Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Şikayetçi alacaklı, 04.09.2013 tarihli talebi üzerine, borçluların murisinden intikal eden taşınmazlara ve …/…/ 030 plakalı araca icra müdürlüğünce haciz konulduğunu, borçluların, murislerinden intikal eden mirası mahkeme kararıyla reddettikleri gerekçesiyle taşınmazlara ve araca konulan haczin kaldırılmasına ilişkin olarak icra dairesine yaptıkları başvurunun müdürlükçe kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına karar verildiğini, borçlularca mirasın, hacizden sonra reddinin kötüniyetli olduğu gerekçesi ile müdürlük kararının haksız olduğunu ileri sürerek, hacizlerin ilk haciz tarihi itibariyle devam ettiğinin tesbiti için icra mahkemesine başvurmuş, mahkemece, şikayetin kabulü ile hacizlerin kaldırılması işleminin iptaline karar verilmiştir.
Somut olayda, borçluların murislerinden intikal eden taşınmazlar ile …/…/ 030 plakalı araçtaki hisselerine icra müdürlüğünce 04.9.2013 ve 05.9.2013 tarihlerinde haciz şerhi konulduğu, borçluların, Kayseri 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 21.10.2013 tarih ve 2013/1445-1525 sayılı kararını icra müdürlüğüne sunarak, murislerinden kalan mirası reddettikleri gerekçesi ile söz konusu hacizlerin kaldırılmasını talep ettikleri, müdürlükçe talebin kabulü ile ilgili tapu müdürlüğüne müzekkere yazılarak mahcuz taşınmazlardaki haciz şerhinin kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
HMK’nun dava şartlarını düzenleyen 114.maddesinin (h) bendinde; davacının dava açmakta hukuki yararının olması gerektiği belirtilmiştir.
Somut olayda, şikayetçilerin Kayseri 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 21.10.2013 tarih ve 2013/1445-1525 sayılı kararıyla babaları muris A. K.’ın mirasını kayıtsız şartsız reddettikleri anlaşılmış olup, bu aşamadan sonra taşınmazlar ve araç üzerinde herhangi bir tasarruf hakları kalmamıştır. Tasarruf hakkının olmadığı mallardaki haczin kaldırılmasında artık borçluların hukuki yararı bulunmamaktadır.
Öte yandan, icra müdürlüğünün, yasa tarafından kendisine tanınan takdir hakkı sınırlı olup, alacaklının talebi olmaksızın haczi kaldırma yetkisi bulunmamaktadır.
Bu durumda mahkemece, icra müdürünün re’sen haczi kaldırma yetkisi olmadığı gibi borçluların haczin kaldırılmasını istemekte hukuki yararlarının da bulunmadığı nedenleriyle şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin kabul edilmiş olması isabetsiz ise de, sonuçta istem kabul edilerek şikayet konusu müdürlük işlemi iptal edildiğinden sonucu itibariyle doğru olan mahkeme kararının onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Borçluların temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.’nun 366. ve HUMK. 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 25,20 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.
12. HD. 16.04.2014 T. E:2014/7898, K:11222