Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yoluyla Takip Kategorisine En Son Eklenenler
-
Dayanak bononun incelenmesinde; senet bedelinin, rakam kısmında “230.000,00 TL”, yazı kısmında ise “ikiyüzotuz TL” olarak belirtildiği görülmektedir. TTK’nun 676/1. maddesi uyarınca, yazı ile gösterilen miktarın dikkate alınacağı hükme bağlanmış olduğundan, senede ilişkin takibin iki yüz otuz TL üzerinden yapılabileceği, kalan miktar yönünden takibin durdurulmasına
-
Temsil yetkisi olmadığı halde keşideci şirket adına senet imzaladığı ileri sürülen muteriz borçlu F.B.K.’nin keşideci şirket adına attığı imzadan dolayı kişisel olarak sorumlu olacağı tabiidir. Yetkisiz temsilci sıfatıyla hareket eden borçlu, çekten dolayı keşideci sıfatıyla sorumlu olacağından, hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip yapılmasında yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
-
Takip dayanağı senetlerin tanzim tarihleri itibariyle uygulanması gereken 6102 Sayılı TTK’nın 776/1-f maddesi uyarınca; senette düzenlenme yerinin yazılı olması gereklidir. Aynı Kanun’un 777/4. maddesinde ise; düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bononun, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02.10.1996 gün ve 1996/12-590 sayılı kararında da benimsendiği üzere tanzim yeri olarak idari birim adının (kent, ilçe, bucak, köy gibi) yazılması zorunlu ve yeterlidir, ayrıca adres gösterilmesi mecburiyeti bulunmamaktadır.
-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takiplerde, itirazın kaldırılması ve itirazın iptaline ilişkin başvuru yolu olmadığından İİK’nın 264/2. maddesinde belirtilen prosedürün uygulanması olanağı olmadığını, ancak, İcra Mahkemesince İİK’nın 170/a maddesi gereğince takip iptal edilirse, İİK’nın 264/2. maddesinin son cümlesinın kıyasen uygulanması gerektiğini, alacaklı, icra mahkemesinin takibin iptali kararının kendisine tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içerisinde genel haciz yolu ile takip yaparsa veya genel mahkemede alacak davası açarsa, ihtiyati haciz geçerli kalmakta devam edeceğini, somut olayda iki tarafın da tüzel kişi olması nedeniyle İİK’nın 264/2. maddesi uyarınca açılacak alacak davasının ticari dava olup TTK’nın 5/A-1. maddesine göre dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasının zorunlu olduğu
-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takiplerde, itirazın kaldırılması ve itirazın iptaline ilişkin başvuru yolu olmadığından İİK’nun 264/2. maddesinde belirtilen prosedürün uygulanması olanağı yoktur. Ancak, icra mahkemesince İİK’nun 170/a maddesi gereğince takip iptal edilirse, İİK’nun 264/2. maddesinin son cümlesi kıyasen uygulanmalıdır. Yani, alacaklı, icra mahkemesinin takibin iptali kararının kendisine tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içerisinde genel haciz yolu ile takip yaparsa veya genel mahkemede alacak davası açarsa, ihtiyati haciz geçerli kalmakta devam eder
-
Ödeme emrinde faiz türünün reeskont avans faizi olarak belirtilmiş olduğu, borca itirazın İİK’nın 169/a maddesinde belirtilen belgelerden biriyle ispatlanamamış olduğu ve İlk Derece Mahkemesinin kararında yazılı gerekçelere göre istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine aykırılık bulunmayan karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekeceği-
-
Takip tarihi itibariyle uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nun 783/3. maddesine göre; “Muhatap nezdinde karşılığı kısmen veya tamamen bulunmayan bir çek düzenleyen kişi, çekin karşılıksız kalan bedelinin %10’unu ödemekle yükümlü olduktan başka, hamilin bu yüzden uğradığı zararı da tazmin eder”. Çek keşide eden kimsenin, bu çekin karşılığı olan miktarı, ibraz süresi içerisinde muhatap banka nezdinde bulundurması zorunludur. Dolayısıyla, karşılığını bulundurduğu çek bedelinin, alınan ödeme yasağı kararı nedeniyle ödenmemesinden dolayı çek tazminatından sorumlu tutulamaz.
-
Takip dayanağı belgenin bono niteliğini taşıması halinde taraflara arasında ticari bir ilişkinin var olduğunun kabulü gerekeceği, bu durumda alacaklının “avans faizi oranı”na göre faiz isteyebileceği-
-
İİK’ nın 45.maddesinde; rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusunun iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklının yalnız rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabileceği, poliçe ve emre muharrer senetlerle çekler hakkındaki İİK’nın 167.madde hükmünün mahfuz olduğu, aynı kanunun 167.maddesinde ise; alacağı çek, poliçe veya emre muharrer senede müstenit olan alacaklının, alacak rehinle temin edilmiş olsa bile kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte bulunabileceği-
-
Bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla başlatılan takipte istenen yıllık %36 faiz oranı, yasal ya da ticari temerrüt faiz oranına denk gelmediğinden ve faiz oranına süresinde itiraz da edilmediğinden, alacaklının takipten sonrası için, yasal ya da avans faiz oranının uygulanmasını istediği sonucuna varılamayacağı- Dolayısıyla, takip tarihinden sonraki dönem için işleyecek faizin belirlenmesinde, değişen oranlarda avans faiz oranlarına göre hesaplama yapılması mümkün olmayıp; kesinleşen yıllık %36 oranı esas alınması gerektiği-
-
Takibe dayanak senedin, hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı belge ile kanıtlanmalıdır. Belgede, takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup, açıkça atıf yapıldığının kabulü için, senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarının belirtilmesi gereklidir.
-
Takip konusu bono üzerinde keşidecinin imzası bulunduğundan keşideci bakımından bu senet bono niteliğinde ise de, senette ‘aval veren’ (kefil) olarak imza yerine parmak izi bulunan kişi yönünden senedin bono nedeniyle sorumluluk kaynağı olmayacağı-
-
Düzenleyen tarafından imza yerine parmak izi ile atılan bononun, kambiyo senedi vasfında olmadığı- Bu nedenle düzenleyen için aval verenin de şekil eksikliği gerekçesiyle bonodan dolayısıyla borçtan sorumlu olmayacağı-
-
Kambiyo senetlerine mahsus takibin iptâli nedeniyle önceden alacaklıya verilen paranın İİK. 361 uyarınca geri istenebileceği-
-
Borçluya gönderilen ödeme emrinin bila ikmal iade edildiği, sonrasında da borçluya, usulsüz de olsa, herhangi bir ödeme emri tebliğinin yapılmadığı görülmekle yapılan tebligat yok hükmünde olduğundan, borçlunun öğrenme tarihinin tebliğ tarihi olarak kabul edilemeyeceği- Mahkemece, “usulsüz tebligatın öğrenme ile usulüne uygun hale geleceği” gerekçesiyle borçlunun “ödeme emri tebliğ edilmeksizin ve takip kesinleşmeksizin banka hesaplarına konulan hacizlerin iptaline” yönelik şikayetinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu-
-
Bono bedeli hem yazı ve hem de rakamla gösterilip de iki bedel arasında fark bulunursa yazı ile belirlenen bedele itibar olunacağı, ancak bu kuralın rakam ile değer bildiren bölümde tahrifat yapılmaması halinde uygulanacağı-