2020 YılıBAM Sakarya 8 Hukuk Dairesiİhalenin FeshiTebligat

Tebligatta, muhatabın çarşıda olduğuna yönelik bilgiyi veren ve haber kağıdı yapıştırıldığı bilgisi verilen komşusunun isim ve soyadının olmadığı, sadece oturduğu daire numarasının yeterli olmadığı bu haliyle tebligatların aykırı ve dolayısıyla usulsüz olup, bir hukuki sonuç doğurmayacağı-

Tebligatta, muhatabın çarşıda olduğuna yönelik bilgiyi veren ve haber kağıdı yapıştırıldığı bilgisi verilen komşusunun isim ve soyadının olmadığı, sadece oturduğu daire numarasının yeterli olmadığı bu haliyle tebligatların aykırı ve dolayısıyla usulsüz olup, bir hukuki sonuç doğurmayacağı-Taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneğinin borçluya tebliğ edilmesi gerektiği ve borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi, başlı başına ihalenin feshi sebebi sayıldığından mahkemece, şikayetin kabulü ile, ihalelerin feshine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddi yönünde hüküm tesisi kurmasının isabetsiz olduğu-

Esas ve karar numarası ayrıntılı olarak belirtilen İlk Derece Mahkeme kararının incelenmesi için istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya içeriğindeki tüm bilgi ve belgeler okunup, tetkik edilip heyetçe yapılan müzakerede, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 355. maddesi gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı incelenerek aynı kanunun 353. maddesi gereğince duruşma yapılmaksızın yapılan inceleme sonunda gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:

Davacı dava dilekçesinden özetle; “… ili, … ilçesi, …. Mahallesi, 832 ada, 6 parsel” sayılı taşınmaz içerisinde 3 adet daire ve arsanın olduğunu, … İcra Müdürlüğünün 2018/239 talimat sayılı dosyası ile borcu nedeniyle 22/11/2018 tarihinde satıldığını, dosya alacaklısına borca mahsuben ihale edildiğini, 07/05/2018 tarihli kıymet takdiri tutanağında 85 m2 olan daireler için 91.414,00 TL, 90 m2 olan daire için 95.278,00 TL değer biçildiğini, ihalenin bu bedel üzerinden yapıldığını, satışın kıymet takdirinin esas alındığı tarihten 11 ay sonra yapıldığını, bilirkişi raporunda, kıymet takdiri yaparken değerlendirmenin sadece daire olarak yapıldığını, arsa değerinin katılmadığını, bu nedenle satışa itiraz ettiğini, gayrimenkul satış ilanının usulüne uygun yapılmadığını, tebligatların da usulsüz
yapıldığını, satış ilanının tirajı yüksek bir gazetede yapılması gerekirken, tirajı düşük bir gazetede yayınlandığını beyan ederek ihalenin feshine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; bahse konu gayrimenkulün kıymet takdiri tarihinin 07/05/2018, ilk satış tarihinin ise 22/11/2018 tarihi olduğunu, satış şartnamesinin ulusal gazetede ilan edildiğini, davacının açık arttırma hazırlık aşaması ve satış aşamasında hatalı işlemler olduğu iddialarının tamamen soyut olduğunu, gerekli ilanların yapıldığını, gerekli askı sürelerine uyularak ilanın askıda kaldığını, davacının satıştan haberi olduğunu, satış günü de ihale salonunda hazır
bulunduğunu beyan ederek davanın reddine, davacı aleyhine para cezasına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

DOSYADA TOPLANAN DELİLLER:

… İcra Müdürlüğünün 2018/239 talimat sayılı dosyası.

İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ:

İlk derece mahkemesince; … İcra Müdürlüğü’nün 2018/239 esas sayılı dosyasında kıymet takdirinin yapıldığı, davacı tarafça kıymet takdirine yönelik bir itirazının olmadığı, yasal süre içerisinde kıymet takdirine itiraz davası açmadığı, kıymet takdirine itiraz etmeyen ilgilinin, kıymet takdirine ilişkin iddialarla ihalenin feshini isteyemeyeceği, yine İcra Müdürlüğünce satışın traji 50.000’in üzerinde bir ulusal gazetede yapılmasına yönelik Basın İlan Kurumuna müzekkere yazıldığı, ulusal bir gazetede ilanın yapıldığı, satışı ilanına dair tebligatlarda usulsüzlük bulunmadığı, İcra Müdürlüğünce satışın gerekli vasıtalarla yeterli şekilde duyurulmasını sağladığı bu haliyle davacı tarafın bu iddialarının da ihalenin feshini gerektirmediği, ayrıca açık arttırma tutanağında ihalenin başlangıç ve bitiş saatlerinin yer aldığı, satış ilanında davaya konu taşınmazın özelliklerinin ve ihalenin yapılacağı yerin açıkça usule uygun şekilde belirtildiği, ilan askı tutanağının usulüne uygun düzenlendiği, ilan askı tutanağında icra müdür yardımcısının imzasının olmasının yeterli olduğu, ihale tutanağında tellal tarafından gerekli ilanın yapıldığı görüldüğünden, açılan ihalenin feshi şikayetinin reddine ve ihale bedelinin %20’si oranında para cezasının davacıdan tahsiline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:

