep dışına çıkılarak İİK’nın 89.maddesi kapsamında değerlendirme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nın 366 ve HUMK’un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, taraflarca İİK’nın 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 03/11/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
12. HD. 03.11.2021 T. E: 6718, K: 9619