T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
ESAS NO : 2023/2666
KARAR NO: 2023/9279
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
TARİHİ : 12/01/2023
NUMARASI : 2021/3919-2023/103
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı/şikayetçi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde, şikayetçi 3. kişinin, alacaklı tarafından açılan tasarrufun iptali davasının davalısı olduğunu belirterek icra mahkemesine yaptığı başvuruda,borçludan satın aldığı taşınmaza dair alacaklı tarafından açılan tasarrufun iptali davasında dava konusu taşınmaz üzerinde alacaklıya cebri icra yetkisi tanınması üzerine alacaklı yanca taşınmaza haciz konulduğunu ancak akabinde haciz talebinden vazgeçtiğini belirtmesine ve İİK’nın 106-110 maddesi kapsamında süresi içerisinde satış istememesi üzerine icra müdürlüğünden hacizlerin kaldırılmasını talep ettiklerini ancak taleplerinin reddedildiğini ileri sürerek müdürlük kararının iptalini talep ettiği, İlk Derece Mahkemesince şikayetin reddine karar verildiği, şikayetçi tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine hükmedildiği görülmektedir.
Şikayete konu haciz tarihi itibariyle uygulanması gereken İİK’nın 106. maddesinde; “Alacaklı, haczolunan mal taşınır ise hacizden itibaren altı ay, taşınmaz ise hacizden itibaren bir yıl içinde satılmasını isteyebilir” hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanun’un 110. maddesi ise; “Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez veya talep geri alınıp da, bu müddet içinde yenilenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar” hükmünü amirdir.
Somut uyuşmazlıkta, tasarrufun iptaline karar verilen taşınmaza 10.03.2020 tarihinde haciz konulduğu anlaşılmakta olup, İİK’nın 283/1. maddesine göre tasarrufun iptali davası sabit olduğu takdirde alacaklının tasarrufa konu mal üzerinde cebri icra yoluyla hakkını almak yetkisini elde edeceği, İİK’nın 281/2. maddesi uyarınca verilen ihtiyati haciz kararından sonra, ilgili tasarrufun iptali davasının kabulüne karar verilmesi halinde ise alacaklının ayrıca bir icra takibi başlatmasına gerek olmadan iptal davası açılmadan önce başlatılan icra takibinden alacağını tahsil edeceği tabidir. Buna göre, söz konusu yetkiyle konulan haczin de ayakta kalması için, İİK’ya göre süresi içerisinde satış talep edilip avansının yatırılması gerektiği açık olduğundan İlk Derece Mahkemesince, süresi içerisinde satış istenip istenmediği araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi ve kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Şikayetçinin temyiz itirazlarının kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK’nin 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nin 373/1. maddesi uyarınca, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 12.01.2023 tarih ve 2021/3919 E. – 2023/103 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, İstanbul 25. İcra Hukuk Mahkemesinin 20.10.2021 tarih ve 2021/1252 E. – 2021/1497 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 26.12.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.