Davacı borçlu istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın kıymet takdiri üzerinden 11 ay geçmiş olmasına rağmen satışa bu bedel üzerinden çıkarıldığını, ilan askı tutanağında sadece icra müdürünün imzasının olduğunu, katip ve mübaşirin imzasının bulunmadığını, satış kararının usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, ihalenin hangi bedelden açıldığının tellal tarafından sesli olarak ilan edilip edilmediğinin
belirtilmediğini, bu durumun fesih sebeplerinden biri olması sebebiyle de ihalenin bu yönüyle sakat olduğunu, ihalenin feshi sebebi olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak
ihalelerin feshine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEPLER

Dava, İİK’nın 134. maddesine dayalı ihalenin feshi istemine ilişkindir.

… İcra Müdürlüğünün 2018/239 talimat sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklının ….. Bankası A.Ş., borçluların …. ve ….. olduğu … 3. İcra Müdürlüğünün 2018/5819 esas sayılı dosyasındaki alacaklı banka tarafından borçlular aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip yapıldığı sonrasında alacaklının, borçlu davacı ……. adına kayıtlı “… İl, … İlçe, 832 Ada, 6 Parsel, …. Mahallesi, …. Mevkii, A Blok 2 nolu Bağımsız Bölüm,

… İl, … İlçe,832 Ada, 6 Parsel, ….Mahallesi, ….. Mevkii, A Blok 1 nolu Bağımsız Bölüm ile … İl, … İlçe,832 Ada, 6 Parsel, …. Mahallesi, ….Mevkii, B Blok 1 Nolu Bağımsız Bölümlerin” satışının talep edildiği, 22/11/2018 tarihinde yapılan 1. artırmada taşınmazların alacağa mahsuben davalı alacaklıya ihale edildiği, davanın süresi içinde açıldığı anlaşılmıştır.

Davacı tarafından sair sebepler yanında satış ilanının usulsüz tebliğ edildiği de iddia edilmiştir.

Takip dosyasında bulunan satış ilanı tebligat mazbatasının incelenmesinde; tebligatın, borçlunun takip talebinde belirtilen adresinde TK’nın 21/1. maddesine göre yapıldığı görülmektedir.

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21/1. maddesinde; “kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmü yer almaktadır.

Madde metni, iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki “adreste bulunmama”, diğeri ise “tebellüğden imtina”dır. Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 30. maddesinin birinci fıkrasında; “adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir” hükmüne yer verildiği, Tebligat Kanunu’nun ”Tebliğ Mazbatası” başlıklı 23. maddesinin 7. bendinde;”21. maddedeki durumun tahaddüsü halinde bu hususlara mütaallik muamelenin yapıldığının, adreste bulunmama ve imtina için gösterilen sebebin tebliğ mazbatasına yazılmasının” emredildiği, “Tebliğ mazbatasında bulunması gereken bilgiler ve tanzimi” başlıklı Tebligat Yönetmeliğinin 35. maddesinin (f) bendinde ise; ”30. ve 31. maddelerdeki durumların gerçekleşmesi halinde bu hususlarla ilgili hangi işlemlerin yapıldığının, adreste bulunmama ve kaçınma için gösterilen sebebin tebligat mazbatasına yazılacağının” düzenlendiği görülmüştür.

Burada Yönetmeliğin 30. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru, tahkik etmekle kalmayıp, tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu Tebligat Kanunu’nun 23/7. ve Tebligat Yönetmeliğinin 35/f maddeleri gereğince tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde, yapılan işlemin usulüne uygun olup olmadığı hakim tarafından denetlenebilir.

Muhatabın, tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde ancak, maddede sayılanlardan, örneğin muhtara imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir. Tahkikatta muhatabın adresten kesin olarak ayrıldığının ya da öldüğünün veya tebligatın, tebliğ evrakında belirtilen tarihten önce yapılamayacağının anlaşılması halinde Tebligat Yönetmeliğinin 30. maddesinin 2., 3., 4. ve 5. fıkraları gereğince işlem yapılacaktır. Bu itibarla; Tebligat Yönetmeliğinin 30. maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, imzadan çekinmeleri halinde, bu husus da belirtilerek, Tebligat Yönetmeliğinin 35. maddesi gereğince muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği “tevsik edilmeden”, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir. Zira bu belgeleme işlemi, devamı işlemleri belirlemesi yanında muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacak ve tebliği isteyen makam ve hakimin denetimini sağlayacaktır.

Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin, yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan
araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır.

Tebligat Kanunu’nun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği’nin 30/1. maddeleri uyarınca; yapılacak tebliğ işleminde muhatap adreste bulunmaz ise, adreste bulunmama nedeninin yönetmelikte belirtilen kişilerden beyanının alınması, beyanda bulunan kişinin mutlaka adı ve soyadının ve sıfatının tebligat parçasına yazılması gerekir. Aksi halde yapılan tebliğ işlemi geçersiz olur.

Öte yandan, borçlunun kendisine gönderilen tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürerek icra mahkemesine başvurması “şikayet” olup, İİK’nun 16/1. maddesi gereğince, şikayetin, öğrenme tarihinden itibaren 7 günlük sürede yapılması gereklidir (HGK’nun 05/06/1991 tarih ve 91/12-258 E. – 91/344 K. sayılı kararı).

Somut olayda, borçlu davacıya gönderilen satış ilanına ilişkin tebliğ mazbatası üzerine; “muhatabın gösterilen adreste bulunmaması üzerine en yakın komşusu D:2 sakinine soruldu muhatabın çarşıda olduğu beyan etmesi üzerine Evrak Bayraktepe Muhtarlığına teslim edilerek muhatabın kapısına 2 nolu haber kağıdı yapıştırıldı D:2 bulunan komşusu haber verildi. D:2 sakini isimden ve imzadan imtina etmiştir” şerhi düşülmek suretiyle, 23/10/2018 tarihinde tebliğ işleminin yapıldığı anlaşılmaktadır.

İhtarname tebliğ şerhinde, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesi ile Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 30. ve 31. maddeleri uyarınca; tebligatta, muhatabın çarşıda olduğuna yönelik bilgiyi veren ve haber kağıdı yapıştırıldığı bilgisi verilen komşusunun isim ve soyadının olmadığı, sadece oturduğu daire numarasının yeterli olmadığı bu haliyle tebligatların TK’nın 21/1. maddesine aykırı ve dolayısıyla usulsüz olup, bir hukuki sonuç doğurmayacağı anlaşılmıştır.
(Yargıtay 12 Hukuk 2019/11513 Esas 2019/14937 Karar )

İİK’nın 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi, başlı başına ihalenin feshi sebebidir.

O halde mahkemece, şikayetin kabulü ile, ihalelerin feshine karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile davanın reddi yönünde hüküm tesisi isabetsiz olduğundan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak … İcra Müdürlüğünün 2018/239 talimat sayılı dosyasında 22/11/2018 tarihinde yapılan ihalelerin feshine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:

Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

A)-Davacının istinaf talebinin KABULÜ İLE, … İcra Hukuk Mahkemesinin 2018/119 esas 2019/61 karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b-2. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA

B)-Esasa ilişkin aşağıdaki şekilde yeni hüküm tesisine;

1-Davacının davasının KABULÜ İLE, … İcra Müdürlüğünün 2018/239 talimat sayılı dosyasında yapılan 22/11/2018 tarihli İHALELERİN FESHİNE,

2-Hüküm tarihi itibari ile alınması gerekli 54,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,

3-Yargılama sırasında davacı tarafından yapılan 52,40 TL harç ile 42,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 94,40 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 1.130,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

5-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,

C)-İstinaf yargılaması yönünden;

1-Hüküm tarihi itibari ile alınması gerekli 54,40 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 10,00 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,

2-İstinaf yargılaması sırasında davacı tarafça yapılan 44,40 TL istinaf karar harcı, 74,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 118,90 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,

4-HMK’nın 333. maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,

5-HMK’nın 27. maddesi gereğince tarafların hukuki dinlenilme hakkı nedeniyle ve 04/08/2017 tarihinde yürürlüğe giren 7035 sayılı yasanın 27. maddesi ile HMK’nın 302. maddesine eklenen 5. fıkrası uyarınca hükmün taraflara tebliğ edilmesine,

Dair gerekçeli kararın tebliğden itibaren iki hafta içinde Dairemize veya Dairemize gönderilmek üzere, başka yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine veya İlk Derece Mahkemesine dilekçe verilmek suretiyle Yargıtay’ın ilgili Hukuk Dairesince incelenmek üzere TEMYİZ yasa yoluna başvurma hakkı bulunduğuna oy birliği ile karar verildi. 09/01/2020

Sakarya BAM 8. HD. 09.01.2020 T. E: 2019/1493 K: 23

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu