Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına temyiz yoluna başvurulmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; internet abonesi olan davalının aldığı hizmet nedeniyle tahakkuk ettirilen faturayı ödemediği gibi bu amaçla başlattığı takibe de itiraz ettiğini, akabinde yaptığı zorunlu arabuluculuk başvurusunda da davalı ile uzlaşma sağlanamadığını ileri sürerek, takibe vaki itirazın iptalini talep etmiştir.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; davacının 7155 sayılı Kanun’un 2 nci maddesi gereğince Merkezi Takip Sistemi aracılığı ile yaptığı takipte gönderilen ödeme emrinin tebliği üzerine davalı borçlunun 13/11/2019 tarihinde borca itiraz ettiği, itiraz dilekçesinin aynı tarihte sisteme yüklendiği, 7155 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi uyarınca söz konusu itirazın sisteme yüklendiği tarihi izleyen beşinci günün sonu olan 19/11/2019 tarihinde davacı alacaklı avukatına tebliğ edilmiş sayılacağı, davanın ise 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67 nci maddesinin birinci fıkrasında öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığının 15/08/2022 tarihli yazısında; 13/11/2019 tarihinde itiraz edilerek duran takipte itiraz dilekçesinin aynı gün Merkezi Takip Sistemi dosyasına yüklendiği, buna göre itirazın alacaklı vekiline 18/11/2019 tarihinde tebliğ edilmiş sayılmasıyla normal şartlarda arabuluculuk sürecinde duran süre de dikkate alınarak 08/12/2020 tarihine kadar dava açılabileceği, ancak 7226 Kanun ve 2480 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı hükümleri gereğince hak düşürücü mahiyetteki sürenin durduğu gözetilmek suretiyle eldeki davanın açılabileceği sürenin yeniden değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olmasının usul ve kanuna aykırı bulunduğu ileri sürülerek; hükmün, kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
Uyuşmazlık; davacı hizmet sağlayıcısı tarafından, verilen hizmet bedelinin tahsili için davalı abone aleyhine başlatılan takibe vaki itirazın iptalinin talep edildiği davada, hak düşürücü sürenin dolduğu gerekçesi ile verilen kararın yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Bu aşamada, konuya ilişkin mevzuat hükümlerinin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 67 nci maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
“…Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir…”
Maddede gösterilmiş olan bir yıllık süre, hak düşürücü süredir. Hak düşürücü sürenin sonunda hakkın sona ermesi için karşı tarafın, borçlunun bir eylem veya işlem yapmasına gerek yoktur. Hak düşürücü süre geçmekle kendiliğinden son bulur.
Diğer taraftan, Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla hazırlanan ve 26/03/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un (7226 sayılı Kanun) Geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrası;
“a) Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler; 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden,
(…) itibaren 30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar. Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılır. Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir. Bu kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır.” hükmünü içermekte olup, salgının devam etmesi üzerine 30/04/2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 29/04/2020 tarihli ve 2480 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı uyarınca; 7226 sayılı Kanun’un geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen durma süresi, 01/05/2020 tarihinden 15/06/2020 tarihine kadar uzatılmıştır.
Açıklanan bu mevzuat hükümleri ışığında somut olay değerlendirildiğinde; işbu davanın açılması için 2004 sayılı Kanun’un 67 nci maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre, davaya konu takibe davalı (borçlu) tarafından verilen itiraz dilekçesinin davacı (alacaklı) vekiline 18/11/2019 tarihinde tebliğ edilmesiyle başlamış ise de: sonradan yürürlüğe giren 7226 sayılı Kanun’un Geçici 1 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 2480 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı gereğince 13/03/2020 ila 15/06/2020 tarihleri arasında durmuştur.
Bu nedenle, mahkemece; 2004 sayılı Kanun’un 67 nci maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü sürenin, açıklanan bu hükümler gereğince 13/03/2020 ila 15/06/2020 tarihleri arasında durduğu gözetilerek değerlendirilmesi ve ulaşılacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmediğinden, Adalet Bakanlığının bu yöne ilişen kanun yararına temyiz talebinin kabulü gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 363 üncü maddesinin birinci fıkrasına dayalı kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca gereği yapılmak üzere bozma kararının bir örneğinin ve dava dosyasının Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 24/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
3.HD.24.11.2022 T.E:6068,K:8936