Son Eklenenler
-
Borçlu vekili, Yargıtay’dan her ne kadar icra müdürlüğünce verilen süre içerisinde tehiri icra kararını almış ise de, sözü edilen karar için, İİK.’nun 36/3. maddesinde öngörülen şekilde masrafını verip bu kararı icra dairesine ulaştırmamış, elden aldığı kararı 60 günlük süre geçtikten sonra tarihinde icra müdürlüğüne ibraz etmiş olduğundan, tehiri icra talebinde bulunduğu halde Yargıtay’dan tehiri icra kararı alıp, icra dosyasına ibraz etmeyen borçlunun kusurlu davrandığı
-
Haciz tarihi, itirazın iptaline dair verilen karardan sonra, ancak mehil vesikası verilmesinden önce olup, şikayet tarihinde, borçlu Yargıtay’ın ilgili dairesinden tehiri icraya dair karar getirememiş ise de, tehiri icra kararı alınmış olduğundan, bu kararın takibi olduğu yerde durduracağı ve karardan önce uygulanan haciz işlemlerini ortadan kaldırmayacağı
-
İİK’nun 36. maddesine dayanılarak mehil vesikası verilmesi ve bilahare tehiri icra kararının sunulması sadece takibi olduğu yerde durduracağı, daha önce yapılmış hacizlerin kaldırılmasını sağlamayacağı
-
Dosyaya sunulan tehiri icra kararına rağmen gelen paranın bloke edilmesi gerekirken alacaklıya ödenmesi usulsüz olup Mahkemece şikayetin kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddi yönünde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
-
Her ne kadar icra müdürlüğü kendi kararından vazgeçemez ise de, şikayete konu işlemin icra mahkemesince denetlenerek usulüne uygun olup olmadığının belirlenmesi gerektiği, bu nedenle mahkemece salt bu gerekçeyle sonuca gidilmesi yerinde olmayıp, icranın geri bırakılması kararı üzerine icra dairesinin ilamın icrasını Yargıtay’ın esas hakkındaki temyiz incelemesinin sonuçlanmasına kadar geri bırakması gerektiğinden, borçlunun tehiri icra kararı sunması üzerine icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına ve nakit teminatın alacaklıya ödenmesine ilişkin kararın uygulanmamasına yönelik işleminin hukuka uygun olduğunun kabulü ile, alacaklının bu kararın iptali istemi ile ilgili şikayetinin reddine karar verilmesi gerekeceği
-
İcranın geri bırakılması kararının, ancak lehine tehiri icra kararı tesis edilen borçlu yönünden hüküm ifade ettiği, borcun, tehiri icra kararı için sunulan teminat mektubu ile değil, bu teminat mektubunun paraya çevrilmesi ile ödenmiş sayılacağı
-
Takibin fazladan ödenen paranın istirdatına yönelik hükme ilişkin olması, yani, menfi tespit davasından dönüşen istirdat davasına ilişkin olmaması halinde, ilamın kesinleşmeden icra takibine konu edilebileceği
-
Şikayetçi alacaklının icra mahkemesine başvurusunda; davalı 3. kişi tarafından icra dosyasına tehiri icra talebi için yatırılan teminatın kendisine ödenmesi talebinin reddine ilişkin icra müdürlüğünün kararının iptalini talep ettiği görülmüş olup, kararın İİK’nun 363. maddesi uyarınca temyizi kabil olduğu
-
İş bu tensip ara kararının, İİK.nun 25 ve 25/a maddelerinde yazılı ilam niteliğini taşımadığından ilamlı takibe konu edilemeyeceği, bir başka anlatımla anılan kararın, mahkemece HMK.nun 389-393/2. maddeleri hükmüne uygun olarak verilmiş bir tedbir kararı olduğu, buna göre infaz edilmesinin gerektiği, icra emri gönderilerek takip yapılamayacağı-
-
Katkı Payı Alacağının İcraya Konulabilmesi için Kesinleşmesine Gerek Yoktur