Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi A. K. Sarıbaş tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından borçlu hakkında genel haciz yolu ile yürütülen ilamsız icra takibinde; borçlunun, itirazın iptali kararının bozulmasından sonra haczedilerek muhafaza altına alınan menkuller üzerindeki haczin kaldırılması ve tarafına iadesi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece istemin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Genel haciz yolu ile takipte borçlunun yasal sürede yapmış olduğu itiraz, İİK’nun 66. maddesi gereğince icra takibini durduracağından, alacaklı itirazın iptali veya itirazın kaldırılması davası açıp takibin devamı yolunda bir karar almadıkça takibe devam edemez. İİK’nun 67. maddesi kapsamında açılan itirazın iptali davasının kabulü halinde alacaklı, itiraz ile durmuş olan icra takibine devam edilmesini isteyebilir. İtirazın iptali davasını kazanan alacaklının, ilamsız icra takibine devam edilmesini (haciz, satış, paranın ödenmesini) isteyebilmesi için itirazın iptali kararının kesinleşmesi gerekmez. Ancak, itirazın iptali kararını temyiz eden borçlu, Yargıtay’dan icranın durdurulmasına karar verilmesini isteyebilir.
Somut olayda, alacaklı vekili tarafından borçlu hakkında itirazın iptali davası açılmış, Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce 12.09.2013 tarih ve 2012/107 E,- 2013/474 K. sayılı hükümle itirazın iptaline karar verilmiştir. Ancak, itirazın iptaline yönelik bu kararın Yargıtay 13. Hukuk Dairesi tarafından 24.12.2014 tarih ve 2014/31560 Esas, 2014/41413 Karar sayılı ilamla bozulduğu görülmüştür.
Alacaklının itirazın iptaline karar verilmesinden sonra anılan ilamı dosyaya sunarak takibe devam ve haciz işlemleri yapması mümkün ise de, itirazın iptaline dair ilam bozulmakla ortadan kalktığından, bozulmakla hükmünü yitiren itirazın iptali kararına dayanılarak, bozma kararından sonra takibin devamına olanak yoktur. İtirazın iptali kararı bozulmakla İİK’nun 40. maddesi uyarınca takip olduğu yerde duracağından ve takibin durması gereken bu dönemde takip işlemi yapılamayacağından, mahkemece itirazın iptali yolunda yeni bir hüküm verilinceye kadar haciz yapılamaz. Aksinin kabulü İİK’nun 66. maddesine aykırı bir durum yaratır.
O halde, mahkemece, borçlunun şikayeti kabul edilerek itirazın iptali kararının 24.12.2014 tarihinde bozulmasından sonra, alacaklının talebi üzerine borçlunun menkullerine 10.12.2015 tarihinde konulan haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, açıklanan bu hususlar göz ardı edilerek şikayetin reddine yönelik hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/03/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
12. HD. 16.03.2017 T. E: 2016/11977, K: 4018