Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi D. D. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmasına işin ivediliği ve niteliği nedeniyle 5311 Sayılı Kanunla değişik İİK’nin 366. maddesi hükmü uygun bulunmadığından bu yöndeki isteğin oybirliği ile reddine karar verildikten sonra işin esası incelendi:
Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan icra takibinde, alacaklının talebi üzerine, icra müdürlüğünce borçlu şirkete ait hastane ruhsatnamesine haciz konulduğu, borçlunun ise icra mahkemesine başvurarak; özel hastane ruhsatnamesine haciz tatbik edilmesinin usulsüz olduğunu belirterek ruhsatname üzerine konulan hacizlerin kaldırılmasını ve yeniden kıymet takdiri yapılmasına karar verilmesini talep ettiği, İstanbul 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 13.10.2017 tarih 2015/126 E. – 2017/1260 K. sayılı kararı ile haczin kaldırılmasına ve kıymet takdirine itiraz yönünden itiraz konusuz kaldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, kararın alacaklı tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 19.04.2018 tarih 2018/168 E. – 2018/1003 K. sayılı kararı ile alacaklının istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b-1. bendi gereğince; esastan reddine karar verildiği,karara karşı alacaklı tarafından temyiz yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.
İİK’nun 85. maddesi uyarınca, borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmazlarından ve alacak ve haklarından borcu karşılayacak kadarı haczolunur. Kural olarak borçlunun her türlü mal ve hakkı haczedilebilir. Hangi malların kısmen veya tamamen haczedilemeyeceği, İcra ve İflas Kanunu’nda tahdidi olarak sayılmış olup, bu sayılanların dışında olup da herhangi bir özel kanunla haczedilemeyeceğine ilişkin bir düzenleme bulunmayan borçluya ait bütün mal ve hakların haczi kabildir.
Ancak İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenmemekle birlikte maddi hukuk kurallarına göre bir kısım mal ve hakların da haczi mümkün değildir. Buna göre, maddi hukuka göre başkasına devri yasak olan mal ve haklar da haczedilemez. Yine bir mal veya hakkın haczedilebilmesi için, tek başına ekonomik bir değer ifade etmesi ve bu değerin hukuksal dayanağının bulunması zorunludur (Hukuk Genel Kurulu’nun, 06.12.2006 tarih, 2006/12-765 esas, 2006/765 karar sayılı kararı).
27.03.2002 tarih ve 24708 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sağlık Bakanlığı Özel Hastaneler Yönetmeliği’nin ruhsatlandırma başlıklı 15. maddesinde, özel hastanelerin ruhsatlandırma işlemleri düzenlenmiş olup, özel hastaneye ruhsat verilmesinden sonra konsültan hizmet verilecek dallarda çalışacak tabipler dışındaki diğer personelini tamamladığı tespit edilen özel hastanelere, Bakanlıkça, Faaliyet İzin Belgesi verilmesi ile özel hastanenin hasta kabul ve tedavisine başlayacağı düzenlenmiştir.
Özel hastanenin devri ise aynı yönetmeliğin 69. maddesinde düzenlenmiştir. 21/03/2014 ve 28948 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özel Hastaneler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile 27.03.2002 tarih ve 24708 sayılı Özel Hastaneler Yönetmeliğinin 69. maddesi değiştirilerek ” Her ne sebeple olursa olsun devir talep tarihi itibariyle aktif olarak faaliyet göstermeyen özel hastaneler devredilemez.” düzenlemesinin getirildiği görülmektedir.
