Taşınır SatışYargıtay Kararları

Koleksiyonculuk yapan şahsın ölümü halinde koleksiyon mirasçılarına intikal eder. Koleksiyoncu adına envanter defterine kayıtlı olup da koleksiyoncunun borcu nedeniyle haczedilen taşınır kültür ve tabiat varlıkları, icra müdürlüğünün satış kararı üzerine ilgili müze müdürlüğüne haber vermek şartıyla ve önceliği Bakanlığa ait olmak üzere başka koleksiyonculara ve özel müzelere satılabilir

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
ESAS NO : 2021/10146
KARAR NO : 2022/1024

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul 16. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 07/07/2021
NUMARASI : 2019/118-2021/711

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Davacı üçüncü kişi, mahcuzların 2863 sayılı Kanun’a uygun olarak borçludan satın alındığını, 26.01.2004 tarihli protokol ile müvekkiline devredildiğini, devrin Bodrum Sualtı Müzesi Müdürlüğü’ne bildirildiğini, envanterinin bulunduğunu, haczedilen malların müvekkilinin ikamet adresi olan evin bütünleyici parçası olduğunu ileri sürerek davanın kabulü ile haczin kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, davacının taşınabilir Kültür Varlığı Ruhsatı sahibi olmasının haczedilen malların kendisine ait olduğu sonucunu doğurmayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece yapılan ilk yargılama sonucunda, davanın reddine ilişkin verilen karar, davacı üçüncü kişiler tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 22.6.2016 tarih ve 2014/16843 Esas, 2016/11044 Karar sayılı ilamı ile; dava konusu menkullerin davacıların mirasbırakanı Ernst Steiner’a ait taşınmazın içerisinde bulunduğu, tereke dosyasındaki 19.01.2012 tarihli bilirkişi raporuna göre de, dava konusu eserlerin taşınmazda taşıyıcı unsur ve süsleme öğesi olarak duvarlarda kullanıldığı tespit edildiğinden arkeolog ve sanat tarihçisinin de bulunduğu bilirkişi heyetine inceleme yaptırılarak, mahcuzların taşınmazın bütünleyici parçası olup olmadığı, haczedilmesi ve taşınmazdan ayrılması durumunda tahribat görüp görmeyecekleri konusunda rapor alınması gerektiği, mahcuzların tarihi eser niteliğinde olup olmadığı, bu doğrultuda hacze ve satışa konu olup olmayacakları hususlarının 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve bu Kanun’un Uygulanmasını Gösterir Yönetmelik hükümleri de nazara alınıp, mer’i mevzuat hükümleri dairesinde tartışılması gerektiğinden bahisle karar bozulmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak,dava konusu 7 adet taşınır kültür varlığının halihazırda Bodrum Sualtı Müze Müdürlüğü uhdesinde bulunması ve Kültür Bakanlığının yazısında mahcuzların devlet malı niteliğinde olduğunun belirtilmesi, dava konusu eserlerin özel mülkiyete konu olamayacağı ve devlet mülkiyetinde oldukları, istihkak davasının dinlenilebilmesi için hukuken geçerli bir haczin bulunması gerektiği, Devlet malının haczedilmezliği ilkesi gereği davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş, karar davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, üçüncü kişinin İİK’nın 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 24 ve devamı maddelerinde; Devlet malı niteliğini taşıyan korunması gerekli taşınır kültür ve tabiat varlıklarının Devlet elinde ve müzelerde bulundurulması ve bunların korunup değerlendirilmelerinin Devlete ait olduğunu belirttikten sonra gerçek kişilerin Bakanlıktan izin almak ve müze envanter defterine kaydettirmek koşulu ile taşınır kültür varlığını edinebilecekleri ve bu malları yasada belirtilen prosedüre uymak suretiyle tasarruf edebilecekleri düzenlenmiştir.
