2023 YılıHGKİhalenin Feshiİstinaf&Temyiz

Temyiz kesinlik sınırının belirlenmesinde para cezasının göz önünde bulundurulmayacağı- Taşınmazın muhammen değeri ve ihale bedeli direnme karar tarihi itibarıyla temyiz kesinlik sınırının altında kaldığı gerekçesiyle temyiz isteminin reddi gerektiği-

Temyiz kesinlik sınırının belirlenmesinde para cezasının göz önünde bulundurulmayacağı- Taşınmazın muhammen değeri ve ihale bedeli direnme karar tarihi itibarıyla temyiz kesinlik sınırının altında kaldığı gerekçesiyle temyiz isteminin reddi gerektiği-

Taraflar arasındaki ihalenin feshi isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince ihalenin feshi talebinin reddi ile şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilmesine karar verilmiştir.

Kararın şikâyetçi vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İlk Derece Mahkemesince ek karar ile istinaf karar ve başvurma harçlarının kesin süre içerisinde yatırılmadığı gerekçesiyle şikâyetçi vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.

Ek kararın şikâyetçi vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince şikâyetçi vekilinin ek karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı şikâyetçi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı şikâyetçi vekilince temyiz edilmekle; yapılan inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’a paralel olarak, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) temyiz ve karar düzeltmeye ilişkin hükümlerinde değişiklik yaparak istinaf ve temyiz ile ilgili hükümleri yeniden düzenleyen 02.03.2005 tarihli ve 5311 sayılı Kanun ile 2004 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7 nci maddeye göre 5311 sayılı Kanun hükümleri bölge adliye mahkemelerinin göreve başladığı 20.07.2016 tarihinden sonra verilen kararlar hakkında uygulanır.

5311 sayılı Kanun’un 25 inci maddesi ile değişik 2004 sayılı Kanun’un 364 üncü maddesinin birinci fıkrasında bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen ve miktar veya değeri onbin Türk lirasını geçen nihai kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabileceği, ikinci fıkrasında ise temyiz yoluna başvurma ve incelemesinin 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılacağı belirtilmiştir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 447 nci maddesinin ikinci fıkrası “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.” hükmünü içermektedir.

2004 sayılı Kanun’un 364 üncü maddesinin birinci fıkrasında öngörülen kesinlik sınırı, 24.11.2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi ile 02.12.2016 tarihinden itibaren kırk bin Türk lirasına, 20.02.2019 tarihli ve 7165 sayılı Kanun’un 1 inci maddesi ile de 28.02.2019 tarihinden itibaren elli sekiz bin sekiz yüz Türk Lirası’na, 01.01.2020 tarihinden itibaren yetmiş iki bin yetmiş Türk lirasına, 01.01.2021 tarihinden itibaren yetmiş sekiz bin altı yüz otuz Türk lirasına, 01.01.2022 tarihinden itibaren de yüz yedi bin doksan Türk lirasına çıkarılmıştır.

7165 sayılı Kanun’un 2 nci maddesi ile değişik 2004 sayılı Kanun’un Ek 1 nci maddesi “363 ve 364 üncü maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır” şeklinde düzenlenmiştir.

Somut olayda; şikâyetçi vekilince … İcra Müdürlüğünün 2013/10291 Esas sayılı dosyasında şikâyet konusu taşınmazın satışına ilişkin 12.02.2020 tarihinde yapılan ihalenin feshi talep edilmiş olup, taşınmazın muhammen değerinin 90.000,00 TL ve ihale bedelinin 100.200,00 TL olduğu anlaşılmaktadır. İlk Derece Mahkemesince şikâyetin reddine karar verilmiş ve ayrıca şikâyetçi hakkında ihale bedeli olan 100.200,00 TL’nin %10’u oranında para cezasına hükmedilmiştir.

Eldeki şikâyet bakımından öncelikle şikâyetçi aleyhine hükmedilen para cezasının temyize konu edilen miktara dahil edip edilmeyeceği hususu değerlendirilmelidir.

Belirtmek gerekir ki 30.11.2021 tarihli ve 31675 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7343 sayılı Kanun’un 27 nci maddesi ile 2004 sayılı Kanun’un 134 üncü maddesinin beşinci fıkrasına eklenen “…İşin esasına girerek, talebin reddine karar verirse ihalenin feshini talep edeni feshi istenen ihale bedelinin yüzde onuna kadar para cezasına mahkûm eder.” şeklindeki düzenlemeden ihalenin feshi talebinin reddi durumunda hükmedilecek para cezası miktarının hâkimin takdirinde olduğu anlaşılmaktadır.

Diğer taraftan, temyiz kesinlik sınırı belirlenirken şikâyet konusunun değeri tespit edilmeli, faiz, yargılama gideri ve para cezası gibi hükmün fer’îleri dikkate alınmamalıdır. Bunun yanında şikâyetçi aleyhine hükmedilen para cezası Hazineye gelir kaydedilmekte ve Hazine tarafından tahsil edilmektedir. Tüm bu hususlar dikkate alındığında temyiz kesinlik sınırının belirlenmesinde para cezasının göz önünde bulundurulmayacağı açıktır.

Bu itibarla dosya içeriğine göre taşınmazın muhammen değeri ve ihale bedeli direnme karar tarihi olan 19.01.2022 tarihi itibarıyla 107.090,00 TL olan temyiz kesinlik sınırının altında kalmaktadır.

Hâl böyle olunca, şikâyetçi vekilinin temyiz isteminin 5311 sayılı Kanun ile değişik 2004 sayılı Kanun’un 364 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile 6100 sayılı Kanun’un 366 ncı maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun’un 352 nci maddesi uyarınca reddi gerekir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Şikâyetçi vekilinin temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine

15.03.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.

HGK 15.03.2023 T. E: 2022/12-691  K:209

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu