Dava, İİK’nın 16. maddesi uyarınca KDV alınmasına ilişkin icra memur işlemini şikayettir.
G. İcra Müdürlüğü’nün 2019/1533 esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklı banka tarafından borçlu N. Subaşı aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığı, takibin kesinleştiği ve ipotek veren B. Subaşı adına kayıtlı K. İli, G. İlçesi, İhsaniye Mah., *** ada ***parsel, A Blok, Bodrum+zemin kat, Giriş:2, Bağ. Böl. No:7 sayılı taşınmazın 09/01/2020 tarihinde yapılan ihalede alacağa mahsuben alacaklı bankaya 154.100,00 TL bedelle ihale edildiği, ihalenin kesinleştiği, alacaklı banka tarafından tescil talep edilmesi üzerine icra müdürlüğünce %18 KDV bedelinin alınmasına karar verildiği, eldeki davanın iş bu icra müdürlüğü işlemini şikayet için alacaklı tarafça açıldığı anlaşılmıştır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde, ”Türkiye’de yapılan aşağıdaki işlemler katma değer vergisine tabidir.” hükmü yer almaktadır. Aynı Kanun’un 1. maddesinin (d) bendinde; müzayede mahallerinde ve gümrük depolarında yapılan satışların katma değer vergisine tabi olduğu hükme bağlanmış 15 ve 48 seri nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğlerinin müzayede mahallinde yapılan satışları düzenleyen bölümünde cebri icra, izaleyi şuyu, ipoteğin paraya çevrilmesi ve tasfiye nedenleriyle müzayede mahallerinde yapılan açık artırma, pazarlık ve diğer şekillerdeki satışların katma değer vergisine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Yasa maddesi ve uygulamaya ilişkin tebliğler birlikte değerlendirildiğinde müzayede mahallerinde yapılan aleni ve özel satışlar ile cebri satışların ticari olup olmadığına bakılmaksızın katma değer vergisine tabi olması gerekmektedir. Danıştay kararları da bu yöndedir. Uygulamada cebri icra satışlarında KDV alınmakta olup, KDV Kanunu’nda cebri icra ile ilgili özel bir düzenleme mevcut değildir. Cebri icradaki KDV alımı, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1/3-d bendi uyarınca yapılmaktadır. Yasa koyucu Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 11. ve sonraki maddelerinde, Kanun’un 1. maddesine göre KDV’nden sorumlu olanlarla ilgili olarak bazı hallerde muafiyete ilişkin düzenlemeler getirmiştir. Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinin değişik ® bendinde ”…bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimlerinin” KDV’nden muaf olduğu açıkça belirtilmiştir. Bu durumda alacaklı banka, alacağına karşılık borçlu ve kefilinin borçları ile ilgili olarak onlara ait taşınmazları cebri icra yolu ile aldığı takdirde KDV’den muaftır (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2014/23992 esas 2014/30276 karar sayılı ilamı).
Somut olayda alacaklı banka kredi alacağının tahsili için G. İcra Müdürlüğü’nün 2019/1533 esas sayılı dosyasında N. Subaşı aleyhine takip yaptığı, ihale ile satılan taşınmazın ise takipte ipotek veren B. Subaşı’na ait olduğu, yukarıdaki yasal düzenlemede ki muafiyetin borçlunun veyahut kefillerinin taşınmazının satılması halinde uygulanacağı açık olup, alacaklı bankanın KDV muafiyeti bulunmadığından İlk Derece Mahkemesince şikayetin reddine karar verilmesi yerindedir.
Yukarıda açıklanan sebeplerle; davacının istinaf başvrusunun HMK’nın 353/(1)-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.