Aynı Kanun’un 26/2. maddesinde ise, “Gerçek ve tüzelkişiler, Kültür ve Turizm Bakanlığınca verilecek izin belgesiyle korunması gerekli taşınır kültür varlıklarından oluşan koleksiyonlar meydana getirebilirler. Koleksiyoncular faaliyetlerini, Kültür ve Turizm Bakanlığına bildirmek ve yönetmelik gereğince, taşınır kültür varlıklarını envanter defterine kaydetmek zorundadırlar. Koleksiyoncular, ilgili müzeye tescil ettirerek, koleksiyonlarındaki her türlü eseri onbeş gün önce Kültür ve Turizm Bakanlığına haber vermek şartı ile kendi aralarında değiştirebilir veya satabilirler. Satın almada öncelik Kültür ve Turizm Bakanlığına aittir.’’ şeklinde düzenlemesine yer verilmiştir.
Korunması Gerekli Taşınır Kültür ve Tabiat Varlıkları Koleksiyonculuğu ve Denetimi Hakkında Yönetmeliğin 10.maddesinde ise,” Koleksiyonculuk yapan şahsın ölümü halinde koleksiyon mirasçılarına intikal eder. Koleksiyoncu adına envanter defterine kayıtlı olup da koleksiyoncunun borcu nedeniyle haczedilen taşınır kültür ve tabiat varlıkları, icra müdürlüğünün satış kararı üzerine ilgili müze müdürlüğüne haber vermek şartıyla ve önceliği Bakanlığa ait olmak üzere başka koleksiyonculara ve özel müzelere satılabilir. ” düzenlemesi yer almıştır.
Somut olayda, dava konusu menkullerin kültür varlığı niteliğinde olduğu anlaşılmakla birlikte 2863 sayılı Kanun ve yönetmelikte yer alan düzenlemelere uygun olarak haczi mümkün olduğu, bununla birlikte davacı üçüncü kişinin adi yazılı 26.1.2004 tarihli protokol ile davaya konu kültür varlıklarını borçludan satın aldığını,Bodrum Müze Müdürlüğüne yönelttikleri 26.1.2004 tarihli dilekçe ile de borçlunun envanterinde bulunan eserleri koleksiyoner olan üçüncü kişiye devir isteklerini bildirdiklerini iddia etmiş ise de; dosya kapsamında yer alan Bodrum Sualtı Arkeoloji Müze Müdürlüğü’nün 5.5.2021 tarihli yazısında; dava konusu eserlerin monte edildiği evin satın alınması nedeniyle 7 adet eserin üçüncü kişi …….’ e ait taşınmazın mülkiyeti içinde kaldığı, ancak 7 adet kültür varlığının borçlunun koleksiyonu dışında hiçbir koleksiyona kaydedilmediği, dava konusu kültür varlıklarının Devlet Malı Niteliğinde olması nedeniyle Kültür ve Turizm Bakanlığının mülkiyetinde olduğu ve anılan kültür varlıklarının Bodrum Su Altı Müze Müdürlüğüne getirildiği ve koruma altına alındığının bildirildiği,öte yandan uyulan bozma ilamı doğrultusunda alınan 4.8.2020 tarihli bilirkişi raporunda,hacze konu menkullerin yerinde bulunmadığı, yerlerine replikalarının yerleştirildiği,eserin orjinalinin daha önce sökülmüş olması nedeni ile söküm esnasında eserde herhangi bir tahribat olup olmadığı hususunda değerlendirme yapılamamış ise de söküm esnasında yapıya herhangi bir zarar verilmediği, yapıdan alındığı için taşınmazın bütünlüğü ve taşıyıcı sistemine zarar vermeyeceğinin belirtildiği, öte yandan dosya kapsamına göre Bodrum Sualtı Müzesine taşınan kültür varlıklarının yapıdan ayrılırken zarar gördüğüne dair de dosya da bilgi belge de yer almadığı anlaşıldığından davanın esastan reddi gerekirken Mahkemenin yazılı gerekçe ile dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi doğru değil ise de; karar sonucu itibari ile doğru görüldüğünden ve bu husus yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden hükmün gerekçesi açıklanan şekilde değiştirilip kararın düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.

SONUÇ:
Davalı alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün gerekçesinin yukarıda gösterilen sebeple düzeltilen şekli ile ONANMASINA, mahkeme kararı düzeltilerek onandığından harç alınmasına yer olmadığına, taraflarca İİK’nın 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 02.02.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Related Articles

Back to top button