Sair temyiz itirazları yerinde değilse de;
Borçlular vekilinin, diğer fesih nedenleri ile birlikte taşınmazın satışının süresinde istenmediğini ve İİK nun 100. maddesi kapsamında İstanbul 3. İş Mahkemesine yazılan müzekkere cevapları beklenmeden satışın yapıldığını ileri sürerek ihalenin feshi istemiyle icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece istemin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Haciz tarihi itibari ile yürürlükte bulunan İİK’nun değişiklik öncesi 106. maddesinde; “Alacaklı, haczolunan mal taşınır ise hacizden nihayet bir sene ve taşınmaz ise nihayet iki sene içinde satılmasını isteyebilir” hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanunun 110. maddesinde ise; “Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez veya talep geri alınıp da, bu müddet içinde yenilenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar” hükmü yer almaktadır.
Satış talebinin, yukarıdaki maddede öngörülen süreler içinde olup olmadığını icra müdürü re’sen gözetmelidir. Satış talebi, bu sürelerden sonra ise, reddetmelidir. Satış isteme sürelerinin geçmesine rağmen, icra müdürünün satış talebini kabul etmesi, bu hususun kamu düzeninden oluşu nedeniyle süresiz şikayete tabi olduğu gibi, bu durumda haciz kalkmış olacağından yapılan ihalenin feshi gerekir (B. Kuru, İcra El Kitabı,s.520).
Somut olayda, alacaklı vekilinin talebi ile satışa konu gayrimenkulün üzerine tapuda 01.08.2006 tarihinde haciz konulduğu ve yine alacaklı vekilinin 26.10.2009 tarihinde satış talebinde bulunarak aynı tarihte satış avansını yatırdığı, bu durumda alacaklı vekilinin satış talebinin 2 yıl geçtikten sonra olduğu anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, İİK.nun 110. maddesi gereğince, anılan taşınmaz üzerindeki haczin kalktığı hususu dikkate alınarak, geçerli bir haciz olmaksızın yapılan ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken davanın reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
Öte yandan satışa konu gayrimenkulün tapu kaydında İstanbul İş Mahkemesi’nce 23.10.2008 tarihinde konulmuş ihtiyati tedbir şerhleri olduğu görüldüğünden, ihtiyati tedbirlerin devam edip etmediğinin İİK nun 100. maddesi kapsamında bildirilmesi için anılan mahkemeye yazı yazıldığı, İstanbul İş Mahkemesince 10.10.2011 tarihinde verilen yanıtta istenilen hususlara cevap verilmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda İstanbul İş Mahkemesi tarafından konulan söz konusu ihtiyati tedbirlerin devam edip etmediği ve satışa engel olup olmadığına ilişkin yazılan yazı cevabı beklenmeden ihalenin yapılması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Borçluların temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.
12. HD. 24.10.2013 T. E:24597,K:33455