12. Hukuk Dairesi2023 YılıHarç

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Yargı Harçlarından Muaf Olduğu

T. C.
Y A R G I T A Y
1 2 . H U K U K D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I

Esas No : 2022/9446
Karar No : 2023/2411

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 02.06.2022
SAYISI : 2021/1624 E., 2022/1399 K.

DAVALI/ALACAKLI : T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
DAVA TARİHİ : 20.01.2021
HÜKÜM/KARAR : Ret
TEMYİZ EDEN : Davalı/Alacaklı
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 1. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 26.03.2021
SAYISI : 2021/90 E., 2021/447 K.

Taraflar arasındaki takibin iptali şikayetinden dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile şikayetçi borçlu yönünden takibin iptaline karar verilmiştir.

Kararın davalı alacaklı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı alacaklı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Borçlu şikayet dilekçesinde; alacaklı tarafından iş kazasından kaynaklanan rücuen tazminat alacağına ilişkin Ör. 4-5 ilamlı takipte, takibe dayanak Ankara 33. İş Mahkemesinin 2016/912 E.-2019/312 K. sayılı ilamında taraf olarak yer almadığını gibi aleyhine hüküm de kurulmadığını, bu nedenle hakkında takip başlatılamayacağını ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı alacaklı cevap dilekçesinde; dayanak ilamda taraf olarak Ufuk Bölükbaşı, Serdar Aygün ve Aslan Tecrit … Ltd. Şti.’nin yer aldığını, şikayetçi şirketin sehven dosya borçlusu olarak gösterildiğini, bu durumun maddi hatadan kaynaklandığını ve talepleri üzerine şikayet tarihinden sonra icra müdürlüğünce ilamda yer alan Aslan Tecrit … Ltd. Şti.’nin borçlu olarak takibe eklenmesine karar verildiğini savunarak konusuz kalması nedeniyle şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı alacaklı tarafından şikayetçi borçlu hakkında Ankara 33. İş Mahkemesi’nin 2016/912 E. 2019/312 K. sayılı ilamına dayanak icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı ilamın incelenmesinde; davacının Sosyal Güvenlik Kurumu, davalının Ufuk Bölükbaşı, Aslan Tecrit … Limited Şirketi ve Serdar Aygün isimli gerçek ve tüzel kişiler olduğu, ilamda aleyhine hüküm kurulan kişinin Aslan Tecrit … Ltd. Şti. olduğu, şikayetçi Bölükbaşı İzolasyon … Ltd. Şti.’nin ilamda yer almadığı ve hakkında hüküm kurulmadığı, ilamda yer almayan ve hakkında hüküm kurulmayan gerçek veya tüzel kişilere karşı takip başlatılamayacağı, icra müdürlüğünce davalı alacaklı tarafından şikayetçi hakkında hazırlanan takip talebine uygun icra emri düzenlendiği, davalı alacaklı taraf değişikliği talebinde bulunduğunu beyan etmiş ise de; icra müdürlüğünce Aslan Tecrit … Ltd. Şti.’nin takibe eklendiği, ancak şikayetçi borçlunun halen takipte taraf olarak yer aldığının bildirilmesi karşısında, hakkında hüküm kurulmayan şikayetçi hakkında başlatılan takipte HMK’nın 124. maddesine dayanılarak taraf değişikliği yapılmak suretiyle dayanak ilamda aleyhine hüküm kurulan kişiye icra emri gönderilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı, şikayetçi borçlu hakkında başlatılan takibin halen mevcut olduğu gerekçesi ile şikayetin kabulüne, Ankara 1. İcra Müdürlüğünün 2020/8942 Esas sayılı icra takibinin şikayetçi borçlu yönünden iptaline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı alacaklı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı alacaklı istinaf dilekçesinde; şikayetçi şirketin sehven dosya borçlusu olarak gösterildiğini, bu durumun maddi hatadan kaynaklandığını ve talepleri üzerine şikayet tarihinden sonra icra müdürlüğünce ilamda yer alan Aslan Tecrit … Ltd. Şti.’nin borçlu olarak takibe eklenmesine karar verildiğini, davanın konusuz kaldığını ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılması ile şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ilamların infaz edilecek kısmının hüküm bölümü olup bu kısmın aynen infazının zorunlu olduğu, icra mahkemesince hükmün (infaz edilecek kısmının) yorum yolu ile değiştirilmesi mümkün olmadığı gibi yeniden belirlenmesinin de mümkün olmadığı, bu kabule aykırı talep içeren takipler ilama aykırılık yaratacağından icra mahkemesinde süresiz şikayet konusu yapılabileceği, şikayetçi borçlu hakkında başlatılan ilamlı takipte takibe dayanak Ankara 33. İş Mahkemesinin 2016/912 E. – 2019/312 K. sayılı ilamında şikayetçi borçlunun taraf olmadığı, şikayetçi borçlu hakkında kurulmuş bir hükmün de bulunmadığı, her ne kadar davalı alacaklı tarafından şikayetçinin takipte sehven taraf olarak gösterildiği, şikayetten sonra ilamda taraf olan Aslan Tecrit … Ltd. Şti.’ne takibin yöneltilerek icra emri çıkartıldığı, bu nedenle davanın konusuz kaldığı ileri sürülmüş ise de; her davanın açıldığı tarihteki koşul ve durumlara göre değerlendirileceği, kaldı ki takibin asıl borçluya yöneltilmiş olmasının şikayetçi borçlu hakkındaki takibin sonucuna etkisinin olmadığı, mahkemece şikayetçi borçlu hakkında takibin iptaline karar verilmediği sürece borçlu hakkındaki takibin ayakta kalmaya devam edeceği gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı/alacaklı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı alacaklı temyiz dilekçesinde; şikayetçi şirketin sehven dosya borçlusu olarak gösterildiğini, bu durumun maddi hatadan kaynaklandığını ve talepleri üzerine şikayet tarihinden sonra icra müdürlüğünce ilamda yer alan Aslan Tecrit … Ltd. Şti.’nin borçlu olarak takibe eklenmesine karar verildiğini, davanın konusuz kaldığını ileri sürerek bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılması ile ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ilamlı takibin iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve sair yasal mevzuat