Mahkemece, Sağlık Bakanlığı’na yazı yazılarak, hastane işletme ruhsatının hukuki niteliği, hastane binasından ayrı olarak tek başına ekonomik değere sahip olup olmadığı, yine tek olarak ve hastaneden ayrı devrinin mümkün bulunup bulunmadığı hususları sorulmuş, Sağlık Bakanlığı’nın 08/04/2015 tarihli yazı cevabında “….özel hastanenin aktif olarak faaliyet göstermesi şartı aranmadan 21/03/2014 tarihine kadar ruhsat devri yapılabilmekteydi. Yönetmelik değişikliğinin yapıldığı 21/03/2014 tarihinden itibaren ise ruhsat devri için, devir tarihi itibariyle özel sağlık kuruluşunun aktif olarak faaliyet göstermesi zorunlu olduğundan aktif olarak faaliyet göstermeyen bir özel sağlık kuruluşunun (faaliyet askıya alınmış bulunan hastaneler) devri yani sahiplik değiştirmesi mümkün değildir. Bu bağlamda özel sağlık kuruluşu ruhsatının icra dairesi tarafından satış işlemleri 21/03/2014 tarihinden önce başlatılmış ise talep tarihinde aktif olarak faaliyet gösterme şartı aranmaksızın ruhsat devri gerçekleştirilebilecektir. Aksi takdirde ruhsatı askıda olan kuruluşların icra yoluyla da olsa devrinin gerçekleştirilmesi mümkün değildir. Devir tarihi itibariyle aktif olarak faaliyet göstermeyenler (faaliyet askıya alınmış bulunan hastaneler) yani vatandaşa sağlık hizmeti vermeyenler devredilemeyecek olup bu çerçevede İcra ve İflas Kanunu çerçevesinde satışa konu edilemeyeceği değerlendirilmiştir. Aktif olarak faaliyet gösteren sağlık kuruluşlarının İcra ve İflas Kanunu çerçevesinde satışı mümkündür…..” şeklinde cevap verildiği görülmektedir.
Bu durumda, sağlık kuruluşunun ruhsat devri, devir talep tarihi itibariyle aktif olarak faaliyet gösterme şartına bağlanmıştır. Devir tarihi itibariyle aktif olarak faaliyet göstermeyenler (faaliyeti askıya alınmış bulunan hastaneler) devredilemeyecektir. Ancak, özel sağlık kuruluşu ruhsatının alınma tarihi 21/03/2014 tarihinden önce ise aktif faaliyet gösterme şartı aranmaksızın devri mümkün olduğundan bu tarihten önce haciz konulmak kaydıyla icra yoluyla ekonomik değeri olması nedeniyle satışı da mümkün olacaktır. Aksinin kabulü hak kaybına sebep olacaktır.
İİK.nun 78/1. maddesi uyarınca, “Ödeme emrindeki müddet geçtikten ve borçlu itiraz etmiş ise itirazı kaldırıldıktan sonra mal beyanını beklemeksizin alacaklı haciz konmasını isteyebilir”, aynı kanunun 106. maddesinde ise; “Alacaklı, haczolunan mal taşınır ise hacizden itibaren altı ay, taşınmaz ise hacizden itibaren bir yıl içinde satılmasını isteyebilir” düzenlemesi mevcut olup, satış işlemi ancak hacizli mal üzerinden yapılabileceğinden haczin satış işlemlerinin başlangıcı olduğunun kabulü gerekir.
Somut olayda, A.B. Özel Sağlık Hiz. İşl. Ltd. Şti. adına kayıtlı Özel Üniversal Bodrum Hastanesi’nin faaliyetinin 06/03/2015 tarihinde askıya alındığı, görülmektedir. O halde mahkemece, A.B. Özel Sağlık Hiz. İşl. Ltd. Şti. adına kayıtlı Özel Üniversal Bodrum Hastanesi’nin ruhsatnamesinin haciz tarihinin tespiti ile 21/03/2014 tarih ve 28948 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özel Hastaneler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile 27.03.2002 tarih ve 24708 sayılı Özel Hastaneler Yönetmeliğinin 69. maddesinde yapılan değişiklik dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile şikayetin kabulü ile özel hastane ruhsatnamesine konulan haczin kaldırılması yönünde hüküm tesisi ve istinaf başvurusunun da Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddedilmesi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılması, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile, yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 373/1. maddesi uyarınca, istinaf talebinin esastan reddine ilişkin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 19.04.2018 tarih 2018/168 E.-2018/1003 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, İstanbul 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 13.10.2017 tarih 2015/126 E. – 2017/1260 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 22/10/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.
12. HD. 22.10.2019 T. E:2018/11638, K:15476