12. Hukuk Dairesi2022 Yılıİpoteğin Paraya Çevrilmesi Yoluyla İcra TakibiMeskeniyet Şikayeti

Meskeniyet şikayetinde; ipoteğin zorunlu ipotek olmadığı ve şikayetçinin haciz tarihi itibariyle bankaya kredi borcunun devam ettiği durumlarda, borçlunun konulan haciz dolayısıyla meskeniyet şikayetinde bulunma hakkı olmadığı

Meskeniyet şikayetinde; ipoteğin zorunlu ipotek olmadığı ve şikayetçinin haciz tarihi itibariyle bankaya kredi borcunun devam ettiği durumlarda, borçlunun konulan haciz dolayısıyla meskeniyet şikayetinde bulunma hakkı olmadığı- Zaten ipotek olarak gösterilen taşınmazın, her türlü borç için haczedilme ve paraya çevrilme konusunda riske atma iradesini borçlunun göstermiş sayıldığı-


Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi M. Duyan tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :

Alacaklı tarafından borçlu aleyhine başlatılan ilamsız icra takibinde, borçlunun meskeniyet iddiası ile hacizlerin kaldırılması istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, haczedilmezlik şikayetinin kabulü ile haczin kaldırılmaısna karar verildiği, alacaklı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerekir. Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi, bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller ise de, haciz tarihi itibariyle ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabilir.

Meskeniyet şikayetinde bulunulan, E. İlçesi A.beyköy Mah. 122 Ada. 374 Parsel Sayılı 2. Bodrum katta yer alan 23/579 arsa paylı 1 nolu bağımsız bölüm üzerinde Finansbank AŞ. lehine 17.12.2010 tarihli ipotek kaydının bulunduğu, ipotek senedinde ”…Uzun süreli konut destek kredisi sözleşmeleri, Konut destek kredisi sözleşmeleri, Tüketici kredisi sözleşmeleri ve Genel kredi taahhütnameleri/ Genel kredi sözleşmeleri ile bundan böyle tevdi edeceği Uzun süreli konut destek kredisi sözleşmeleri, Konut destek kredisi sözleşmeleri, Tüketici kredisi sözleşmeleri ve Genel kredi taahhütnameleri/Genel kredi sözleşmeleri uyarınca veya üçüncü kişiler tarafından, Ergin Algur ile ilgili olarak Bankaya veya bankanın diğer şubelerine ve Bahreyn şubesine karşı asaleten ve/veya kefaleten doğmuş ve doğacak tüm kredi borçlarının ve bunların faiz, komisyon, ücret, vergi, resim, harç, fon …” şeklindeki beyan ve taahhüt dikkate alındığında söz konusu ipoteğin, sadece konut kredisine münhasır verilmediği, iradi olarak verilen ipoteklerden olduğu, borçlunun kullandığı/kullanacağı her türlü kredinin teminatı olarak tesis edildiği ve dolayısıyla zorunlu ipotek olmadığı, Dairemizin 02.06.2022 tarihli eksiklik talep yazısı üzerine adı geçen bankanın 17.06.2022 tarihli cevabi yazısına göre ipoteğin devam ettiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır. Meskeniyet şikayetinde; ipoteğin zorunlu ipotek olmadığı ve şikayetçinin haciz tarihi itibariyle bankaya kredi borcunun devam ettiği durumlarda, borçlunun konulan haciz dolayısıyla meskeniyet şikayetinde bulunma hakkı yoktur. Zaten ipotek olarak gösterilen taşınmazın, her türlü borç için haczedilme ve paraya çevrilme konusunda riske atma iradesini borçlu göstermiş sayılır.

Bu durumda, ipoteğin zorunlu ipotek olmadığı ve şikayetçinin bankaya kredi borcu olduğu anlaşıldığına göre, mahkemece, meskeniyet şikayetinin reddine karar verilmesi gerekirken, şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi ve istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmesi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, istinaf talebinin esastan reddine ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 18.10.2021 tarih ve 2021/84 E. – 2021/2649 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, İstanbul 25 İcra Hukuk Mahkemesi’nin 22.10.2020 tarih 2018/1020 E. – 2020/1130 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 30.06.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi verildi.

12. HD. 30.06.2022 T. E: 2021/13366, K: 8066

Related Articles

Back to top button