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı alacaklının aşağıdaki bendin dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. İlk Derece Mahkemesince şikayetin kabul edilmesi ve davalı SGK’nın harçtan muaf oluşu karşısında davacının yatırdığı harçların isteği halinde davacıya iadesine karar verilmesi gerekirken, davacının yatırdığı harç masraflarının davalıdan tahsiline karar verilerek harçtan muaf olan davalıya harç yükletilmesi hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

A) Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi’nin temyiz edilen 02.06.2022 tarih ve 2021/1624 E. 2022/1399 K. sayılı kararının ORTADAN KALDIRILMASINA ,

B) Ankara 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 26.03.2021 tarih ve 2021/90 E. 2021/447 K. sayılı kararının hüküm fıkrasının 2 ve 3 numaralı bentlerinin çıkartılarak, yerlerine;

“2-Davalı harçtan muaf olduğundan karar-ilam harcına hükmedilmesine yer olmadığına,
Davacının yatırdığı başvuru harcı ile peşin harcın karar kesinleştiğinde ve isteği halinde davacıya iadesine,

3- Davacının yatırdığı harçlar hariç 11,00 TL tebligat masrafının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine ,” bentlerinin yazılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Harç alınmasına yer olmadığına,

Kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

06.04.2023 gününde oy birliğiyle karar verildi.

 

T. C.
Y A R G I T A Y
1 2 . H U K U K D A İ R E S İ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I

Esas No : 2022/9325
Karar No : 2023/2175

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 24.05.2022
SAYISI : 2021/291 E., 2022/1491 K.

DAVALI/ALACAKLI : T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
DAVA TARİHİ : 25.02.2020
HÜKÜM/KARAR : Kabul/İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması/Yeniden hüküm
TEMYİZ EDEN : Davalı/Alacaklı
İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 5. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11.12.2020
SAYISI : 2020/107 E., 2020/476 K.

Taraflar arasındaki usulsüz tebliğ şikayetinden dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince şikayetin reddine karar verilmiştir.

Kararın şikayetçi borçlu tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince şikayetçinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile şikayetin kabulüne, şikayetçi borçlu adına yapılan ödeme emri tebliğ işleminin iptali ile ödeme emrinin tebliğ tarihinin 24.02.2020 tarihi olarak düzeltilmesine, şikayetçi borçlunun takibe, borca, faiz ve ferilerine itirazları yasal süresi içerisinde yapıldığından şikayetçi borçlu yönünden takibin durdurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı alacaklı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Borçlu şikayet dilekçesinde; alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yoluyla ilamsız takipte, tarafına çıkarılan ödeme emri tebliğlerinin usulsüz olduğunu, mernis sistemine kayıtlı adresinin iş yeri adresi olduğunu, tebliğ zarflarının üzerinde yazan tarihlerin hafta içi olması nedeniyle iş yerinin açık olduğunu, adreste kendisi bulunmasa bile mutlaka bir çalışanının bulunduğunu, haber kağıdının adresin kapısına yapıştırılmadığını ileri sürerek tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 24.02.2020 olarak düzeltilmesine, icra müdürlüğüne yaptıkları itirazın süresinde olduğunun kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde; şikayetçi borçluya çıkarılan tebliğlerin usulüne uygun olduğunu savunarak şikayetin reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı alacaklı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından şikayetçi borçlu Mithat Saraçoğlu hakkında genel haciz yolu ile takip başlatıldığı, ödeme emrinin şikayetçi borçlunun 30.10.2013 tarihinden günümüze kadarki mernis adresi olan “Cumhuriyet Mah. Karataş Bulvarı No:65/A Yüreğir/ADANA” adresine tebliğe çıkarıldığı, ilk tebligatın 13.10.2016 tarihinde muhatabın taşındığından bahisle bila tebliğ iade edildiği, bu adresin borçlunun mernis sistemindeki adresi olması nedeniyle TK 21/2 şerhli olarak çıkarılan ödeme emrinin 18.07.2017 tarihinde muhtara tebliğ edildiği, tebliğ mazbatasına 2 nolu haber kağıdının muhatabın kapısına yapıştırıldığının şerh düşüldüğü, bu haliyle ödeme emri tebliğ işleminin Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak yapıldığı, her ne kadar şikayetçi borçlu tarafından tebliğ yapılan tarihte işyeri olan adreste mutlaka birilerinin bulunduğu ve bu nedenle haber kağıdı yapıştırılsa idi görmeleri gerektiği iddia olunmuş ise de tebliğ mazbatasının resmi belge niteliğinde olduğu, tebliğ mazbatası üzerinde yer alan bilgilerin aksinin ancak aynı kuvvetteki belgeler ile ispat olunabileceği, bu nedenle şikayetçi borçlunun tebliğ mazbatası üzerinde yer alan bilgilerin aksi yönündeki iddialarına itibar edilmediği gerekçesi ile şikayetin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayetçi borçlu istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Şikayetçi borçlu istinaf dilekçesinde; ödeme emrinin tebliğe çıkarıldığı mernis sisteminde kayıtlı olan adresin iş yerine ait olduğunu, tebliğ zarflarının yazan tarihlerin hafta içi olması nedeniyle iş yerinin açık olduğunu ve adreste mutlaka bir çalışanının bulunduğunu, haber kağıdının adresin kapısına yapıştırılmadığını, bu nedenle tebliğ işlemlerinin usulsüz olduğunu ileri sürerek mahkeme kararın kaldırılarak şikayetin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Tebligat Kanunu’nun 10/1-2 maddesinde “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmünün yer aldığı, somut olayda, davalı alacaklı tarafından genel haciz yoluyla başlatılan icra takibinin belgeye dayanmadığı, takip talebinde belirtilen “Cumhuriyet Mah. Karataş Blv. 65/A Yüreğir/Adana” adresin aynı zamanda şikayetçi borçlunun adres kayıt sistemindeki adresi olduğu, bu adrese gönderilen ödeme emrinin “taşınmıştır” açıklamasıyla iade edildiği, mazbata üzerinde Sezgin Kır isimli kişinin isminin yazılı olduğu, ancak bu kişinin bilgi alınan kişi olup olmadığı belirtilmediği gibi sıfatının anlaşılamadığı, Tebligat Yönetmeliği’nin 30/2. maddesi gereğince dağıtıcı tarafından muhatabın yeni adresinin tespitine yönelik bir araştırma yapılmadığı, Tebligat Kanunu’nun 10/2. maddesi uyarınca TK’nın 21/2. maddesine göre çıkartılan ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu, usulsüz tebliğin şikayet dilekçesinde belirtilen tarihten önce öğrenildiğine yönelik takip dosyasında bilgi bulunmadığı, icra müdürlüğüne yapılan borca itirazın yasal süresinde olduğu, mahkemece şikayetin reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesi ile şikayetçinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile şikayetin kabulüne, şikayetçi borçlu adına yapılan ödeme emri tebliğ işleminin iptali ile ödeme emrinin tebliğ tarihinin 24.02.2020 tarihi olarak düzeltilmesine, şikayetçi borçlunun takibe, borca, faiz ve ferilerine itirazları yasal süresi içerisinde yapıldığından şikayetçi borçlu yönünden takibin durdurulmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı alacaklı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı alacaklı temyiz dilekçesinde; mahkemenin beyanlarını dikkate almadan, eksik inceleme ile usul ve yasaya aykırı karar verdiğini, hak düşürücü sürenin geçtiğini, aleyhe vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü şikayetine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 16. maddesi, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10., 21. Maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile sair yasal mevzuat

3. Değerlendirme
Alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürerek tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesini talep ettiği, mahkemece, şikayetin reddine karar verildiği, borçlu tarafından karara karşı istinaf yoluna başvurması üzerine Bölge Adliye Mahkemesi’nce istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine karar verildiği görülmektedir.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 Sayılı Yasa’nın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır.
Aynı Kanun’un tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina başlıklı 21. maddesine, 6099 Sayılı Yasa’nın 5. maddesi ile eklenen 2. fıkrasında; “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmü yer almaktadır.
7201 Sayılı Yasanın 21. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin kanun gerekçesinde ise, TK’nın 21/1. maddesine göre bilinen en son adrese çıkartılan tebligattan sonuç alınamazsa, 10. madde gereği adres kayıt sistemindeki adres esas alınarak başkaca araştırma yapılmaksızın o adrese tebligat çıkarılacağı açıklanmıştır. Bunun yapılabilmesi için de, tebligatı çıkaran merciin, adresin, adres kayıt sistemindeki mernis adresi olduğunu ve bu adrese tebligat yapılacağını tebliğ evrakında belirtmesi gerekmektedir.
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda kişiye önce bilinen en son adresi esas alınarak Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre tebligat çıkartılmalı, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa, adres kayıt sistemindeki adresine, buna ilişkin şerh verilerek TK’nun 21/2. maddesi uyarınca tebligat çıkartılmalıdır.
Ayrıca Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesinde; “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır, ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79. maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir” hükmü yer almaktadır. Bu yönetmeliğe göre; 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran mercice, tebligat çıkarılan adresin, muhatabın, adres kayıt sistemindeki adresi olduğuna ve bu adrese tebligat yapılacağına dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunludur. Yani; tebligatı çıkaran merci tarafından, adres kayıt sitemine ilişkin olarak şerh verilmeden, tebliğ memuru tarafından Tebligat Kanunu’nun 2l/2. maddesine göre tebliğ işlemi yapılamaz.
Somut olayda, borçlunun tebliğ tarihindeki adresi olan “Cumhuriyet Mah. Karataş Blv. 65/A Yüreğir/Adana” adresine çıkarılan örnek 7 ödeme emri tebligatının, muhatabın adresten taşındığından bahisle 13/10/2016 tarihinde iade edildiği, davalı alacaklının talebi üzerine TK’nın 21/2. maddesine uygun şerhi içeren tebligatın aynı adreste 18/07/2017 tarihinde ” gösterilen adresin muhatabın AKS adresi olup tebliğ imkansızlığı nedeniyle TK 21/2 gereğince muhtara tebliğ edildi, 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırıldı” şerhi ile tebliğ edildiği görülmüş olup TK 21/2’ye göre yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte, Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik, tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde, bunun tahkik şeklini ve yöntemini göstermemiştir. Mahkemece, her somut olayın özelliği, cereyan şekli, gerçekleşen maddi olgular en ufak ayrıntılarına kadar göz önünde bulundurulup iddia tahkik edilmelidir. Yargıtay HGK’nın 07/04/1982 tarih ve 1377-337 sayılı kararında da benimsendiği üzere, tebligat parçasında yazılı olan hususların aksi her türlü delille ispatlanabileceğinden, ilk derece mahkemesinin resmi belge niteliğinde olan tebliğ mazbatası üzerinde yer alan bilgilerin aksinin ancak aynı kuvvetteki belgeler ile ispat olunabileceği yönündeki gerekçesi yerinde görülmemiştir.
Öte yandan kabule göre de, 6100 sayılı HMK’nın 332. maddesi uyarınca yargılama giderlerine, bu kapsamda harca ilişkin hususlarda mahkemece re’ sen karar verilir. 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca dava sonunda hükmedilecek harçlardan, harçtan muaf olmamak koşulu ile aleyhine karar verilen taraf sorumludur.
Davanın kabulünde veya kısmen kabulünde harçtan (muaf olmamak koşulu ile) davalı taraf sorumlu olup, davacıya harç yükletilemez. Davalının harçtan muaf olması halinde davalı tarafa harç yükletilemeyeceği gibi, davacının yatırdığı tüm harçların karar kesinleştiğinde davacıya iadesine karar verilir.
Somut olayda, davalı SGK’nın harçtan muaf olduğu tartışmasız olup bölge adliye mahkemesince bu hususun gözden kaçırılarak harçtan muaf olan davalı SGK’na harç yükletilmesi de hatalıdır.
O halde, yukarıda yazılı nedenlerle, Bölge Adliye Mahkemesi’nce yazılı gerekçe ile istinaf başvurusunun kabulü ile şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Related Articles

Back to top button